Bu defa 'kağıttan oy' duvarı deler 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Bu seçimin duvarda açacağı delik küçüktür ama, işte gördünüz, daha şimdiden faşist şef Erdoğan’ın midesini bulandırdı, ekşitti, onu yataklara düşürdü. 15 Mayıs’ta beter olacaktır.

Türk devleti “haydut devlettir.”

Haydutlaşma süreci Kürt halkına karşı soykırımcı savaşla nitel bir aşamaya yükseldi. Savaşı “eroinle, silah kaçakçılığıyla ve fuhuşla finanse etme” zorunluluğu buna yol açtı. Açın bakın bütçeye, orada “kaynağı belli olmayan para” başlığını görürsünüz. Bu başlık “kara parayı” ima eder. Mafyanın parasıdır ve milyarlarca dolarlık bir miktara eşittir. Erdoğan yıllardan beri “kara para barışı” ilan etmektedir. Kara parayla barışmak, mafyalaşmanın ta kendisidir.

Devletin kendisi mafyalaştığı ve siyasi iktidar mafyanın iktidarı haline geldiği zaman, iktidarı seçimle değiştirmek basit bir seçim meselesi olmaktan çıkar. Her hangi bir iktidar partisi iktidardan düşünce, muhalefet partisi olarak varolmaya devam eder. O iktidara destek veren sermaye, bazı avantajlarını kaybedecek olsa da, iflasa sürüklenmez, malını mülkünü kaybetmez. Bakanlar, milletvekilleri, iktidara yandaş bürokratlar yüklü emekli maaşlarıyla biraz daha mütevazı bir hayat sürer.

Mafya için ise iktidarı kaybetmek, ölüm gibi bir şeydir. Mesela Millet İttifakı, Erdoğan çetesiyle anlaşıp onlardan hesap sormayacağı sözü verse bile mafyanın malına çöktüğü ve iflasa sürüklediği sermaye sahipleri, mafyanın çoluğunu çocuğunu, babasını, annesini mahvettiği insanlar, mesela 1990’larda faili meçhule kurban giden Kürt yurtseverlerin aileleri, bir bütün halinde Kürt halkı, 15 Temmuz çakma darbesiyle hapse atılan generaller, polis şefleri, yargıçlar, onların çocukları, ve mesela eroinle mahvedilen gençlerin yakınları, 15 Mayıs günü iktidarı kaybeden mafyadan hesap soracaktır. Görüldükleri yerde yakalarına yapışılacak, kaçacak delik arayacaklardır.

Kendilerine verilen garantiler ne olursa olsun, Mafya kendisi için asıl tehlikenin “yeni iktidar” olmadığını çok iyi bilir. Onlar için asıl tehlike mahvettikleri milyonlardır. Türkiye tarihinde şu son on yılda yaşananların eşine rastlanmamıştır. “Türkiye tarihinde hesap sorma diye bir şey yoktur” tezi bu defa geçerli değildir. Çünkü “mağdurlar” yalnız sosyalistler ve Kürtler değil, devletten sermayenin merkezine kadar geniş bir Türk egemen sınıfıdır.

O nedenle sadece ezilenler eskiden olduğu gibi yaşamak istememekte, ama egemenler de eskiden olduğu gibi yönetemez hale gelmek üzeredir.

Karşımızda ne bildiğimiz türde bir “gerici iktidar” ve hatta ne de bildiğimiz türde bir “faşizm” var. Erdoğan’ın hastalıklı suratına bakıp, onu devirince selamete çıkacağını sanan feci surette yanılır. Karşımızda bir vurguncular, gaspçılar, eroin baronları, silah kaçakçıları ve fuhuş çeteleri, çocuk istismarcıları ve kadın katilleri var. Bunlar orduya, polise, jandarmaya, yargıya hakimler. Demokratik bir rejimde bunlar hapse atılır, kaçmaya kalkışan vurulur.

Ancak…

Bu mafya devleti Türkiye’de değil de, bir okyanus adasında olaydı, sonsuza kadar yaşardı. Ama burası Türkiye, Avrupa’yla komşu, NATO’ya göbekten bağlı ve Türk mafyası Avrupalı gençleri de zehirliyor. Türkiye’de üslenen Baronlar zehir satıp Euro kazanıyor. Balkanlardaki istikrarsızlıkta bunların payı büyük.

Ama daha önemlisi Türk devleti sömürge Bakur’la komşu. İktidarın ayağı kaydığı gün kimse Kürt halkını tutamaz. Güneyi, Batısı ve Kuzeyi deniz, Güneydoğu’sunda ve Doğu’sunda Rojava, Başur ve Rojhilat halkı var. Kürt’ün biri çıkıp dört parça Kürt halkına “ilk hedefiniz Akdeniz” dese, bunlar Akdeniz’in, Ege’nin ve Karadeniz’in sularında boğulurlar.

Ve şimdi Mafyoz-faşizmin duvarında, ilk defa seçim yoluyla bir delik açma fırsatı doğdu. Küçücük bir delik. On bin metredeki uçakta çapı bir santimlik delik, nasıl içerideki yüksek basıncı, dışarıdaki alçak basınca doğru muazzam bir güçle fışkırtır ve o küçük deliği uçağın içindeki herkesi boşluğa çekecek kadar büyütürse ve Kurdistan’ı suya boğan o devasa barajlarda açılan bir yarık, nasıl barajın arkasındaki milyarlarca metreküp suyu delirtir, o deliği metrelerce parçalayıp etrafı sele boğarsa, faşizmin duvarında bu seçimde verilecek kağıttan oyların açacağı küçücük bir delik, hapsedilmiş milyonlarca insanın önüne geleni silip süpürmesine yol açar.

Bu seçimin duvarda açacağı delik küçüktür ama, işte gördünüz, daha şimdiden faşist şef Erdoğan’ın midesini bulandırdı, ekşitti, onu yataklara düşürdü. 15 Mayıs’ta beter olacaktır.

O nedenle Avrupa’daki örgütlü Kürtlerin eşbaşkanları Fatoş Göksungur, Yüksel Koç ve Ayten Kaplan, dün bize “14 Mayıs seçimleri Kürtler için stratejiktir” diyerek seslendiler. Bu defa “kağıttan oylar” faşizmin betonarme duvarında “küçük” bir delik açar, on milyonlar bu açılan delikten duvarı patlatarak tüm Türkiye’ye akar.

Eğer biz tehlikeyi, düşmanın gerçek suratını ve aynı zamanda önümüze gelen fırsat ve imkanları görmek, “gerçekçi ol, imkansızı iste” sloganını rehber almak yerine, bir tas “ayntof” uğruna, üç beş vekil, birkaç milyon hazine yardımı ya da “ideolojik riskten uzak durup, kendimizi çamurdan korumak” adına küçük hesaplar yaparsak bizi boş verin, çünkü “kendi düşen ağlamaz”, ama halkların umuduna, hayallerine, geleceklerine yazık olur.

Kılıçdaroğlu’na “değil oy, günahımı bile vermem” diyen “ihtilalci”, aslında haklıdır ama, yalnız haklı öfke bu defa kişiyi devrimci, demokrat ve yurtsever yapmaz, böyleleri  farkına bile varmadan faşizmin duvarında açılacak olan deliğin tıkacı olur. Kılıçdaroğlu’nu bir kamyon şoförü olarak düşünün. Saray’ın duvarına doğru sürüyor, çarparsa Saray Erdoğan’ın tepesine yıkılacak. Ama şoför Kemal tereddütlü. Bir hızlanıp bir yavaşlıyor. Bu durumda ne yapmak gerekir: “Bu şoför Saray’a çarpmaktan korkuyor” deyip eve mi gideceğiz, yoksa kamyonu itekleyip, hızlandırıp, şoförü alkışlayıp, “destekleyerek” Saray’a çarpmasını mı sağlayacağız?

Elbette sağlayacağız. Çünkü 15 Mayıs gecesi kamyonun da sarayın da hurdaya döndüğünü, Üçüncü Yol’da milyonların zafer şenlikleri yaptığını göreceğiz.

Ne demişti eskiler: Devrim halkların bayramıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.