Dendias/Çavuşoğlu gerilimi

Cafer TAR yazdı —

  • Bundan birkaç gün önce Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Ankara'ya geldi; Ege ve Doğu Akdeniz'de neredeyse çatışmanın eşiğine gelmiş iki ülke arasında doğrudan bu düzeyde bir ziyaret her iki ülke açısından da oldukça önemliydi.

 

Başlangıçta her iki taraf da konunun diğer muhattaplarına umut veren bir pozisyonda durdular. İki ülke arasında yaşanan gerilimi yakından takip eden hiç kimse Türkiye/Yunanistan arasındaki sorunların bir kaç görüşme ile çözülebileceğini tabi ki beklemiyordu; fakat genel beklenti en azından bir vade itibariyle makul bir müzakere sürecinin başlatılabileceği yönündeydi.

Bir dönem Türkiye/Yunanistan ilişkilerinin temel gündemi Kıbrıs Sorunu'ydu; daha sonra buna Ege adalarının egemenlik ve kıta sahanlığı sorunları eklendi. Son zamanlarda ise Doğu Akdeniz ve Türkiye’den Yunanistan’a itilen göçmen gelişmeleri iki ülkenin ilişkilerini büsbütün kötüleştirdi.

Libya'da yaşanan iç savaşta iki ülkenin başka kamplarda yer alması; Doğu Akdeniz'de bulunan enerji kaynakları ve bunların Avrupa pazarlarına aktarılması konuları iki ülkeyi neredeyse savaşın eşiğine getirdi.

Geçmişte Türkiye/Yunanistan geriliminde ABD ve AB ülkeleri her iki tarafa da mesafeli davranırlar ve gerilimin çatışmaya dönüşmemesi için çaba harcarlardı. Ancak bir süredir başta ABD olmak üzere AB ülkelerinin önemli bir kısmı tarafsız kalma pozisyonlarını terk ettiler.

Bunun birçok objektif sebebi var ve Türkiye tarafı bunu anlamamakta ısrar ediyor. Eskiden Türkiye ve Yunanistan daha çok Kıbrıs ve Ege adaları üzerinden gerilim yaşarlardı ve her iki konuda o günün koşullarında ABD ve AB’yi doğrudan ilgilendirmiyordu.

Ayrıca soğuk savaş koşullarında NATO içerisinde ilişkileri gereksiz yere ısıtmanın kimseye bir faydası da olmazdı; fakat soğuk savaşın bitmesi ve özellikle ‘Arap Baharı’ sonrası ortaya çıkan yeni paradigma Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da bütün denklemi değiştirdi.

Doğu Akdeniz ve Ege'de yaşanan kıta sahanlığı, yasadışı göç gibi sorunlar artık tek başına Yunanistan/Türkiye arasında yaşanan sorunlar olmaktan çıktı; daha çok Türkiye/AB ve Türkiye/ABD arasında sorunlara dönüştü.

Fakat Türkiye'yi yönetenler bunu bir türlü anlamak istemiyor veya anlamamış gibi davranıyorlar. Yoksa Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Yunan mevkidaşına “Yaşanan süreçte medet umduğunuz AB ülkelerinin bu konuda bir fayda sağlamayacağını da görmüş olduk!” demezdi.

Tabiri caizse, Mevlüt Çavuşoğlu deli taklidi yapıyor. Yunanistan olayı kavramış bütün bu gerilimlerin kendinden çok AB ülkelerini ve ABD'yi ilgilendirdiğini çok iyi biliyor; ondan dolayı bu kadar kendinden emin.

AB ülkelerinden üçüncü taraf diye bahseden Çavuşoğlu'na tepki gösteren Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, “Avrupa Komisyonu üçüncü taraf değil; biz Yunanistan olarak onun bir parçasıyız. Bu komisyonda, burada yer alan ülkelerle aynı değerleri, aynı ortak geleceği paylaşıyoruz” dedi.

İki ülke arasında temel gündemlerden biri olan “yasadışı göç” tabi ki biraz Yunanistan'ın sorunu ama aslına bakarsanız bu konu Yunanistan'dan çok Almanya ve Fransa gibi ülkeleri daha çok ilgilendiriyor. Dikkat ederseniz özellikle Almanya başta olmak üzere AB ülkelerinin Türkiye ile yaşadığı temel gerilimlerden bir tanesi yasa dışı göç sorunu olduğunu görürsünüz.

Yine Doğu Akdeniz tartışmaları tabi ki Yunanistan'ı da çok ilgilendiriyor; ama konuya biraz daha yakından bakınca yine Doğu Akdeniz sorunun enerji bağlamında Almanya ve Fransa gibi Batı Avrupa ülkelerini en az Yunanistan kadar ilgilendirdiğini kolayca tespit edebiliriz. Doğu Akdeniz gazı bu ülkelerin enerjide Rusya'ya olan bağımlılığını azaltacak; bu kadar önemli bir konu Türkiye ve Yunanistan'ın inisiyatifine bırakılamaz

Ayrıca her iki taraf da bütün basın açıklaması boyunca ABD'den hiç bahsetmedi; halbuki burada temel oyuncu ABD. Uzun bir süredir planlanan LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) terminalini ABD Dedeağaç'da kurarak Doğu Akdeniz'de devam eden enerji geriliminde tarafını da belli etmiş oldu.

Türkiye artık objektif olarak bölgede sadece Yunanistan'la değil; ABD ve AB ile muhattap ve bu gerçekliği artık kabul etmek zorunda.

Halbuki işler bu duruma gelmeyebilirdi; Türkiye'yi yönetenler illegal DAİŞ petrolüne tevessül etmeseler ve ülke içinde iç barışı sağlayabilselerdi, bugün barış içinde ve refahı daha yüksek bir ülkede yaşıyor olabilirdik.

Hiçbir şey için geç değil; fakat biran önce bu adamlardan kurtulmak için kolları sıvamalıyız; yoksa yarın hepimiz için çok geç olacak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.