Yöre dernekleri ve örgütlenme olanakları

İlham BAKIR yazdı —

  • Festival seyircisi seni kıyasıya eleştirir, eksiklerini gösterir, seni motive eder. Bir film okulunda eğitim almak gibidir. Film sonrası söyleşide fark ettim ki insanlara yurtlarından bir parça toprak, bir soluk hava getirmişim.

Geçen hafta yeni çektiğim filmimin galası için Londra’daydım. Filmimi Kürecik’te ve Kürceciklilerin desteği ile çektiğim için Britanya Kürecikliler derneği filmin galasını organize etmişti. Galaya çok büyük bir katılım ve ilgi vardı. Doğrusu hem böyle bir güçlü organizasyon hem de böyle bir ilgi beklemiyordum. Film sonrası söyleşide fark ettim ki insanlara yurtlarından bir parça toprak, bir soluk hava getirmişim. Kendi topraklarının kokusunu sinema perdesinde görmek onları çok mutlu etmişti. Kimi ekonomik nedenlerle kimi siyasi nedenlerle yurdundan binlerce kilometre öteye savrulmuş insanlardı filmi izlemeye gelenler.

Film gösterimi ve söyleşisi ile ilgili ilk defa böyle bir deneyim yaşadım. Festival seyircisi ile karşılaştım şimdiye kadar çoğunlukla. Festival seyircisiyle filmini izlemek ve tartışmak çok keyiflidir ve çok iyi gelir bir film yönetmenine. Seni kıyasıya eleştirirler, eksiklerini gösterirler, seni motive ederler yeni filmler için. Bir film okulunda eğitim almak gibidir festival seyircisiyle film izlemek ve söyleşmek. Bu galadakiler festival izleyicisi değildi, hatta belki de pek çoğu ilk defa perdede bir kısa film izliyordu fakat onlarla film üzerine söyleşi yapmanın da bambaşka bir tadı varmış. Filmin neden kısa olduğundan, filmin devamının olup olmadığına, neden Kürecikteki falanca köyü filmde göstermediğime, filmin Kürecikte çekildiğinin anlaşılması için neden bir Kürecik tabelası göstermediğime varasıya kadar çocukça ve samimi sorular ve eleştirilerden büyük keyif aldım. Ermenileri konu alması itibariyle Ermeni katliamı, mülkiyet ilişkisi, Ermenilerden kalan mülklerin kullanımı, Ermeni katliamında ve Ermenilerin korunmasında Kürtlerin ve Alevilerin rolü ve sorumluluğu gibi ciddi konularda da çok verimli tartışmalar yaşandı.

Bu film gösterimi vasıtasıyla birkaç husus çok dikkatimi çekti. Birincisi yöre derneklerinin bir Avrupa kentinde böylesine güçlü örgütlenmiş olmalarıydı. Yöre dernekleri esprisi Türkiye’de Kürdistan’dan ve Anadolu’nun çeşitli illerinden, kasabalarından, köylerinden kopup büyük şehirlere gelen insanların kültürlerinden kopmamak, şehirde kaybolmamak ve birbirleriyle dayanışmak amacıyla kurdukları örgütlenme biçimleri idi. Elbette geleneksel olarak taşıdıkları pek çok gerici toplumsal tavrı da bu derneklere taşıyorlardı. Çoğunlukla feodal ve gerici yanları itibari ile devrimci, sol, sosyalist yapıların pek de yüz vermedikleri, uğramadıkları ve dolayısıyla da etki edemedikleri örgütlenmeler olageldi hep yöre dernekleri. Oysa bunlar da bir toplumsal örgütlenme modeliydiler ve doğru bir etki ve öncülük ile ciddi bir muhalefet dinamiğine dönüşme potansiyelleri vardı. Ve bu potansiyel hala çok güçlü. Üstelik de bu modeli Yurtdışına özellikle de Avrupa ülkelerine de güçlü bir şekilde taşırmış bulunuyorlar. Özellikle Maraş, Malatya, Semsûr, Dersim gibi aynı zamanda Alevi inançları dolayısıyla da devletin baskısına ve gadrine uğramış olan bölgelerden gelen insanlarımız Avrupa’da bu anlamda çok güçlü örgütlenmeler kurmuşlar. Bu yöre derneklerinin içinde sol sosyalist yurtsever tandanslı çokça insan da yer alıyor.

Bu yöre derneklerinin toplumsal açıdan en önemli yanları politik hatta sahip olanları içine çekebildiği gibi, siyasetten uzak duran insanları da içine alabilme gücünün ve kapasitesinin olmasıdır. Dolayısıyla siyaset yolu ile etki edilemeyen insanların bir örgütsel yapıya çekilebilmesi ve üzerlerinde etki yaratabilmesinin muazzam olanağını ortaya çıkarıyor. Düğünler, cenazeler, çeşitli dini ritüel ve günler bu yöre dernekleri çatısı altında organize ediliyor. Konser, tiyatro ve film gösterimi gibi sanatsal faaliyetler organize ediliyor. Tüm bu faaliyetler de kitleleri bu örgütlü alana çekmede oldukça etkili oluyor. Bu vesileyle insanların sanatsal faaliyetlere ciddi aç oldukları ve ilgi gösterdikleri ortada. Sanatsal faaliyetin sadece konser olduğu algısı da bu dernekler eliyle kırılmış oluyor.  Üstelik bu sanatsal, inançsal, kültürel etkinliklere Avrupalıların da ilgisini çekmeyi başararak sanatın o ilişki kurma, diplomasi yürütme ve örgütlemedeki muazzam gücünü de bu vesile ile ortaya çıkarmışlar.

Ne yazık ki işte Aleviler gibi inançsal olarak sistemle çatışması olmayan, devletin egemen inanç ve etki alanında olan diğer yöre dernekleri de sol ve sosyalist çevrelerin uzak durmalarının yarattığı boşluk nedeniyle gericiliğin örgütlendiği, sistemin kendini yeniden ürettiği alanlar olarak güçlü bir şekilde mevcudiyetini koruyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.