'Seçimsiz faşizm' nasıl önlenir?

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • “Seçimlere Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında gidilemez, ‘bir yıl sonra çekileceğim’ dese bile buna güvenilemez, seçim bir kere ertelenirse Erdoğan bir kere daha erteleyecek ve sonuçta ömür boyu seçimsiz bir şekilde iktidarda kalacaktır."

Şu sıralar siyasi konularda konuşanlar çok utangaç. “Böyle bir zamanda siyaset yapmak kötü ama..” diye lafa başlıyorlar. Oysa deprem felaketi politiktir. O halde açık konuşalım:

Birincisi, AKP-MHP iktidarı, deprem felaketini fırsata çevirip “sivil darbe” yapmaya hazırlanıyor.

Gerçi “sivil” terimiyle “darbe” terimi pek uyumlu olmuyor. Burada “sivil”den kastımız, darbeyi ordunun değil de, Saray’dan güdümlü Yüksek Seçim Kurulu’nun yapacak olmasıdır.

İkincisi, İyi Parti’nin Altılı Masa’ya karşı “iç darbe” yapma ihtimali büyüyor.

Bu iki ihtimali ele alalım:

Erdoğan, Pazarcık’ta yaptığı konuşmada, “bana bir yıl mühlet verin” dediği zaman, seçimleri bir yıl erteleme niyetini üstü kapalı dile getirdi. Arkasından Arınç, Erdoğan’ın niyetini açıkça ifade etti, seçimlerin bir yıl sonra yerel seçimlerle birleştirilmesinden, bu amaçla TBMM’de bunu yapabilmek için bir mutabakatla Anayasa’da değişiklik yapılmasından, uzatılan bir yıllık sürede Cumhurbaşkanı’nın ve avanesinin görevlerine devam etmesinden söz etti.

Bilindiği gibi, Anayasa’ya göre zamanı gelen seçimlerin ertelenmesi, yalnızca “savaş hali”nin ilan edilmesi ve ertelemenin de TBMM’de onaylanması yoluyla mümkün. Ne Afet hali, ne OHAL, ne de Sıkıyönetim ilanı ile seçimleri ertelemek kesinlikle mümkün değil. Bu anayasa hükmüne rağmen seçimlerin ertelenebilmesi için, Anayasa’nın ilgili hükmüne “afet hali”nde seçimleri ertelemenin mümkün olduğuna dair bir ek yapılması şart. Böyle bir Anayasa değişikliği için ise, Anayasanın 175. Maddesi gereği TBMM üye sayısının üçte ikisinin oyu gerekli. Bu ise 360 oy demek.

Oysa AKP ve MHP’nin oy toplamı yeterli değil.

Kılıçdaroğlu “sana değil bir yıl, bir saat bile tanımayız” dediğine ve HDP’ de böyle bir değişikliğe kesinlikle karşı çıkacağına göre, seçimleri Anayasal yolla ertelemek ancak İyi Parti’nin değişikliğe oy vermesine bağlı.

Akşener bu konuda sessizliğini koruyor. Sessizlik hayra alamet değil. Akşener, Erdoğan’ın “bana bir yıl mühlet verin” demesini büyük olasılıkla, Onun “bir yılın sonunda” yeniden aday olmayacağı yolunda yorumlamış olabilir. Bu yorum yabana atılamaz. Akşener’le “hesap sormama” temelinde yapılacak bir anlaşmayla Erdoğan bir yıl sonra koltuğu boşaltabilir.

 Bu durumda Akşener bir yıl sonra yapılacak seçimlerde Erdoğan’ın koltuğuna, kendi partisinin, AKP’nin ve MHP’nin oylarıyla oturmayı planlamışsa, bu anayasa değişikliğine oy verecek demektir. Bu plan gerçekleşirse, ülke devrilmek üzere olan faşizmden, “hem zinde, hem de kadın” bir diktatörün eline geçmiş olacaktır. Bu artık “restorasyondan” öte faşizmin yenilenmesi demektir.

Ancak Akşener’in böyle bir manevrayla Erdoğan’ın iktidar ömrünü bir yıl uzatması, İyi Parti’nin tabanında büyük tahribata yol açabilir. Erdoğan’ın bir yıl sonra çekilme sözünden vazgeçmesine de güvenilemez.Muhtemelen Kılıçdaroğlu tehlikeyi görmüş ve Anayasa değişikliğine kapıyı anında kapatmıştır. Diğer dört parti de muhtemelen aynı yolda tutum alacak ve Akşener bu durumda Altılı Masa’yı bozmuş, halkın büyük çoğunlukla karşı çıktığı Erdoğan’a payanda olmuş duruma düşecek, Altılı Masa’da MHP’nin “beşinci kolu” olarak algılanacaktır.  

Eğer Akşener Atılı Masa’yı yıkmanın doğuracağı ağır yıpranmayı göze alamaz ve Anayasa değişikliğine destek vermeyeceğini açık bir dille ilan ederse, işte o zaman “sivil darbe” alternatifi gündeme gelecektir. YSK depremi bahane ederek seçimlere Türkiye’yi hazırlamanın dört ay içinde mümkün olmadığı gerekçesiyle seçimleri bir yıl sonraya erteleyecektir. Bu, Anayasa hükmünü çiğnemektir.

Kılıçdaroğlu o nedenle daha şimdiden YSK’nın böyle bir karar vermesini “darbe” olarak nitelemiş ve YSK’yı sert şekilde uyarmıştır.

Bu ihtimaller temelinde yapılması gerekenlerle ilgili kişisel görüşüm şudur:

Muhalefet seçimlerin zamanında yapılmasını sağlayamazsa, seçimler ister Akşener’in “ihanetiyle” isterse YSK’nın “darbesiyle” ertelensin, derhal şu açıklamayı yapmalıdır: “Seçimlere Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında gidilemez, ‘bir yıl sonra çekileceğim’ dese bile buna güvenilemez, seçim bir kere ertelenirse Erdoğan bir kere daha erteleyecek ve sonuçta ömür boyu seçimsiz bir şekilde iktidarda kalacaktır, o nedenle Cumhurbaşkanı ve hükümeti istifa etmeli, Cumhurbaşkanlığına, demokrat ve tarafsız bir kişi Cumhurbaşkanı olarak tayin edilmeli, Erdoğan’ın yerine bu kişi vekalet etmeli, iktidarın ertelediği seçimleri, HDP’nin de içinde olduğu tüm partilerin geçici hükümeti yapmalıdır, bu hükümet demokratik bir seçim için YSK’yı yeniden kurmalı ve gereken önlemleri almalıdır”.

Muhalefetin bu önerisinin reddedilmesi durumunda, muhalefet TBMM’den ‘sine-i millete’ çekilmeli,  halkın aktif mücadelesini örgütleyerek “seçimsiz faşizme” geçit vermemelidir.

Ya muhalefet ve tabanı geçit verirse ne yaparız?

Bugüne kadar ne yaptıysak onu yaparız: Önümüzdeki devrimlere bakarız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.