Hamlenin büyük sonucu: Wan zaferi

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Bu halk kör bir öfkeyle ayağa kalkmadı. Gözünü karartmadı. Zafer kazanan Kürt şehirlerindeki halk, başlattıkları sevinç gösterilerini bir anda direnişe dönüştürdü.

Büyük bir provokasyon boşa çıkarıldı. Eğer Wan’da direniş böylesine muhteşem olmasaydı, tüm Kürdistan ayağa kalkmasaydı, Kürt seçmenin desteğini alan CHP üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeseydi, diğer muhalif partiler seslerini yükseltmeseydi, aynı anda Avrupa’nın bütün ülkelerinin iktidar ve muhalif partileri bu provokasyonu protesto etmeseydi, şimdi biz tıpkı şu meşhur Haziran seçimleri sonrasında yaşadığımız kanlı ortama ilk adımı atmış olacaktık.

Saray’ın gizli dehlizlerinde gizlenen provokasyon mühendisleri Serhad’ın baş kentini boşuna hedef olarak seçmediler. On dört ilçesinin tamamını DEM Parti’nin kazandığı Wan, bu seçim sonuçlarının en küçük tartışmaya açık olmadığı şehirlerin başında geliyordu. Bu şehirde Kürt halk iradesini gasp etmenin nasıl bir patlama yaratacağını devletin ücretli provokatörleri ezbere biliyorlardı. Tepki gösteren kitleleri bir süre yormak, umutsuzluğa düşürmek ve ardından ajan-provokatörleri vasıtasıyla izole ettikleri göstericileri şiddet eylemlerine yönlendirmek onlar için çocuk oyuncağı olacaktı. Sonra olacakları hepimiz biliyoruz.

Başaramadılar. Çünkü Kürdistan halkı da devlet provokasyonlarının kanlı süreçlerinden geçerek kendini eğitmişti. Bu halk kör bir öfkeyle ayağa kalkmadı. Gözünü karartmadı. Onbinlerce gösterici hayret uyandıran bir disiplin ve sağduyuyla tüm polis kışkırtmalarına rağmen baştan çıkmadı. Aynı zamanda Wan Valisinin yasaklarına da aldırmadı. Korkmadı. Barikatları aştı. Zafer kazanan Kürt şehirlerindeki halk, başlattıkları sevinç gösterilerini bir anda direnişe dönüştürdü. Direniş tüm Kürdistan’a yayıldı. Devletin Kürt halkını şaşırtma, birbirine düşürme politikası aynı anda çöktü. Kürdistan, küçük bir işbirlikçi azınlık dışında ulusal birlik bayrağı altında toplandı. Ve tarihimizde ilk defa,  Kürt halkının yerel seçimlerde kendisine ne büyük bir yardımda bulunduğunu bilen Türk halkının demokrat insanları seslerini yükseltti. Vaktiyle Kürdistan şehirleri bombalanırken, bodrumlarda insanlar yakılırken kendi hayatını yaşayanlar bu defa bu provokasyona sessiz kalmadılar. Türk-Kürt ittifakı yolunda ilk adım böylece atıldı. Ve direniş Kürdistan sınırlarını aştı. Avrupa’da ve dünyanın hemen hemen her yerinde yaşayan Kürt halkı ayağa kalktı. Kürt Özgürlük Hareketinin yıllar boyunca iğneyle kuyu kazarcasına yürüttüğü  diplomatik çalışmaların ürünü, Saray provokasyonuna sayısız Avrupalı iktidar ve muhalefet sözcülerinin karşı çıkışları olarak alındı.

İşte bu sayede Saray provokasyonu başarısızlığa uğradı.

Eğer provokasyon başarıya ulaşsaydı, Saray ülke çapında görülmedik bir saldırıya geçmekte tereddüt bile etmeyecekti. Wan sokaklarında ajan provokatörlerin marifetiyle kan dökülseydi, rejim aynı anda DEM Parti’ye karşı, tıpkı Kobane direniş günlerinde olduğu gibi saldıracak, medyasıyla gerçekleri ters yüz edecek, belediyeleri yeniden kayyımla gasp edecekti. Ve bu defa işler Kürdistan’la sınırlı kalmayacaktı. Erdoğan, tüm seçim kampanyasında CHP’yi DEM Parti’yle gizli ittifak kurmakla suçlayarak yarattığı algıya dayanarak,  yerel seçim sonuçlarını yok hükmünde sayacaktı. Saray bu provokasyonla yeni bir darbe yapacaktı. İlk defa Türkiye halkı da, CHP’si ve diğer muhalif partileriyle birlikte tehlikenin büyüklüğünü anladı.

Direnişin bu çok yönlü gücü faşist rejimi geriletti. Saray planladığı  provokasyonu uygulamaya cesaret edemedi. YSK Abdullah Zeydan’ın mazbatasını vermek zorunda kaldı.

İyi de bu muazzam potansiyel nasıl oldu da açığa çıktı?

Önce, HDP’nin başkanlık seçimi ve genel seçimler sonrası kendi hatalarını halkın önünde dile getirmesi, samimiyetle özeleştiride bulunması ve yerel seçimlere tabanın seçtiği adaylarla katılması, Türkiyelilikle, Kürdistanlılık arasındaki organik bağı kurması, ittifak politikasını ilkesel temellere oturtması, halkın üstündeki karamsarlığı dağıttı. Seçimlere kendi adaylarıyla Türkiye ölçüsünde girmesi, seçim kampanyası boyunca DEM Parti’nin başta İstanbul olmak üzere tüm metropollerde görünür kılınması, aynı zamanda yerellerde esnek bir oy verme taktiği uygulaması Kürt halkının yalnız Kürdistan’da değil, Türkiye’de de faşizme karşı mücadelenin belirleyici gücü olmasını sağladı.

Ama asıl harekete geçirici etken, Kürt Özgürlük Hareketinin geçtiğimiz Ekim ayında başlayan “Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesidir. Titizlikle planlanan ve kesintisiz olarak, adım adım yükseltilen bu hamle önce yurtdışında Köln eylemiyle, ardından sayısız eylemlerle büyüdü ve Newrozlarda milyonları harekete geçirdi. Derken HPG gerillasının özellikle Zap’ta işgalci orduya indirdiği  büyük darbelerin haberi ve görüntüleri, en sonunda gerillanın elde ettiği hava savunma araçlarıyla düşürdüğü 15 SİHA’nın enkazları Kürt halkında ve onun militan dostlarında zafere olan inancı sarsılmaz bir hale getirdi. Demek ki bu seçim başarısı basit ya da sıradan bir parlamenter kampanyanın sonucu değildir.

Ekim ayından 31 Marta kadar geçen altı aylık bu muazzam hamle, işte şimdi, 31 Mart’ta zirve yaptı. AKP-MHP-Ergenekon iktidarı azınlığa düştü ve Kayyım sistemi yıkıldı. Böylece, faşist rejimin halka karşı ekonomik ve Kürdistan’a karşı askeri saldırısını püskürtmenin ve faşist rejimi yıkmanın şartları olgunlaştı.

Ancak… Henüz elde edilen kazanımları garanti altına almış olmaktan uzaktayız.. İmralı'da tecrit sürüyor, Öcalan esarette. Seçim ve Wan direnişinin başarısını kutlayalım, fakat Ekim ayından Mart ayına kadar nasıl bir saniye bile soluk almadıysak, çok daha büyük bir atılımla mücadeleyi kesin zaferle sonuçlandırmak için koşmaya devam edelim. O zamana kadar gülelim, eğlenelim, ama şunu da bilelim: Bize dinlenmek haramdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.