Altılı masa ve Türkiye nasıl demokratikleşebilir? 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • HDP’yle doğrudan, açık bir müzakereye girer, onunla ilkelerde, programda, geçiş sürecinin yol haritasında, kurulacak olan hükümet bileşiminde anlaştığı zaman HDP seçmeni Altılı Masa’nın derin devletin dayatmalarına direneceğini görür, gereğini yerine getirir.

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan partisinin Cumhurbaşkanı adayını yakında açıklayacağını ilan  etti.  Millet İttifakı’nın medyadaki taraftarları çok şaşırdı. Biz de bu şaşkınlığa çok şaşırdık!  Öyle ya, birkaç ay sonra seçim yapılacak. HDP seçime adaysız mı katılsın? 

Erdoğan, 'HDP seçime hiç katılmasın'' derken, Millet İttifakı ise adaysız katılsın mı diyor?

Neyse ki, CHP’nin sözcülerinden Özgür Özel şaşkın taraftarlarını yatıştırdı. HDP’nin  aday göstermesinde şaşılacak bir şey olmadığını açıkladı.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nda da küçük çapta bir şaşkınlık hissedildi. Aday açıklamasından haberdar olmadıklarını dile getirenler oldu. Bana sorarsanız haber verilseydi iyi olurdu. Nezakêten yani. Yine de burada abartılacak bir şey yok. Çünkü Emek ve Özgürlük İttifakı 'kim Cumhurbaşkanı adayı olacak, kimler milletvekilliğine adaylığını koyacak, kim nereden seçilecek 'filan gibi pazarlıkların ittifakı değil. Mücadele ittifakı. Şöyle anlatayım; ittifaka katılan partilerden biri, HDP’nin adayını beğenmediği için “mücadele birliğinden” vazgeçerse ona ne deriz? Bence böyle bir şey, “haber vermemekten” daha büyük bir “nezaketsizlik” olurdu.

Neyse ki, TİP genel Başkanı “HDP aday gösterecek ama, müzakereye de kapıyı kapatmayacak” dedi de şaşkınlık sona erdi.

Millet İttifakı içinde “aday” meselesi var. “Nasıl bir aday?” sorusuna program, yol haritası, ilkeler filan değil de “seçilebilme” ölçütüyle yanıt aranıyor. Sanki aday, kendi tabanıyla seçimde yarışacakmış gibi bir hava estiriliyor. Siz ittifak kurmuşsunuz. Demek ki, içinizden biri aday olduğunda onu destekleyeceksiniz. Kamuoyu yoklamaları, bu desteği verdiğinizde adayınızın, eğer bu aday HDP’nin de desteğini alırsa, kesinlikle seçilebileceğini gösteriyor. O halde “seçilebilecek aday” lafının anlamı ne? Aslında bir anlamı var. Örneğin, Akşener “Bay Kemal seçilebilme kriterine uygun değil” dediğinde, ya “ben oy vermem” diye mızıkçılık yapmış olur, ya da “ben seçmenime söz geçiremem” diye havluyu atar. O zaman da sorarız, Neden Altılı Masa’ya oturdun?

Eğer Millet İttifakı’na katılan partiler, “içimizden biri aday olduğunda partilerimizin seçmenlerini o adaya oy vermek üzere seferber edeceğiz” sözünü vermiş iseler, “seçilme kriteri” asıl o zaman önem kazanır. Ve asıl o zaman “içimizden kim Altılı Masa dışındaki seçmenden seçimi kazanmamızı sağlayacak desteği alabilir?” sorusu anlamlı olur.

Anlamlı olunca da, “dışınızdaki hangi seçmenden destek beklediğinize” bakarsınız ve sonra da “hangimiz bu desteği kazanabilir?” diye sorup, adayınızı açıklarsınız.

Millet İttifakı hangi seçmenden destek bekleyebilir? Örneğin Akşener, “benim adayımı kabul ederseniz, tüm MHP seçmeninin desteğini kazanırım” dediğinde, bu destekle seçim kazanmanın imkansız olduğunu önünüzdeki kamuoyu yoklamalarına bakar bakmaz anlarsınız. Masada tek bir alternatif olduğunu da görürsünüz. Bu alternatif HDP seçmenidir. Yüzde 13’lük oy, Millet İttifakı’nın adayını Cumhurbaşkanı yapar.

Desteğine ihtiyaç duyduğunuz seçmen belli olduğuna göre, ikinci soru kapınıza dayanır: “İçimizden hangimiz HDP seçmeninin desteğini kazanabilir?” Akşener bu desteği kazanamayacağını bildiği için “başbakanlığa” talip. Demokratlar ve Saadetçiler zaten Kılıçdaroğlu’ndan yana. Geriye Davutoğlu ile Babacan kalır. Bunlara da CHP seçmeninin kafası yatmaz.

Bu tabloya bakanlar, HDP seçmeninin Bay Kemal’i destekleyeceği sonucunu çıkarabilirler.

İşte bu sonucu çıkaranlar Pervin Buldan’ın “biz adayımızı ilan edeceğiz” demesiyle birlikte HDP seçmeninin desteğini kazanmak için “müzakere” masasına oturmak zorunda olduklarını bir anda anladılar, “Oylar çantada keklik değil.”

HDP’nin kendi adayını çıkarma kararı birinci olarak Akşener’in Erdoğan yerine Erdoğan’ın bir benzerini Altılı Masa’nın aday yapma taktiğini boşa çıkardı. İkinci olarak Altılı Masa’nın Kılıçdaroğlu’nu aday göstermesinin de HDP seçmenini otomatik olarak kazanmaya yetmeyeceğini, böyle bir destek için CHP’nin ve diğerlerinin HDP’yle müzakereyi kabul etme zorunluğunu gösterdi.

Böyle bir müzakere olmadan Altılı Masa’nın demokrasi iddiası kesinlikle inandırıcı olamaz. Müzakere talep eden parti kapatılmak istenen bir partidir. HDP’nin meşruiyetini müzakere masasına oturarak ilan etmedikçe Altılı Masa HDP seçmeninin desteğini alamaz. Çünkü müzakere masasına oturmayan Altılı Masa, Kürt sorununda Erdoğan’dan hiçbir farkı olmadığını, HDP’nin kapatılmasına, tıpkı dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde olduğu gibi destek verdiğini ilan etmiş olur.

Daha derin meseleler de var. Eğer Altılı Masa ve eğer aday olacaksa Kılıçdaroğlu, seçimden önce, hemen şimdi HDP’yle doğrudan, açık bir müzakereye girer, onunla ilkelerde, programda, geçiş sürecinin yol haritasında, kurulacak olan hükümet bileşiminde anlaştığı zaman HDP seçmeni Altılı Masa’nın derin devletin dayatmalarına direneceğini görür, gereğini yerine getirir. Aksi durumda bu derin devlet Erdoğan’ı nasıl çözüm sürecinden Kürt halkına karşı savaşa zorladıysa, Altılı Masa’da aynı akıbete uğrayacaktır. Kendini bugünden demokrasinin biricik ölçütü olan Kürt sorununda sımsıkı bağlamadıkça, örneğin seçilirse Kılıçdaroğlu’nun adım adım Erdoğanlaşması işten bile değildir. Altılı Masa’nın Akşener’i, Davutoğlusu Altılı Masa’dan, CHP’nin Ergenekoncuları Kılıçdaroğlu’nun altından halıyı çektiğinde ve  derin devlet dışarıdan bastırdığında karşımıza çıkacak manzara açıktır: Yıpranmış, mecali kalmamış Erdoğan gitmiş, yerine zinde, gürbüz bir Erdoğan gelmiş olur ki, Türkiye bir yirmi yıl daha kaybeder.

Belki de söz konusu durumda bir mucize olur: Şu benim anlattıklarımı HDP’nin adayı Altılı Masa seçmenine vargücüyle anlattığında!..

Bir bakmışınız ki, Brezilya’dakine benzer bir şeyler olmuş.

Denemeye değer bir alternatiftir bu!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.