Yunanistan’dan Rojava’ya, savaş tehditleri 

Cafer TAR yazdı —

  • ABD NATO’nun güney kanadını -Yunanistan hariç- NATO üyesi olmamalarına rağmen; Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail ekseninde kuruyor ve Türkiye’yi dışlıyor.

Yunanistan Türkiye toplumu için öyle sıradan bir ülke değildir; aynısı muhtemelen Yunan halkı için de geçerli. Muhtemelen diyorum; çünkü Yunanistan’da bulunmadım ve ayrıca çok Yunan arkadaşım da olmadı.  

Oranları aynı olmamakla birlikte; her iki ülkede milliyetçilik üzerinden benzer tepkiler veren insanların olduğunu herkes gibi bende değerlendiriyorum ve bu durum sorumsuz politikacılara geniş bir alan açıyor. 

Türkiye’de Erdoğan bu alanı sonunda kadar kullanan politikacılardan biri olarak yine rolünü oynamak üzere sahne almış durumda. Kaybettiği seçmen kitlesini daha önce defalarca yaptığı gibi toplumsal korkular ve milliyetçilik üzerinden yeniden kazanmak istiyor.  

Erdoğan’ı biz içerde yıllardır değerlendiriyoruz ve muhtemelen AKP ve Erdoğan’ı anlamak noktasında hem biz hem de halkımızın önemli bir kısmı çok mesafe aldı. Daha en başından itibaren bir çoğumuz Erdoğan’ın bir şeyi neden yaptığını ve bununla ne elde etmeye çalıştığını anlar hale geldik. 

Türkiye toplumu özellikle ekonomik olarak muazzam bir yıkım süreci yaşıyor ve bu durum Erdoğan’a olan güveni her geçen gün biraz daha azaltıyor. Gelinen noktada artık istese de yapabileceği fazla bir şey yok. 

Bunu biz biliyoruz; Erdoğan’ın kendisi biliyor, fakat en fazla da Erdoğan’ın uluslararası muhatapları biliyorlar. Sadece bu da değil; Erdoğan’ın seçim kazanmaya mecbur oluğunu, seçim kazanmak için her türlü çılgınlığı yapabileceğini de biliyorlar.  

Konjonktürel olarak örneğin Putin Doğu Akdeniz ve Ege’de provokatif işler yapmasını; buna karşılık ABD ve Avrupa ise istikrarı bozmamasını istiyor.  

ABD ve Avrupa çok uzun bir süredir Türkiye’yi güvenilir bulmadıkları için Yunanistan’a yatırım yapıyorlar. NATO içerisinde başta ABD olmak üzere birçok ülke Türkiye’yi sadece NATO müttefiki; fakat birlikte iş yapılamaz bir ülke olarak değerlendiriyor. 

Özellikle Dedeağaç bölgesinde yapılan askeri yığınak öncelikle Rusya’yı fakat dolaylı olarak da Türkiye’yi dengelemek için aktif hale getirildi. Başlangıçta tatbikat için getirilen Amerikan ve Fransız silahlarının önemli kısmı Yunanistan’da kaldı; başta F 35’ler olmak üzere Yunanistan’a satılan gelişmiş silah sistemleri ile Yunan ordusu her geçen gün daha fazla güçlendiriliyor. 

Ayrıca Ege’de yoğunlaşan ABD/Yunanistan askeri etkinliğinin hedefinin Türkiye olduğu konusunda da yaygın bir kanaat var. Kısacası ABD NATO’nun güney kanadını -Yunanistan hariç- NATO üyesi olmamalarına rağmen; Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail ekseninde kuruyor ve Türkiye’yi dışlıyor.  

Erdoğan için ideal olan Yunanistan’la sonu sahte bir zaferle sonuçlanacak küçük bir sürtüşme olurdu; çünkü bu Erdoğan’ın oylarını muhtemelen patlatırdı. Fakat bu artık olamayacak gibi gözüküyor; çünkü artık açık askeri bir yenilgi alıp geri çekilmek daha yüksek bir ihtimal haline geldi.  

Erdoğan bunu göze alamaz; böyle bir durum ona sadece iktidarını değil, her şeyini kaybettirir. Fakat iktidarda kalabilmek için Erdoğan’ın provokasyona ihtiyacı olduğunu da biliyoruz; İdeal olan Ege ve Doğu Akdeniz risksiz, hızla biten bir provokasyon olurdu. Ancak bu bölge Erdoğan için artık çok tehlikeli; çünkü orada büyük oyuncular devrede! 

Öyleyse geriye bir tek Kürtler ve başta Rojava olmak üzere Kürdistan coğrafyasının tamamı kalıyor. Çok büyük ihtimalle yakın zamanda Kürt/Türk ilişkilerinin geleceğini belirleyecek büyük bir provokasyonla karşı karşıya kalacağız. 

Güney Kürdistan’da başlayan süreç büyük ihtimalle önce Rojava sonra ise HDP’ye yönelik provokasyonlarla Türkiye’nin tamamına yayılacak. Geçenlerde ABD dışişleri bakan yardımcısı da bunu teyit etti.   

Öyleyse bize düşen hem halk olarak hem de toplum olarak öz savunmayı güçlendirmek olmalıdır!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.