Bahçeli'nin "niyeti" ne olabilir?
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Gelin ben Bahçeli'nin "niyetini" okumaya çalışayım. Önce şu 'başkan yardımcısı' olacak olan Kürt ile Alevinin nasıl birer Kürt ve Alevi olacağına bakalım.
- Şimdi düşünelim: Erdoğan'ın yardımcılarından biri DEM Partili bir Kürt ve yardımcılarından diğeri CHP'li bir Alevi olsun. Bunun sonucu ne olur? Cumhurbaşkanlığı sisteminde çok şey olur. Bu "üçlü" Komisyon'da sağlanan uzlaşmayı, anında hayata geçirebilir.
Devlet Bahçeli özellikle ulusalcı medyada Türkiye'yi Lübnanlaştırmakla suçlanıyor. Sebebi de biri Kürt, diğeri Alevi iki Cumhurbaşkanı yardımcısı olsun demesi.
Bahçeli ülkeyi neredeyse Lübnanlaştırmak üzere olan Türkeş'ten sonra "ülkücü-bozkurtları" sokaktan çeken adam. Bunu da devlet adına yaptığı biliniyor. O ülkücüler şimdi sokaktan çıktılar emniyetin, jandarmanın, yargının içine yerleştiler. Yani "devlet" oldular. Yani Bahçeli eğer Türkiye'yi Lübnanlaştırmayı kafasına koymuş olsa elinde bunu yapacak muazzam bir güç var. Kalkıp da neden bir Kürt ile Aleviyi Cumhurbaşkanı yardımcılığına getirsin? Düğmeye bassa ülkenin altı üstüne anında gelir.
O halde Bahçeli bir başka "çözüm" peşinde. Belli ki TBMM'de "istikşafi" bir komisyonu yeterli görmüyor. Çözüm sürecini devletin zirvesinden bekliyor.
Gelin ben Bahçeli'nin "niyetini" okumaya çalışayım. Malum "niyet okumak" Bahçeli'nin gerçek niyeti "şudur" anlamına gelmeyecek. Niyeti "bana göre" olsa olsa böyledir anlamına gelecek.
Önce şu 'başkan yardımcısı' olacak olan Kürt ile Alevinin nasıl birer Kürt ve Alevi olacağına bakalım. Türk devleti eğer bir Kürt asimile edilmişse onu Cumhurbaşkanı da yapar, MİT Başkanı da. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri bunun sayısız örneği var. Ama bir Alevi için durum farklı. Alevi bir çok şey olabilir, ama vali ve kaymakam olamaz. Cumhurbaşkanı yardımcısı hiç olamaz. Sebebi bence basit. Nitel olarak Kürt "etnisitesi" ancak 1960'larda ve esas olarak PKK'nin öncülüğündeki isyan sürecinde politik birliğini sağlayarak "ulus" düzeyine yükseldi. Ama tüm Kürt nüfusu henüz ulus bilincine sahip değil. Devşirilen Kürtler bu bilince sahip olmayanlar. Buna mukabil Alevi mezhebinin asimilasyonuna devlet güvenemez. Çünkü nüfusun bir dini inanç etrafındaki birliği ulus bilincinin çok öncesine dayanır ve o nedenle henüz ulus düzeyine yükselmemiş, milliyet düzeyindeki bir Kürt insanını asimile etmeye nazaran bir Aleviyi inancından vazgeçirmek sanılandan da zordur. Öyle olunca Alevi devlet katında zirveye tırmanamaz.
Bu açıdan Bahçeli'nin önerisinde Alevi başkan yardımcısı uygulamada çetin bir değişikliği gerektirir.
Bazıları Bahçeli'nin bu nedenle bir "Alevi" açılımı yaptığından söz ediyor. Sanmıyorum.
Bana öyle geliyor ki, Bahçeli yürütülen süreçte "geçici" bir devlet adımından söz ediyor. "İç cepheyi" güçlendirmenin yolunu gösteriyor.
Şimdi düşünelim: Erdoğan'ın yardımcılarından biri DEM Partili bir Kürt ve yardımcılarından diğeri CHP'li bir Alevi olsun. Bunun sonucu ne olur? Cumhurbaşkanlığı sisteminde çok şey olur. Bu "üçlü" Komisyon'da sağlanan uzlaşmayı, anında hayata geçirebilir.
Acaba Bahçeli devlet adına başlattığı süreçte böyle bir kestirme yol mu düşündü? Eğer düşündüyse ben şahsen şapka çıkarırım.
Çünkü Başkan Apo "devletle demokratik entegrasyondan" söz etmekte ve ülkenin demokratikleşmesi süreci temelinde bu entegrasyonun adım adım gerçekleşeceğini düşünmekte. Gerçek bir demokratikleşmede, yani Demokratik Cumhuriyet gerçekleştiğinde, aklını yitirmeyen hiç kimse ne illegal örgütlenmeye girişir, ne de silaha sarılır. Birbiriyle bu anlamda "entegre" olan farklı sınıflar ve etnisitelere dayanan siyasi ve toplumsal güçler amaçlarına barışçı yollardan ulaşma dışında maceraya girişmez.
İdeal olan budur. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin böyle bir demokrasiden söz ettiğini hiç kimse iddia edemez. Fakat bugünkü kritik şartlarda Bahçeli, belki de DEM ve CHP'li "Kürt ve Alevi Başkan Yardımcılıkları" ile, çözüm sürecinin önündeki engelleri kaldırmayı devletin "bekası" bakımından düşünmüş olabilir.
Düşünmese de ben Bahçeli'nin aklına düşürmüş olayım.
Dostlarımıza da böyle bir "üçlünün" geçici bir önlem olduğunu, çözüm gerçekleşince de herkesin kendi yoluna gideceğini söyleyeyim ki, akıllarına fena şeyler gelmesin.
