Güvenilmez müttefik!

Cafer TAR yazdı —

  • Kamuoyu İsveç ve Finlandiya’yı konuşurken ABD ve Fransa Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la olan askeri ilişkilerini geliştiriyorlar.

Türkiye/NATO veya daha dar anlamda ABD arasında ilginç gelişmelerin olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Aslında söz konusu problemler uzun bir süredir vardı ve öncesinde taraflar zaman zaman sert açıklamalarla tutumlarını ortaya koyuyorlardı.

Fakat bir süre sonra artık süreç tarafların diğerini eleştirmesi boyunu aşıp; pratik tutum alma noktasına geldi. Örneğin Türkiye Doğu Akdeniz, Ege ve Orta Doğu’da NATO’nun çıkarlarına aykırı bir tutum içerisine girdi, S-400 aldı; buna karşılık ABD de Türkiye’yi F-35 sürecinden çıkardı. Aslına bakarsanız taraflar arasında buna benzer bir dizi başka problemler de  yaşandı ve hala yaşanmaya da devam ediyor.

Biz burada her şeyden önce doğru/yanlış, haklı/haksız tartışmasına girmiyoruz; temel kaygımız bölgede ne olduğunun elimizden geldiğince fotoğrafını çekmek. Elbette bizim de bir tarafımız var ve bizim tarafımız ne NATO ne de Erdoğan/Bahçeli faşizmi.

Biz bölgedeki; Arap, Kürt, Yahudi, Türk, Ermeni, Rum bütün halkların yanındayız; dolayısıyla bu duruşumuzla biz bölgedeki gelişmelere daha objektif bakabileceğimizi düşünüyoruz.

Bütün dünya bir süredir; İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvuruları ve Türkiye’nin veto tavrını konuşuyor. Türkiye her iki ülkeyi de SDG ile ilişkileri üzerinden de sözüm ona teröre destek vermekle itham ediyor.

Halbuki Suriye’de; El Nusra’dan, DAİŞ’e kadar birçok cihatçı yapıyla Türkiye ilişkisini bilmeyen yok. Hatta Türkiye, Rusya ile İdlib’in statüsü üzerine yaptığı anlaşmalarda bu ilişkiyi kabul etti. Bu cihatçı yapılar adına Ruslarla ve dolaylı olarak Suriye rejimi ile pazarlık masasına oturdu.
Fakat buna rağmen asıl konumuz bu da değil; aslında konunun bütün tarafları, hatta bütün kamuoyu konuşulan şeyin İsveç ve Finlandiya’nın sözün ona teröre destek vermesi olmadığını biliyorlar.

Burada asıl tartışma şu; Türkiye mevcut rejimi ile; AB’nin, NATO’nun ve aslına bakarsanız bir bütün olarak Batı dünyasının dışına düşüyor. AB ile üyelik müzakereleri yürütüyor ama Türkiye, AB’nin başta hukuk kurumları olmak üzere hiçbir kurumunun kararlarına uymuyor. NATO üyesi; fakat silah alımından, bölgesel tutumlarına kadar birçok konuda kendi başına hatta NATO karşıtı güçlerle birlikte çalışıyor.

Dolayısıyla bir süredir aslında gerçekten birbirleri ile müttefiklik ilişkisi içerisinde olan güçlerin karşılıklı konuşması ile muhatap değiliz. Türkiye Doğu ve Güney sınırında; yani Kürtlerin olduğu yerler ve Doğu Akdeniz’de tamamen kendi başına davranıyor.

Buna karşılık başta ABD olmak üzere diğer NATO üyeleri hatta İsveç ve Finlandiya gibi NATO üyesi olmayan ülkeler de cihatçı faşistlere karşı bölgede Türkiye’ye dayanarak yol alamayacaklarını düşündükleri için SDG ile çalışıyorlar. Ayrıca eğer YPG ve olmasaydı; DAİŞ durdurulamazdı. Bunu en çok da İsveç ve Finlandiya halkları başta olmak üzere bütün dünya halkları biliyorlar ve orada DAİŞ’i yenilgiye uğratan bu kahramanlara karşı bir minnet duyguları, derinden gelen bir sempatileri var.

Ayrıca bunca şeyden sonra başta ABD olmak üzere diğer NATO ülkeleri Erdoğan’ı artık güvenilir bir müttefik olarak görmüyorlar. Bundan dolayı Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin önemini azaltıcı hamleler yapıyorlar. Kamuoyu İsveç ve Finlandiya’yı konuşurken ABD ve Fransa Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la olan askeri ilişkilerini geliştiriyorlar.

Daha yeni ABD Ege’de Yunanistan ile yeniden birlikte askeri bir tatbikat yaptı ve on milyon dolarlık 4 tane askeri botu Yunanistan’a hibe etti.
Erdoğan/Bahçeli faşizmi bindiği dalı kesiyor; bütün bunların mutlaka bir bedeli olacak, umalım bu bedeli sadece Erdoğan/Bahçeli ve onların etrafındaki rantiye çevreler öder!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.