Yoksullukla mücadele

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye’yi yönetenler asgari ücreti konuşurken, emeğin üretimde denk düştüğü şeyin üzerinden atlama eğilimdeler. Halbuki emek bir ülkedeki üretimin temel faktörüdür. Türkiye'de her defasında asgari ücret belirlenirken açlık ya da yoksulluk sınırı esas alınmaktadır.

Erdoğan/Bahçeli ikilisi işlerin bu noktaya geleceğini biliyorlardı; şimdilerde herkesin mutlak çöküş olarak tarif ettiği bu duruma gelmeden önce bir dizi provokasyonla toplumun dikkatini başka noktalara çekmeye çalıştılar.

Doğu Akdeniz'de provokasyon çabaları, Kafkasya’da savaş kışkırtıcılığı, Güney Kürdistan'ı işgal, Rojava'yı sürekli tehdit bir tür 'cambaza bak' oyunuydu. Ama olmadı; bu saatten sonra bunların hiç biri iş görmez.

Toplumun önemli bir çoğunluğu kendisine karşı kurulan bu tuzağı bütün çıplaklığı ile gördü.

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer muhalefet partilerinin liderleri bu kadar yüksek perdeden konuşma cesaretini işte bu bilgiden alıyorlar.

AKP çoktan bitmişti; şimdi Erdoğan da bitiyor. Eskiden Erdoğan'ın toplumun çok geniş bir kesiminde karşılığı vardı; insanlar sevmeseler bile Erdoğan'ı önemsiyorlardı. Şimdilerde ise insanlar Erdoğan'a topal ördek muamelesi yapıyorlar.

Bu saatten sonra Erdoğan/Bahçeli ikilisinin toplumdan rıza alma olanağı kalmamıştır. Ağızlarıyla kuş tutsalar bir daha ikisi birlikte yüzde 50+1'i bulamazlar. Bunu kendileri de biliyor ve yeni oyunu bu bilgi üzerinden kuruyorlar.

Normal yollarla 50+1'e ulaşmak mümkün değilse ve başta Erdoğan olmak üzere etrafında kümelenmiş şebeke iktidara mecbursa, o zaman geriye bir tek kurnazlık kalıyor.

Rejimin yürütücüleri şimdilerde sadece kurnazlık, başka bir ifade ile topluma tuzak kurmakla meşguller.

Bunun en bariz örneğini asgari ücret konusunda yaşadık. Önce TUİK Türkiye'de yıllık enflasyonu yüzde 21 olarak açıkladı. Böylece toplumda asgari ücrete de aşağı yukarı bu oranda zam yapılacağı beklentisi oluşturuldu. (Halbuki gerçek enflasyon yüzde 50'nin üzerindeydi!)

Fakat hemen arkasından bizzat Erdoğan, asgari ücrette yüzde 50 civarında bir artış yapılacağını duyurdu. Böylece toplumda sahte bir iyileştirme duygusunun oluşması sağlanmaya çalışıldı. Toplumun emeği ile geçinen çevrelerine, 'biz sizi mağdur etmeyeceğiz' mesajı verilmeye çalışıldı.

Halbuki Erdoğan'ın en fazla mağdur ettiği toplumsal kesim işçi ve emekçiler olmaktadır. Yıllar içinde bu çevrenin yaşam kalitesi sürekli bir düşüş eğilimde olmuştur. Geldiğimiz noktada da kim iktidara gelirse gelsin bu çevrelerin yaşam standartları daha uzunca bir süre kötü olmaya devam edecektir.

Türkiye’yi yönetenler asgari ücreti konuşurken, emeğin üretimde denk düştüğü şeyin üzerinden atlama eğilimdeler. Halbuki emek bir ülkedeki üretimin temel faktörüdür. Türkiye'de her defasında asgari ücret belirlenirken açlık ya da yoksulluk sınırı esas alınmaktadır.

Erdoğan da aynı şeyi yapmış; geniş emekçi yığınlarını açlık ve yoksulluk sınırına yakın bir noktada tutmuştur. Bununla toplumu yoksulluk ve açlıkla tehdit etmektedir.

Asgari ücreti sözüm ona yükseltip; asgari ücret üzerindeki gelir vergisinin kaldırılması dolaylı olarak ortaya çıkan maliyeti yeniden geniş toplum kesimlerine yansıtma operasyonudur. Ortaya çıkan vergi kaybı ise toplumun yoksul kesimlerinin tükettiği temel ürünlerden alınan özel tüketim vergilerinin artırılması ile telafi edilmeye çalışılacaktır.

Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon dönemine girmiştir ve böyle dönemlerde yüksek enflasyondan en fazla toplumun yoksul kesimleri zarar görürler.

Sürekli artan fiyatlar toplumun geniş kesimlerinin alım gücünün sürekli düşmesine ve toplumun daha da yoksullaşmasına sebep olur.

Erdoğan kendi çöküşünü toplumun çöküşüne dönüştürme gayreti içerisine girmiştir ve bu noktada çok gözü kara davranmaktadır. 'Ekonomik kurtuluş savaşı' diye tanımladığı şey bizzat kendi kurtuluşudur.

Türkiye toplumunun yoksul kesimleri bu kısır döngüden ancak demokrasi ve özgürlük mücadelesini emek mücadelesi ile birleştirerek çıkabilirler.

HDP'nin Türkiye toplumuna uzattığı el tutulursa, hem toplumsal özgürlükler hem de yoksulluk sorunu çözülür. Aksi halde aynı filmi defalarca seyretmek zorunda kalırız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.