Yeşil Sol Parti: Nuh’un gemisi 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Yeşil Sol Parti’nin seçmeni tecrübelidir.  “Diktatörlük iskelesinden” “diktatörsüz iskeleye”, oradan da “Demokratik Cumhuriyet iskelesine”, o iskeleden de “cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, komünal sosyalizm”e gidilecek rotayı gösteren “haritayı” ezbere bilir.

Arada sırada bir sol partinin orasında burasında görülen eksikleri ve gedikleri mikroskopla büyütüp, “nah işte partinin hali budur” diyenlere karşı biz eski nesil komünistler şöyle derdik: “Geminin eğrisine bakma, rotanın doğrusuna bak.”

Aday listeleri yayınlandı. Haliyle itirazlar, eleştiriler, hoşnutsuzluklar var. Mesela Yeşil Sol Parti’nin aday listesinin bilmem kaçıncı sırasında yer alan bir ismin resmini on bilbord büyüklüğünde duvara asan ”nah işte aday listesinin hali budur” diyenler var mıdır bilmem ama, var ise onlara şöyle diyebilirim: “Adayın eğrisine bakma, rotanın doğrusuna bak.”

Rota nedir? Geminin bulunduğu iskeleden varacağı iskeleye uzanan yol çizgisidir. Partiyi gemiye benzetirsek, 600 aday “gemi mürettebatı”dır, Yol boyunca demir attığı her limandan yolcu alır. Yolcular son limana bilet almışlardır. Giderek sayıları artan yolcular “seçmenlerdir.”  

O seçmen, bilet gişesinde sorar: "Bu geminin rotası nedir?" Gişedeki memur haritaya bakar: “Diktatörsüz iskele” der. Seçmen müşkülpesenttir. Geminin birinci kaptanının, baş makinistinin, tüm mürettabatın “albümüne” bakmak ister. Uzun uzun bakar da, “İşte bu olmadı” diye bağırır. Kamaralara çay simit dağıtacak lostronun resmine parmağını bastırır. “Bu pasaklı herif mi bana çay servisi yapacak, vallahi olmaz, billahi olmaz”…

Memur gün görmüş adam. Seçmeni yatıştırır: “Hemşerim der, sen çay bahçesine değil, ‘diktatörsüz iskeleye’ gidiyorsun, çay verenin pasaklılığına bakma, rotanın temizliğine bak…”

Yeşil Sol Parti’nin seçmeni tecrübelidir.  “Diktatörlük iskelesinden” “diktatörsüz iskeleye”, oradan da “Demokratik Cumhuriyet iskelesine”, o iskeleden de “cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, komünal sosyalizm”e gidilecek rotayı gösteren “haritayı” ezbere bilir.

Efsaneye göre Piri Reis bir harita çizmişti. Piri Reis’in haritasıyla Osmanlı’yı selamete götürecek rotayı bir türlü çizemedi. Bata çıka geldiğimiz yer malum. 500 yıl sonra çizilen haritanın altında Abdullah Öcalan’ın imzası var. Rotayı da bu harita üstünde O işaretlemiş.

İşte Yeşil Sol Parti’nin seçmeni gemiye bilet alırken, o gemideki mürettabatın kaşına gözüne, üstüne başına bakmak yerine bu geminin rota planıyla, elindeki “Apo rotasını” karşılaştırdı ve uygun bulduğu için o geminin yolcusu oldu. Açın Yeşil Sol Parti’nin “seçim beyannamesini”, Yeşil Sol Parti’nin özgür kadınlar beyannamesini ve Yeşil Sol Parti’nin “Kürdi” beyannamesini okuyun. Rotanın hedefi “Demokratik Cumhuriyet.”

Gemi yolcuları yaklaşık yarım yüzyıldır, nice fırtınada kazaya uğrayan, düşman torpidolarıyla batırılan, dümeni kırılan, mürettebatı zincire vurulup forsa haline getirilen, on binlerce yolcusu fırtınalı denizlerde boğulan gemilerin tarihini de ezbere biliyor. HEP, DEP, DEHAP, HDP armadalı gemilerin daima aynı rotayı izlediğinden emindir. Henüz varılacak iskeleye varılamayışının “rotanın” ya da “mürettebatın” yanlışlığından değil, geminin yoluna mayın döşeyen, ister parlamenter olsun, ister faşist olsun TC adlı “mayın gemisinin” marifeti olduğunu da biliyor.

Gemi müretabanının arasına nice “sızmalar” olduğunun da farkında. Bunların rotayı saptırma gayretlerine defalarca şahit olmuş. Ama saptırmaya yeltenenleri ilk iskelede karga tulumda ait oldukları yere göndermekten de tereddüt etmemiş. 600 kişilik mürettebatın arasına sızdırılanları hatırlayın; Mehmet Metinerleri, Altan Tanları, Ayhan Bilgenleri…

Bir de hala zincire vurulmuş olanları; Yüksekdağları, Demirtaşları, Kışanakları, yüzlercesini…

Geminin rotası açık ve net. Yolcuları her milletten, her din ve mezhepten, her cinsiyetten ve kültürden…Yanlarında ekolojik dünyamızın bütün mahlukatı, keçiler boynuzuna konmuş kelebekler, çiçekler, dallarının arasından güneş ışınlarıyla oynaşan “ağacın” serin gölgesinde otlayan inekler… Gemi mürettebatı bütün bu amansız “tufanda” gemiyi dolduranların temsilcisi. 15 Mayıs günü TBMM’ye en az yüz vekille girecekler. Onların yarısı, hatta yarıdan fazlası kadın. Kainatın bütün renkleri gemide. Kızıl bayraklı devrim muhafızlarının yanında liberaller, alnı “seccadeye” değmemiş olanla, başı örtülü, sakalı “sünnet”e uygun olan bir arada. Kolunda Hz. Ali’nin hüzünlü dövmesiyle semaha kalkan gençler. Şurada şehit düşen için sala sesleri, Burada “Ey Raqip” sadaları. Ezidi “tavuslarının” “şovları”. Boyunlarında İsa Mesih’in gerildiği haçı taşıyan Ermeniler, Asuriler…Rap’le zıplayıp, hoplayanlar mı desem, 68 kuşağından “tangoyla salınanlar mı?

“Allah’ın gazabına uğramayı” Firavun devrine rahmet okutanlar yüzünden hak eden Türkiye’yi seller basmış, deprem yıkmış… Ekonomi tarumar. Halk bir somuna muhtaç. Zindanlar dolup taşmış. Dışarısı bir açık mahpusaneye dönmüş. İklimler değişmiş. Eriyen buzullar, zehirlenen atmosfer. Çift başlı bebekler, kuzular, hilkat garibesi doğumlar, nezle gibi kanser salgını.

Bu tufan.

Yeşil Sol Parti, Nuh’un gemisi…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.