CHP’liler masa ayakta, tehlike kapınızdadır

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Eğer Kılıçdaroğlu “partisiz Cumhurbaşkanı” vaadini aceleyle yerine getirir ve resmen aday olur olmaz CHP başkanlığından istifa ederse, partinin içinde zayıflayan Ergenekoncu kanat, devletin “üfürmesiyle” öyle bir fır döner ki, CHP kasırgaya tutulmuş gibi olur.

Olan biteni uzun uzun anlatmaktan insan yorgun düşüyor. Böyle bir yorgunluk anında, olan biteni tek cümlede mükemmel anlatan bir açıklamaya rastladım. Açıklama “canlarım” diye okurlarına hitap eden Memduh Bayraktaroğlu’nun yazısından. Demirel şöyle dermiş:

“Rüzgârsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır…” 

Veciz.  

Bize şu son politik “depremi” bütün yönleriyle açıklıyor.  

“Rüzgarsız hava” Altılı Masa’nın toplantısındaki “hava”. Oturmuşlar ve “adaylık meselesinde anlaşmışlar. Anlaştıklarını da bir bildiriyi imzalayarak açıklamışlar. Değil fırtına, tüyü bile yerinden oynatacak bir rüzgar yokmuş. 

Yokmuş ama imzacılardan biri “fırıldak” misali başlamış fır fır dönmeye.  

Akşener’e fırıldak demeyelim de, “rüzgar gülü” deyip, incelik yapalım. Sonra soralım: Rüzgar yoktu, bu fırıldağı kim üfledi? 

Devlet. Üfürüğü herkesten kuvvetli bir o var. Bırakın fırıldak ya da rüzgar gülü olmayı, yel değirmeni olsanız, devlet üfürdü mü, tayyare pervanesi gibi dönersiniz, ayağınız yerden kesilir, başınız göğe erer ve “ben neymişim” dersiniz.Hiçbir şeysiniz. Üfürükten tayyaresiniz.  

Akşener hadisesi budur. Şaşırtıcı hiçbir yanı yoktur. “Asena” devletin “fedaisidir”.  “Masaya kon” derse konar, “uç” derse uçar. 

Akşener CHP’ye değil, masaya zarar verdi. Oysa onu uçuranların arasında öyleleri var ki, bunlar CHP’yi temeline dinamit koyarak havaya uçurur. 

Kim bunlar?  

CHP’nin içindeki devlet uzantıları.  

Medyanın en çok okunan ve CHP’lilerin hayran olduğu Sözcü yazarı ve hemen şu sıra yayına başlayan Sözcü TV’nin başı Yılmaz Özdil şöyle yazdı: 

“Sokağa çıktığınızda, gençlere baktığınızda 2 adayın (Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun) seçimi kazanma ihtimali var ve kamuoyu onları istiyor. Meral Akşener bunu dile getirdiği için masa tarafından dışlandı. Ayrılmak zorunda kaldı. CHP’li bir gazeteci olarak söylüyorum ‘Meral Akşener masayı dağıttı’ demek bir gazetecilik ahlaksızlığıdır.” 

Adam, Akşener’i üfüren devletin CHP içindeki Sözcüsü. Üfürükçü. Bugüne kadar Erdoğan muhalifi kılığında CHP kitlesinin desteğini aldı ve şimdi yine Erdoğan muhalifi taklidi yaparak Erdoğan’ın birkaç yıl daha iktidarda kalmasına çalışmakta. 

Yılmaz Özdil Erdoğancı değil elbette. Devletçi.  

Onun benzerleri Cumhuriyet Gazetesi’ne de “iliştirilmiş.” Mehmet Ali Güller, Barış Doster, Barış Pehlivan vesaire. Dünkü Cumhuriyet’te bir de Nilgün Cerrahoğlu bunlarla aynı frekanstan devreye girdi. 

Bunlara karşılık Orhan Bursalı aynı gün yazdığı yazıda oynanan oyunu çok güzel açıkadı. Gerçi o, bu oyunu Akşener’in oynadığını düşünse de, aslında Akşener’i Bursalı’nın açıkladığı oyunda oynatan devlet. 

Bursalı, Akşener’in bu seçimde kim seçilirse seçilsin “muhalefetçilik” oyunu oynayacağını yazdı. Katılıyorum. Onun bir sonraki seçimde birinci parti olmayı planladığını da iddia etti. Bu da doğru. Eksik olan dediğim gibi, “rüzgarsız havada dönen fırıldağı elbette bir üfleyen vardır.” Akşener’i bugün için muhalefete, sonraki seçimde iktidara devlet hazırlıyor. Devlet Erdoğan’ın yarattığı ekonomik ve tektonik enkazı yine Erdoğan’a temizletmek için onu birkaç yıl daha iktidarda tutmayı düşünüyor. Bu amaçla Akşener öne sürüldü. Erdoğan’ın seçilme şansı arttı.Bu “ihanete” karşılık Akşener’e sunulan “bugün için muhalif ol, yarın iktidar ol” şeklindeki faşizmi restore etme misyonudur. 

Akşener kendi başına bu misyonu yerine getiremez. Devlet de sadece Akşener’le amacına ulaşamaz, Erdoğan’ı geçici de olsa Başkanlıkta tutamaz.  

Bunu yapabilmek için Masa’yı tekmelemek yetmez. CHP’nin sol kanadını tasfiye etmek ve CHP’yi ele geçirmek gerekir.  

Eğer Kılıçdaroğlu “partisiz Cumhurbaşkanı” vaadini aceleyle yerine getirir ve resmen aday olur olmaz CHP başkanlığından istifa ederse, partinin içinde zayıflayan Ergenekoncu kanat, devletin “üfürmesiyle” öyle bir fır döner ki, CHP kasırgaya tutulmuş gibi olur, CHP enkaza döner ve enkaz devletin eline geçer. O üfürmeyle Kılıçdaroğlu bir de bakmış ki, İmamoğlu ve Yavaş da tıpkı Akşener gibi havalanmaya başlamış. CHP yeniden Kurultaylar labirentinde iktidar yolunu şaşırmış olur. CHP operasyonu Kaftancıoğlu’nun siyasi yasaklı haline getirilmesiyle başladı, şimdi son aşamadadır. 

Masanın kırılan ayağını tamir etmek mümkündür. Mesele Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ayakta tutup tutamayacağıdır. 

“CHP’nin derdi sana mı düştü” diyebilirsiniz.Hayır, CHP’nin derdiyle hemdert değilim elbette. Ama CHP’ye değil, onun milyonlarca taraftarına karşı, onları uyarma sorumluluğumuz var.   

Ve bütün bu tehlikeleri anlatmalıyız ki, HDP’den uzak durmanın da ölümcül yanlışlığı anlaşılsın. Bazan HDP’nin “bizi muhatap alın” talebi yanlış anlaşılıyor. HDP’nin “muhatap” alınmaya ihtiyacı yok. Ama CHP’nin HDP’ye yalnız seçim günü değil, iktidara giden yolda da ihtiyacı var. 

Mesela ben iktidar yolunda CHP’li seçmene partisinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anlattığım zaman, eğer bir zerre etkim olursa, onların CHP içindeki ve CHP’li medyadaki devlet ajanlarına karşı mücadelesine yardım etmiş olurum. 

Şu ara herkesin bir diğerine ihtiyacı var. Ama CHP’lilerin HDP’ye, Kürt halkına, sosyalistlere, çevrecileri, feministlere ihtiyacı çok daha fazla var. 

Tehlike kapılarındadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.