Birlik olma zamanı!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Elli milyonluk Kürt'ün statüsüz kalmasına tahammülsüz olmalıyız. 21. yüzyılda bir an önce ayrıksı, parçalı, kendine göreci, keyfi ve ben merkezci zihniyetten sıyrılmalı Kürdistan için birlik olmalı, birlikte mücadele etmeliyiz.

12 Haziran’da Federe Kürdistan Bölgesine (Başûr) bir grup arkadaşla seyahatimiz olmuştu. Birlikte olduğum grubun dışında da değişik ülkelerden siyasetçi, feminist, ekolojist, yazar, sanatçı ve emek hareketlerinden önemli şahsiyetlerinden aynı amaçla Başûr’u ziyaret ettiklerini gördüm.

Kürtler arası ‘Barış, Uzlaşı ve Diyalogu Sağlamak’ amacıyla geliştirilen inisiyatifte yer almanın onuru ve heyecanı ile ben de heyette yer almak istemiştim. 21. yüzyılda elli milyon Kürt’ün hala statüsüz kalmış olmasının kabul edilmezliğinden hareketle, Kürtler arası birlik, dayanışma ve ortak mücadele hava kadar, ekmek ve su kadar olmazsa olmazdır. Kürtlerin ulusal demokratik talepler etrafında birlik ve ittifak içinde olmaları ertelenemez en temel görev olarak önümüzde duruyor. Bunu başaramanın önünde kimi engeller olsa da, önemli fırsatlar ve gelişmelerin de olduğunu unutmadan sağduyu ile soruna yaklaşmalıyız.

Her şeyden önce ülkemiz Kürdistan’ın uluslararası bir sömürge olduğu gerçeğini asla göz ardı edemeyiz. Tarihin uzun geçmişinden bu yana Mezopotamya ve Kürdistan coğrafyası hep istila ve işgal altında kalan bir coğrafya olmuştur. Medlerden bu yana yaklaşık 2.600 yıldır idari ve siyasi yönetim sahibi olamamış, devletsiz ve iktidar dışı bir halk olarak kalmıştır. Dilsel, kimliksel, sosyal, kültürel ve inançsal ihtiyaçlarını aşiretler konfederasyonu ve Ocaxlar sisteminin meşru savunması ile karşılıyordu. Devletçi sistemin her döneminde saldırı altında, katliam, asimilasyon ve soykırımı yaşayan Kürtler son iki bin yılda Pers, Sasani, Doğu Roma İmparatorluğu, Arap ve Türk egemenlikçi sistem altında başkalaşma, farklılaşma ve karşıtlaşma yaşanmaya başlar.

Coğrafyası parçalanmış, aşiret ve aile aidiyeti dominant olan, inanç, mezhep ve dinsel farklılıkları ile birbirini kıran Kürtler, uluslaşma sürecini kendi lehlerine değerlendiremediler. 1830’lu yıllardan bu yana onlarca kez ulusal talepleri ile ayağa kalksalar da yerel ve lokal hareketler olarak kalmış, öteki Kürt’ün sahiplenmemesi sonucu ağır travmalarla sonuçlanmıştır. Birinci Dünya savaşının yaşandığı koşullarda milliyetçilik yükselen trend iken Kürtler bölgesel, aşiretsel, dinsel ve inançsal hassasiyetleri ile sürece yaklaşmış, ulus devletleşmeyi es geçmişlerdir. Sykes Picot antlaşması ile coğrafyaları bu kez dörde bölününce giderek birbirlerinden uzaklaşmaya ve yabacılaşmaya başlarlar.

Aşiret, aile, lehçe, din ve inanç farklılıklarına coğrafi parçalanmışlık Kürtler için dezavantaj, sömürgeci devletler için ise avantaj olmaya başlar. Yüzyıl öncesinde şekillenen ulus devletlerin inkar, katliam, soykırım ve asimilasyonu Kürtleri başkalaşıma uğratır. Siyasal, sosyal, kültürel öncelikler değişmeye kaygılar, korkular ve beklentiler farklılaşmaya başlar. Kürdistan’ın her parçası, her bölgesi, bölgenin il ve ilçe özgünlüklerine dayalı yeni ilişkiler ağı Kürdistan kimliğinin önüne geçer. Yerelleşme ve yerel özgünlüklerin küresel düzeyde önemsenmeye başlandığı bu süreçte yerel özgünlüklerimize dayalı yarı sivil örgütlenmeler, parça bütün ilişkisi ile Kürt üst kimliğinde buluşmak yerine yerele indirgenmeyi, Kürdistan statüsü şemsiyesinin konfederal ilişkisi yerine aşiret, aile, bölge, inanç ve mezheplerin öncelikleri ve özgünlükleri bütünün önüne geçer. Bu durum beraberinde egemen kimlik, egemen kültür ve egemen din ve dinin mezheplerinden etkilenmeye açık hale gelmeye yol açtığından, mantar gibi çoğalan ve çeşitlenen yerelleşme ve yerel dernekler ulusal kimlikten uzaklaşma, uluslaşma ve ulusal talepler için mücadele yerine, ulus devletin yerine getirmediği hizmetleri yerele kazandırma ile kendini sınırlandırma bizi stratejik düşünmekten alıkoymuş, özgün ve özerk olmayı genelin önüne çıkarma ile sonuçlanmıştır.

Kürdistan’ın her parçasında bu yönlü farklılaşmalar yaşanmakla kalınmaz, parça giderek bütünün öne geçmiştir. Kürtler arası barış, diyalog ve uzlaşı gibi kutsal bir görevi yerine getirmek için Federe Kürdistan Bölgesine yaptığımız ziyarette karşılaştığımız yaklaşım bunu açıkça bize göstermiştir. Kürtler arası çelişkinin diyalog ile çözüme kavuşturulması gerektiği, savaşın Kürtler için felaket olacağını; Kürtler arası savaşın önlenmesinin en temel önceliğimiz olması gerektiğinden hareketle, farklı siyasi partilerle, Başûr yönetimi ile görüşmek istediğimizi söylediğimiz de; ‘siz bizim düzenimizi ortadan kaldırmaya, istikrarımızı bozmaya gelmişsiniz’ dediler. Beş yıldan sonra Kürdistan’a ayak basmak benim için hac anlamınaydı. Ancak gözaltına alınmamızın gerekçesini duyunca yüreğim daraldı, boğazım düğümlendi. Bugün için tepkisel olmadan, rasyonel çözümler bulmak ortak hareket etmek zorundayız.

Yeryüzünde yirmi bin nüfuslu statü veya devlet sahibi halklar varken, birbirimize değil, elli milyonluk Kürt'ün statüsüz kalmasına tahammülsüz olmalıyız. 21. yüzyılda bir an önce ayrıksı, parçalı, kendine göreci, keyfi ve ben merkezci zihniyetten sıyrılmalı Kürdistan için birlik olmalı, birlikte mücadele etmeliyiz. Şimdi Birlik Olma Zamanı!   

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.