Anavatan Kürdistan, ortak vatan Almanya

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Senin ülkende yaşayan, çoğunluğu artık senin vatandaşın olan Kürt halkı PKK yasağının ve komplonun uğursuz gününden bu yana, 30 yıldır, senin tutuklamalarına, polis operasyonlarına ve dernek baskınlarına rağmen durduramadığın bir demokrasi mücadelesi veriyor.

Almanya bundan 30 yıl önce 26 Kasım’da, yani PKK’nin kurulduğu 27 Kasım gününden bir gün önce PKK’yi yasakladı. Aslında yasağı tam da PKK’nin kurulduğu 27 Kasım gününde ilan edeceklerdi. Ama 27 Kasım 1993 tarihi “Cumartesi” gününe rastladığı ve o gün de “tatil” olduğu için çaresiz kaldılar ve yasağı 26 Kasım 1993 Cuma gününde ilan ettiler. PKK nefretinin “takvimsel” tezahürüne bakar mısınız?

Beş gün sonra Almanya’da PKK yasağının 30’uncu yılı doluyor. Kürt halkı bu yasağa karşı sokaklarda.

PKK yasağına karşı Berlin’de yürüyen ve “PKK’ye legalite” talep edenler kimlerdi? Soruyu kime sorsak alacağımız cevap aşağı yukarı şöyle olur:

“Kürtler…”

Başka?

“Solcu marjinaller…”

Moda tabirle “ötekileştirme” deniyor ya, bu cevabı verenler farkına varmadan yürüyenleri Almanya toplumu içinde ayrıştırıp, “ötekileştirdiklerini” farketmiyorlar.

Berlin’de yürüyenlerin yüzde doksanı Türkiye’ye adım atamayan Almanya vatandaşı…”Solcu marjinaller” ise Almanların gerçek demokratları. Yani yürüyenler Almanya’ya vatandaşlıkla bağlı.

Almanya’da yaşayan Kürtler için “anavatan Kürdistan’dır”, Kürtler ve farklı kökenden Almanya vatandaşları için “ortak vatan Almanya’dır.”  “Anavatanlarını” sömürgeci, soykırımcı Türk devletinden özgürleştirmek”, “ortak vatanları Almanya’yı” ise, “ayrımcılığın her türlüsünü yok eden, bütün kimlikleri tanıyan demokratik ulus temelinde Demokratik Konfederal Avrupa ortak evinin Demokratik Cumhuriyetlerinden biri” olarak inşa etmek için mücadele ediyorlar.

Her iki hedefe ulaşmanın ön koşulu PKK yasağının kalkmasıdır. Bunun da ilk niteliksel adımı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasıdır. Alman devleti 1993’te PKK’yi yasaklayarak, 1998’de Öcalan’ın “iltica” talebini reddederek ve uluslar arası komplonun önde gelen ülkelerinden biri olarak kendi yasalarını çiğnemiştir. Bunu yaparken NATO müttefikleri Türk devletini desteklemek için Kürt halkının özgürlük mücadelesine yıkıcı bir darbe indirdiklerini sanmışlardır. Sonuç ne olmuştur?

PKK’yi yasaklayan ve Öcalan’a karşı uluslar arası komployu örgütleyen Almanya Alman demokrasisine ölümcül bir darbe indirmiştir. Bunun nasıl bir faşizan, ırkçı, anti semitik sürece yol açacağını görememiştir. Yasağın şu 30’ncu yılında zavallı Hıristiyan Demokratların, Sosyal Demokratların, Yeşillerin ve liberallerin, hatta bir kısım Linke yöneticilerinin hallerine bakın; şimdi neredeyse hepsi AfD’nin yüzde 25’i zorlayan tırmanışı karşısında çaresiz kalmışlardır. Erdoğan mülteci kapısını açtıkça Almanya “süreç içinde faşizme” doğru sürükleniyor. Alman Şansölyesi, faşist, ırkçı, anti-semit Erdoğan’ın “sen Holokostçu olduğun için İsrail’e karşı konuşamıyorsun” mealindeki iğrenç hakaretini sineye çekmek zorunda kalmıştır.

DAİŞ’i Kobanê’de tepeleyen PKK ve onun önderi Öcalan mı Almanya’yı tehdit ediyor, yoksa “Hamas terör örgütü değil, toprağını savunan mücahitler örgütüdür” diyen ve Almanya’nın gözbebeği gibi koruduğu İsrail’i, “yok edilmesi gereken bir terör devleti” diye ilan eden Erdoğan mı? Kürt halkının Almanya’daki dernekleri, sivil toplum örgütleri ve Almanya’daki PKK yanlıları mı Almanya’yı tehdit ediyor, yoksa Türk milliyetçisi ve dincisi Diyanet’in camilerinde örgütlü MİT’çi imamlar, Türk casusları ve mültecilerin arasında sızdırılan Hamasçı, DAİŞ’çi, El Nusracı, El Kaideci teröristler mi?

Ya uğrunda kendi demokrasisini PKK yasağı ve komplo ile dinamitlediği NATO müttefiği Türkiye’nin karşısında Almanya’nın içler acısı durumuna ne demeli? Türkiye Almanya’nın güvendiği bir müttefik mi? Ukrayna’yı işgal eden ve Polonya üzerinden Almanya’ya doğru bir tehlikeli hat çeken Rusya’nın otokratı Putin’le gizli-açık ittifak kurmuş Erdoğan’a Almanya’nın NATO ordusu ne kadar güveniyor? Gerillaya karşı Türk suikast SİHA’larının öldürücü parçalarını vermeye devam ederken, Türk devletine ortak olduğu şirketin savaş uçaklarını vermeyen Almanya, bu NATO müttefikine güvenmediğini göstermiyor mu?  

Erdoğan gibi ünleyeyim: Ey Almanya, bu hallere neden ve nasıl düştün? PKK ve Öcalan mı seni bu hallere düşürdü, yoksa sen kendi kendini mi bu hallere düşürdün? PKK yasağından ve komplodan önce neydin, şimdi nesin?

Bir de PKK’yi yasaklayarak  Öcalan’a karşı komployu tecritle sürdüren Türk devletine verdiğin desteğe rağmen, şu haline bak! Senin ülkende yaşayan, çoğunluğu artık senin vatandaşın olan Kürt halkı PKK yasağının ve komplonun uğursuz gününden bu yana, 30 yıldır, senin tutuklamalarına, polis operasyonlarına ve dernek baskınlarına rağmen durduramadığın bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu mücadele büyüyor. Ve gittikçe sokakları dolduran bu insanların arasında “sarı saçlıların ve mavi gözlülerin” sayısı artıyor. Okullarda, işyerlerinde Almanya gençliği Konfederal enternasyonalizme doğru adımlar atıyor. Öcalan’ın posterini yasaklıyorsun, sokakların “Biji Serok Apo” sloganlarıyla inliyor. PKK flamalarını yasaklıyorsun, sokaklarında “PKK halktır halk burada” sloganları kulakları sağır ediyor.

Ya Kürt kadınları? Kobanê’de DAİŞ’i dize getiren kadın gerillaların kardeşleri, kadın şehitlerin anneleri, nineleri? Erkek egemenliğinden hala kurtulamayan Almanya! Senin ülkenin Almanca konuşan kadınları Kürt kadınlarıyla kol kola “Jin Jiyan Azadî” sloganıyla Almancayı Kürtçeyle kardeşleştiriyor.

Hal böyle.

Böyleyse PKK yasağından, komplodan ne kazandın? Hiçbir şey. Ama demokrasini kaybettin. Kendin ettin kendin buldun. Alman faşizmini ve Kürt düşmanı Türk devletini başına bela ettin. İsrail’in Gazze’deki soykırımı, ülkendeki Müslümanların arasından her gün, her saat, her dakika sana karşı nefretle dolu Hamasçıları ve Türk “bozkurtçuları” yaratıyor. Güvenliğin tehlikededir. Müslüman halklar arasında Almanya yurttaşlarının biricik güveneceği İslam toplumu Kürtlerdir. Onlar Apocu “demokratik ulus” yolunda, kendilerini aşağıdan yukarıya özgürlükçü laikliğin insancıl toleransıyla donattılar. Dini ve etnik nefreti ve erkek egemenliğini ruhlarında öldürme yolunda hayret uyandıracak adımlar attılar. Kendi camilerini, cem evlerini, saflarındaki Süryanilerin kiliselerini, Ezidilerin ibadethanelerini insanlığın kutsal din ve kültür merkezleri haline getirdiler.

PKK’yi bir de bu insansever din insanlarından öğrenin.

Kutsal günlerden bir Cuma, Cumartesi ya da Pazar günü davetsiz ziyaretlerine gidin. Ama sakın Diyanet’in kapısını çalmayın.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.