12 Eylülcüler panikte!

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • 12 Eylülcü olan bir Partinin Anayasa değişikliğinden bahsetmesi ironi gibi duruyor ama içine düştükleri panik nedeniyledir. Çünkü her şeyi denediler ama halka boyun eğdiremediler, HDP’yi geriletemediler. 

“Bir katilin, hırsızın başkan olduğu yerde dürüstler ya hapiste ya da mezardadır” demişti Fidel Castro. Kendi dönemiyle sınırlı bir tespit yapmadığı belliydi.

Dönem değişti, isimler değişti, katil ve hırsızların iktidarında dürüstler hapishaneleri doldurmaya devam etti.

Şimdi 12 Eylül Anayasasını değiştirmekten bahsedenler hapishanelerdeki on binleri hangi yasayla içeride tuttuklarının izahını yapabilecek durumda değillerdir. Tutarsızlığın en basitinden bahsediyoruz. Bunlarınki tutarsızlık değil açık bir faşizm ve soykırım saldırganlığı. Anayasaları sadece hapishaneleri idare etmeye yarıyor. Hapishanelerde yaşanan yeni bir faşizan dalga, yeni bir darbe ürünü olay var ki bunun karşısında toplumun harekete geçmesi gerekir.

28-29 yıldır hapishanede olan ve en fazla bir yıl sonra çıkması gereken siyasi tutsaklar gizli tanık, X tanık yani sahte, sanal tanık ifadesiyle, yeni davalarla ya da yıllar önceki “disiplin cezaları” bahane edilerek içeride tutulmaya çalışılıyor. Tam bir katliam çarkı döndürülüyor. 12 Eylül Anayasasıyla bile yapılamayan uygulamalar AKP müdürleri, savcı ve hakimleri eliyle hayata geçiriliyor.

Diktatörlük böyle bir şeydir. Fakat şimdi paniklemiş durumdalar ki 12 Eylül Anayasasını değiştirmekten bahsediyorlar. Yasa-kanun tanımadıklarını bağırarak söyledikleri bir zamanda 12 Eylül Anayasasını değiştirme fikrini ortaya atmaları ne anlama geliyor?

Hiçbir yasayı tanımayan, kendisini yasa yerine koyan darbeci bir iktidar anlayışı varken reform aldatmacalarına neden bu kadar çok ihtiyaç duyuyorlar ki? Bu konuyu biraz da HDP üzerinden değerlendirmek mümkündür. Yeni bir darbe yapmanın hazırlığındadırlar ama bu darbe HDP’ye karşı darbedir. HDP’ye karşı ölümcül bir darbe yapmanın Anayasası üzerinde çalışıyorlar.

Devlet geleneğindeki katliam, hile ve aldatmacalar kanıtlamaktadır ki yürüyen sistem bir darbe sistemidir ve Anayasalar bu ülkede darbe ve darbecileri koruma görevi görür.

HDP’ye nihai bir darbe vurmak isteseler de başaramayacaklar. Zaten HDP’ye günlük olarak yapılan darbeler her şeyi daha net göstermektedir.

Gerektiğinde HDP karşısında hepsi bir olmakta, gerektiğinde HDP’yi birbirlerine karşı kullanmaktadırlar. Tüm saldırılara rağmen HDP’nin oyları yüzde onun üzerinde seyrediyor. Bu da birilerini korkuturken birilerinin de iştahını kabartıyor.

Hani “HDP ile görüştün mü görüşmedin mi” tartışması yaparak birbirini köşeye sıkıştırmaya çalışanlar var ya, bunlara verilecek en iyi cevap HDP’nin şeffaflık konusunda taviz vermemesidir.

HDP ve aynı gelenekten partilerle görüşmeyen kaldı mı? AKP tüm partilerden daha çok görüştü. Hem de yüzlerce kez… Açık veya gizli…

HDP siyaset gereği herkesle görüşebilir. Fakat bu eksende geliştirilen tartışmalar öyle bir hal aldı ki artık kim HDP’nin kapısına gidecekse biraz dürüst olmalı, açık olmalı. HDP kimseyle gizliden görüşme talebinde bulunmaz ama kendi kapısına gelenleri de ağırlamayı bilir. Bundan daha doğal ne olabilir ki? HDP’nin çekineceği bir şey yok. Çekinenler hep HDP’den tek taraflı faydalanmak isteyenlerdir. HDP kimsenin kuyruğuna takılacak bir parti değildir.

Durum buyken “Anayasa tartışmalarına HDP katılmalı mı” diye tartışmalar yapılıyor. Bu tartışmanın kendisi bile faşizan bir zihniyetin ürünüdür. Oysa ortada böyle bir değişim isteği ve iradesi de yoktur.

İşin aslına gelinirse: 12 Eylül’ün çalışkan bir öğrencisi olan şimdiki iktidarın bir seçim daha kazanma şansı bitti de bu nedenle 12 Eylül Anayasasını değiştirme gündemini ortaya attılar.

“Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanı Sistemi” dedikleri “tek adam” rejiminin tutmadığını anladılar. Erdoğan bunu itiraf edemeyince Doğu Perinçek’e söyletti. Bu tartışmaların perde arkasında kısmen yeni iktidar dizaynının nasıl olacağı vardır ama esas konu savaş kliğinin iktidarda kalma derdidir.

12 Eylülcü olan bir Partinin Anayasa değişikliğinden bahsetmesi ironi gibi duruyor ama içine düştükleri panik nedeniyledir. Çünkü her şeyi denediler ama halka boyun eğdiremediler, HDP’yi geriletemediler. Çünkü deyim yerindeyse HDP’den daha HDP’li bir halk gerçekliği var.

Dürüstlerin hapiste ya da mezarda olmadığı bir ülke için bu halk sonuna dek HDP’yi savunacaktır! HDP demokrasi hamlesini başlatmıştır. Esas gündem budur.

HDP’nin yurtdışına çıkmak durumunda kalmış olan tüm vekil ve yöneticilerinden beklenen de tam da şimdi sıkı bir örgütlülük ve planlamayla demokrasi fırtınası estirmeleridir. Her yerde Leyla Güvenlere, Ayşe Gökhanlara yakışan bir duruş sergilenirse 12 Eylül’ün son kalıntısı olan AKP faşizminden kurtulmak mümkündür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.