Bayram gelmiş neyime...

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • “Bölünmeyelim” derken yok olursunuz. Bayramınız da mateme bürünebilir. Ne demiş ozan: “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime.”

Savaş Türklerin çoğunlukla yaşadığı şehirlerden uzak. 

Yanılmıyorsam Keşanlı Ali Destanı’nın müzikal karelerinden birinde dile gelmişti: 

“Sinekli köy burası, kente tepeden bakar, lakin kent çok uzakta, masallardaki kadar”. 

Kürdistan’a masallardaki kadar uzak bu kentlerde millet bayram için, hepten uzak deniz kıyılarına akın ediyor. 

Edin bakalım. 

Tepenizde dolaşan kapkara bulutlardan habersiz bayramlaşın bakalım.

Türk milliyetçisi Kürdistan’ın bütün parçalarını kendi toprağı sanıyor. Vaktiyle Kemalist şairin yazdığı gibi: “Gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür.” Güncellenmiş hali şöyle: “Zehirli gazla zehirlesek de, bombalasak da, yıksak da o Kürdistan bizim Kürdistanımızdır.” 

Masallardaki kadar uzak Kürdistan şehirlerindeki askeri sahra hastahanelerinde yüzlerce “eli kınalı Memet” kolu bacağı kopmuş inliyor. Yüzlercesi o uzak Kürdistan şehirlerindeki morglarda kaskatı uzanmış yatıyor. Bizimkine şehit mehit vız gelip tırıs gidiyor. Zavallı, bayram çocuğu gibi sırıtıyor. 

Ne demişti Orhan Veli: “Ne atom bombası ne Londra konferansa, bir elinde cımbız, bir elinde ayna umrunda mı dünya…”  

Bu şiirden yaptığım alıntıyı Quto okudu ve cebinden buruşuk bir gazete kupürünü masama fırlattı. “Şu haberi cımbızlı, aynalı, bayramlı, boş baklavalı Tırklara bir hatırlatsan diyem”… 

Baktım. 

Bakmamla aklım başımdan gitti. Rusya’nın 1 numaralı devlet kanalında “60 Dakika” adlı programda bir takım uzmanlar konuşuyor. Ekranda bir harita. Kaliningrad’dan Berlin’e, Londra’ya ve Paris’e uzanan kırmızı oklar. Aleksey Zhuravlyov isimli bir politikacı konuşuyor: “Bir Sarmat füzesi göndersek İngiltere diye bir şey kalmaz. Sonbahara doğru İngiltere’yi vurabiliriz.”  

Belki aklınıza NATO’nun “Hava Savunma Sistemleri” bu saldırıyı savuşturur ihtimali gelmiş olabilir. Acele etmeyin. Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ülkesinde hipersonuk füzeler olduğunu ve bu yeni nesil füzelerin bütün modern savunma sistemlerini alt edebileceğini söyledi. 

Söz konusu TV programında bu füzelerin Berlin’e 106, Paris’e 200 ve Londra’ya 202 saniyede ulaşacağı dile getirildi.  

Bir süredir hem NATO şefleri, hem de Rus oligarkları nükleer savaştan söz ediyor. 

Bayram tatilinde eğlenmeye hazırlanan tuzu kuru adam soruyor: Yahu bunların bizimle ne ilgisi var? 

Var. 

Hem de sandığınızdan çok daha fazla ilgisi var. 

Berlin Duvarı yıkıldıktan birkaç gün sonra PKK Önderi Öcalan’ın “Üçüncü Dünya Savaşı” dediği savaş ABD ve müttefiklerinin Saddam’ın ülkesine saldırmasıyla başladı. İkinci Körfez Savaşıyla birlikte Irak işgal edildi. Bu savaşları Arap Baharıyla birlikte Ortadoğu’yu kaplayan ve kimilerinin “vekalet savaşları” dediği bölgesel savaşlar izledi.Türkiye bu savaşları fırsat bilerek Ortadoğu’da hegemonya kurmaya kalkıştı. DAİŞ’le birlikte Suriye’yi işgal etmeye kalktı. Ve şimdi, bu yazı yazılırken, Türk Devleti Başûr Kürdistanı’nda yüzlerce uçak, helikopter, on binlerce askerle birlikte taktik açıdan gerillayı imha ve stratejik açıdan Başur Kürdistanı’nı işgal ve ilhak etme  amaçlı dehşetli bir savaş yürütüyor. 

Yürütülen bu savaş Üçüncü Dünya Savaşı’nın Ortadoğu’aki cephesidir.  

Ukrayna ise Üçüncü Dünya Savaşı’nın Avrupa’daki cephesidir. 

Şimdi bu cephede savaş tehlikeli şekilde tırmanıyor. Yıkıcı konvansiyonel silahların konuştuğu bu savaş, giderek nükleer restleşmeye dönüşüyor. 

Türk devleti kıtipiyoz bir “tarafsızlık” konumundan, adım adım NATO’nun Rusya’ya karşı başlattığı “dolaylı” savaşa doğru sürükleniyor. Bilindiği gibi Rusya Ukrayna’ya savaş açmadığını, tıpkı Türk devleti gibi, kendisine yönelik “tehdidi”, kendi sınırları dışında, Ukrayna’da savuşturmaya çalıştığını ileri sürüyor. ABD ve NATO ise Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı iddiasında. Ve Türkiye de bu NATO iddiasını paylaşmakta. Buna dayanarak da Montrö Sözleşmesinin “savaş halindeki devletlerin gemilerine Boğazları kapatma” hükmünü uygulamaya koydu. Böylece Rusya’ya Boğazlar yasaklandı. TC bununla kalmadı, Suriye’ye uçacak Rus uçaklarına da hava sahasını kapattı. Giderek göreceğiz ki, Türk devleti ABD ve AB’nin baskılarıyla şimdi uymadığı yaptırımlara uymaya da mecbur kalacak. 

Yani? 

Yani, Üçüncü Dünya Savaşı’nın karşılıklı nükleer tehditlerle yeni ve gezegenimizi yok edecek bir aşamaya doğru geliştiği bir sırada Türkiye de nükleer tehditlerin hedeflerinden birisi haline gelecek. Kaliningrad’dan fırlatılan bir nükleer başlıklı Sarmat füzesi birkaç dakika içinde Türkiye’yi haritadan silecek güce sahip. 

AKP iktidarını şu anda Güney Kürdistan’da yürüttüğü savaşta destekleyenler ve “bir elinde cımbız, bir elinde ayna” misali bayram sevinciyle yollara düşen tatilciler “bindikleri alametle kıyamete gittiklerinin” farkında bile değiller. 

Nükleer tehditlerin havada uçuştuğu şu sırada bir kere daha Apocu Üçüncü Yol’dan söz etmek isterim. 

Ukrayna savaşında hiç kimse tuttuğu tarafın zaferinden artık emin olamaz. Hele Rusya’nın daha şimdiden mağlup olduğunu iddia edenler Rus devlet TV’sindeki haritaya bakarak akıllarını başlarına devşirmelidirler. Atom silahı lafları edildiği şu sırada artık Rusya mı yoksa NATO mu haklı diye tartışmanın anlamı yoktur. Haklı olan kazansın demek, savaşı futbol maçı sanma aymazlığıdır. 

Şimdi Üçüncü Yolda yürüme zamanı. Ne NATO devletleri ne de Rusya-Çin devletleri. Halkların barış iradesi. 

Haritada hedefe konan Almanya, Fransa, Britanya halkları kendi hükümetlerini Üçüncü Dünya Savaşı sürecini sonlandırması için milyonlar halinde baskı altına almalı. Rusya halkları alanlara akıp Putin’in bir çılgınlık yapmasının önüne geçmeli. Ve Türk halkı, “vatanımızı bölecekler” diyerek AKP iktidarının PKK’ye karşı yürüttüğü savaşa “dur” demeli. Bu savaş Türkiye’yi adım adım ABD kuyruğunda felakete doğru sürükleyen biricik ve en önemli etkendir. “Bölünmeyelim” derken yok olursunuz. 

Bayramınız da mateme bürünebilir. Ne demiş ozan: 

“Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.