Başur’u at yarışında   yanlış ata yatırmak

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Türk ekonomisi çatırdıyor. Dış politik kriz ABD seçimlerinin hemen arkasında çöküşe yol açacak. Erdoğan kontrgerilla ve mafyanın esiridir ve onlara can güvenliği ve ailesinin menfaatleri adına gönüllü olarak hizmet ediyor.

Murat Karayılan Kürtler arasında bir çatışmanın şu ana kadar elde edilen tüm kazanımları yok edebileceğini açıklamıştı.  
Bunun nasıl gerçekleşeceğini kestirmek hiç de zor değildir.  
İran, Suriye, Irak ve Türkiye Körfez savaşlarına kadar geçen uzun tarihsel dönem boyunca her hangi bir parçanın statü kazanmasını önlemek için kendi aralarında stratejik bir işbirliği içinde oldular. Birinci Dünya Savaşından Irak’ın işgaliyle başlayan Üçüncü Dünya Savaşına kadar da bu işbirliği Kürtlerin statü kazanmasını önledi. Bu dönem Kürt halkı için asimilasyon, jenosit, kitlesel tutuklamalar ve idamlar dönemi oldu.  
Birinci sonuç açık: Bu dört ulus devlet kendi sınırları içindeki Kürdistan parçalarının statü kazanmasına ölümüne karşıdır.  
Şu anda, Ortadoğu savaşının yarattığı ortamda önce Başur Kürdistan federal statü kazandı, arkasından da Rojava devrimi gerçekleşti.  
Suriye rejimi uğradığı felakete aldırmadan ve Rojava devrim güçlerinin defalarca DAİŞ’e karşı işbirliği çağrılarına rağmen Rojava’da inşa edilen statüyü şu anda bile tanımıyor.  
Irak devleti de uğradığı aşağılayıcı işgale ve işgal sonrasında onayladığı federal anayasaya rağmen Başur Kürtlerinin elde ettiği kazanımları tanıyor mu? Tanımıyor. Fırsatı yakaladığı anda elde edilen kazanımları darbeliyor. Örneğin fiilen Federe Kürt yönetiminin denetiminde olan Kerkük ve Musul’u fırsat yakaladığı anda ilhak etti. Şimdi Şengal’e el koymaya çalışıyor. Yapılan anlaşma Êzîdî halkı tarafından önlenemezse, Irak merkezi devletinin askeri güçleri Şengal’e girecek.  
İkinci sonuç da ortada: Şu anda statü kazanan Rojava ve Başur Kürdistan’ında elde edilen kazanımlar garanti altında değildir. Hem Şam rejimi, hem de Bağdat rejimi ilk fırsatta bu kazanımları yok etme amacından vaz geçmemiştir.  
Şimdi gelelim Karayılan’ın bize haber verdiği tehlikeye…  
Eğer Barzani ailesi, şu ana kadar izlediği tehlikeli çizgide ilerlemeye ve HPG gerillasının kırk yıldır, üstelik KDP ve YNK ile resmi ya da zımni mutabakat temelinde yerleştiği alanları Türk devleti ile birlikte işgal etmeye kalkarsa, bu durum Kürtler arası savaş tehlikesi yaratır. PKK bu gerçeği her geçen gün daha fazla vurgulamakta.  
Türk devleti Güney’in üzerinde büyük bir baskı kurmuş ve Barzani ailesi bu baskı karşısında Türk devletine teslim olmuştur. Bu işbirlikçi tutum, Kürtler arasında bir savaşa neden olduğu gün, Kürtlerin statü kazanmasına ölümüne düşman dört devlet bayram yapar.  
Brakujinin daha ilk haftasında Türk devleti, üstelik Barzani ailesinin “yardımına” koşar. “Misak-ı milli” adına Şengal’e, ardından Musul’a, Kerkük’e girer. Irak devleti “aman Kerkük, Musul elden gidiyor” naralarıyla ordusunu Hewlêr’in üstüne sürer. Bu duruma bakan İran, “savaşı durdurmak” bahanesiyle, Süleymaniye’yi bir gün içinde işgal eder. Ve Türkiye Güney’in cesedini çiğneyerek son darbeyi Rojava’da indirir. 
Evet… Peşmerge ile Gerilla arasındaki savaştan Kürdistan’ın hiçbir parçası sağlam çıkamaz.  
Bu gidiş nasıl durdurulur? 
Öyle görünüyor ki, Barzani ailesi kendi maddi menfaatlerinin tutsağı olmuş ve Kürdistan’ın değil, kendi geleceğini Türk devletinin desteğine bağlamıştır.  
O halde Kürdistan’ın özgürlüğü bu desteğin kırılmasıyla elde edilecektir. Kardeş kavgası başlamadan AKP-MHP faşist rejimini yıkmak biricik çözümdür. Zaman daralıyor.  
Zaman yalnız Türk ve Kürt demokrasi güçleri için değil, Erdoğan için de daralıyor.  
Türk ekonomisi çatırdıyor. Dış politik kriz ABD seçimlerinin hemen arkasında çöküşe yol açacak. Erdoğan kontrgerilla ve mafyanın esiridir ve onlara can güvenliği ve ailesinin menfaatleri adına gönüllü olarak hizmet ediyor.  
Ve artık bu hizmetin son aşamasındadır. Fransa’yla çatışma, Erdoğan’ın suçüstü yakalanmasına neden oldu. Macron’u Muhammed düşmanı ilan etmesinin ardından DAİŞ terörü harekete geçti.  
Erdoğan giderek Türk devletinin bürokratik sahipleri için işe yaramak şöyle dursun, Türkiye’nin geleceği bakımından taşınması imkansız bir yük haline geldi.  
Barzani ailesi yanlış ata oynuyor.  
Göreceksiniz, yakın bir gelecekte önce binler, on binler, sonra milyonlar, “kahrolsun faşizm, Erdoğan istifa” diye alanları dolduracak… 
Erdoğan yıkıldığı gün Başur’daki kazanımlar da garanti altına girecek. 
Barzani ailesinin kaderi ne olacak? 
Bu da şu anda atacağı adımlara bağlı kalacak… Kürt ulusal demokratik birliği Başur’un dayanacağı gerçek gücü oluşturacak… 
O zaman soru şu: Güney çürük Erdoğan rejimine mi dayanmalı yoksa Öcalan’ın vaktiyle Mesut Barzani’nin eşbaşkanlığında kurulmasını önerdiği Kürt ulusal birliğine mi?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.