’Bir adam uğruna ya Rab’ Korona bizi öldürüyor!.. 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Korona savaşında 128 milyar doları iç ettikleri için alınması gereken zecri tedbirleri ve aşıyı alamadılar. Çünkü 128 milyarı ceplerine atınca Korona’yla savaş için cephane boşaldı.

Korona’dan ölen sayısı çok şüpheli resmi rakamlara göre 35 bine dayandı. Virüs kapanların sayısı 4 milyon.

Yaşananı “Korona meydan savaşı” sayarsak “şehit sayısı 35 bin, yaralı sayısı 4 milyon” diyeceğiz.

Savaşın Başkomutanı Mareşal Recep… Genelkurmay Başkanı Akar, Zaptiye Nazırı Soylu ve casusluk teşkilatının başı Fidan.

Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı’nı kaybeden savaş suçluları..

Ve şimdi “Korona Meydan savaşını” da kaybettiler. Osmanlı’da iki meydan savaşı kaybedeni Yedikule’ye kapatıyorlardı
Kıbrıs’a açtıkları savaşta toplam kayıpları 500 kadardı.

Kore savaşında 900.

Ve daha ilginci, “ölüm/kalım savaşı” denilen üç yıllık “Kurtuluş Savaşı”nda toplam 32 bin ölü. Ve Korona’dan ölenlerin sayısı bunların toplamından fazla. Tüm savaşlarda ölenlerin toplam sayısı 33 bin 400, Korona’dan ölenlerin sayısı 35 bin. Ve “savaş” ölü sayıları katlanarak devam ediyor.

TTB, şu anda her beş dakikada bir kişinin öldüğünü duyurdu.

Savaşlarda ölen askerlerin silahı vardı. “Korona meydan savaşında” ölenler silahsız ve aşısız.

İstiklal Savaşı, Enverlerin, Talatların, Cemallerin günahının bir kefaretiydi. Dünya savaşında ölü sayısı 3 milyondu. Hepsi de bu savaşın günahını taşıyanlar, bu günahın kefaretini 32 bin asker kaybıyla ödediler.

Kore savaşına NATO’ya girmek için koşa koşa katıldılar. “Mehmetçik” dedikleri 900 askeri bu kirli amaçla toprağa gömdüler.

Kıbrıs savaşını Kıbrıs Adası “ikinci Küba” olmasın diye açtılar ve 500 askeri toprağa verdiler.

Korona savaşında 128 milyar doları iç ettikleri için alınması gereken zecri tedbirleri ve aşıyı alamadılar. Çünkü 128 milyarı ceplerine atınca Korona’yla savaş için cephane boşaldı. Barut yok. Buna rağmen diyelim ki üç hafta tam kapanmaya gitseler, ortaya çıkacak ekonomik çöküş, iktidarın da sonu olur. Erdoğan iktidarda kalmak için 80 milyon insanı, aşısız, silahsız virüse karşı “savaşa sürüyor.”

“İktidarda kalmak” amacı, diğer bütün savaşların amaçlarından kat be kat kirli bir amaçtır. Bir adam uğruna ya Rab çoluk çocuk, yaşlı genç ne hayatlar ölüyor.

Bugün Erdoğan iktidardan düşsün, ertesi gün devlet ve halk “beşli çeteyi kamulaştırır” yeterli aşıyı temin eder, Erdoğan’ın Saray’dan kovulmasının ardından üç haftalık tam kapanmaya gidilir, ölümler durur, ortaya çıkacak ekonomik enkaz, hala hayatta olan halkın özverili gayretleriyle, şu ya da bu zamanda ortadan kaldırılır. İnsanların yaşaması için “çöküntüyü” göze almak gerekir. Çünkü bu ölümlerin sonunda da Türkiyeyi ekonomik çöküntü bekliyor. Ve ekonomik enkazı ölüler kaldıramaz.

Korona faciasının biricik suçlusu Erdoğan ve hempalarıdır. Onlar devrilmeden ne Korona’dan ölümler durdurulabilir, ne de ekonomik çöküntü önlenebilir.

Tarihte hiçbir iktidar, Türk faşist rejimi gibi büyük suçlar işleyip de iktidarını koruyamamıştır. İyi de bu nasıl koruyor?

“Baskı sayesinde” diyeceksiniz. Hayır. Bugüne kadar ayakta kalması iki sistem içi gücün ona verdiği destek sayesindedir. Birinci güç Batı ülkeleridir, AB’dir, ABD’dir, NATO’dur. Eleştiriyorlar, ama desteklerini çekmiyorlar. İkinci güç CHP’dir. O da eleştiriyor, ama çoktan “anayasal ölü” haline gelen TBMM’de oturarak, rejime meşruiyet sağlıyor.

Vaktiyle Avrupa Devletleri Hitler’i yatıştırmak için onunla Münih’te masaya oturmuşlardı. İşe yaramadı. Hitler bu devletleri işgal etti. CHP’nin de halka “ölme eşeğim ölme, seçim gelecek yonca bitecek, karnın doyacak” diyerek rejimin seçimini bekleyip ona destek vermesi işe yaramadı. Amirallerin güya “darbesinin merkezinde CHP var” sözünün yankıları devam ederken, Özel Harekat Polisi CHP binalarını bastı, “128 milyar dolar nerede” afişlerini “kaleşnikof” gibi topladı. Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını kaldırmak üzere Meclis’e tezkereler gönderildi.

Rejimin halk desteğini hızla kaybettiği gerçektir. Ama rejimin oyları azalırken, devletin bütün aygıtları diktatörlüğün elinde büyüyor. Ve rejim ABD’ye ve AB’ye ne isterlerse vererek, onların tam desteğini almaya çalışıyor. Bunu başardığı gün, devlet+emperyalizm “şeddeli” faşizm olacak.

Henüz her şey bitmedi.

Sorumluluk herkesten önce CHP’nindir. Türkiye’nin daha uzun bir süre karanlığa gömülüp gömülmemesi CHP’nin takınacağı tutuma bağlıdır. CHP rejimle arasına mesafe koyacak mı, koymayacak mı?

TBMM’de rejimle sırt sırta, kucak kucağa oturmaya devam edecek mi, etmeyecek mi?

Temel soru budur.

İktidarın, üstelik PKK’ye karşı örgütlenen Özel Harekatı artık örgütünüzü basıyor. Bunu “eleştirmekle” yetindiğiniz gün, işiniz bitiktir.

Ya HDP’ye yaptıklarını size de yaparlar, ya da topunuzu teslim alırlar.

“Teslim olmayanlar” Koronadan da ölmez.

Ya da şöyle diyeyim: Virüs öldürmez, Erdoğan öldürür…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.