İnsanlık vicdanı ayağa kalk! 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • “Kürt nüfusunu tehdit” olarak ilan eden bir devlet ne yapar? Bugün gerillaya karşı kullandığı kimyasal kitle imha silahını, yarın sivil Kürt halkına karşı kullanır. Yahudileri gaz odalarında zehirleyen Hitler gibi, sivil Kürt kadın, erkek, yaşlı ve çocuklarını kimyasal silahlarla katleden Saddam gibi.

Kimyasal silaha maruz kalmış iki gerillanın can çekişirken görüntüleri ANF’de yayınlandı. Şu son iki ay içinde 17 gerillanın aynı silahla şehit düştüğü de belirtildi.

Medya Haber’de bu görüntüler verilmeden önce, izleyicilerden defalarca özür dilendi. Çünkü bu görüntüler insanların üzerinde dehşet verici etki yaratacak mahiyetteydi.

Ancak, aylardan ve yıllardan beri PKK’nin dünya kamuoyuna “Türk devleti yasaklı kimyasal silahlar ve bombalar kullanıyor” çığlığına kimselerden yanıt gelmeyince, tünellerin ağzında borularla gaz fışkırtanların görüntüleri yok sayılınca, defalarca yapılan “uzmanlar savaş alanında inceleme yapsın” taleplerine yanıt verilmeyince, gönüllü uzmanların savaş alanına girmesi ve inceleme yapması Barzani yönetimi tarafından engellenince, kimyasal silah kullanıldığını kanıtlamak için gerillanın elindeki tek imkan işte bu görüntülerin yayınlanmasıydı.
Erkek gerillanın görüntüleri bize, Türk devletinin “Tabun” benzeri bir sinir gazı kullandığını gösteriyor. Bu gazı alan insan şiddetli kasılmalara uğruyor ve bunun sonucunda bel ve omurga kemikleri kırılarak can veriyor. Kadın gerillanın da görüntüleri yine sinir gazı benzeri farklı bir kimyasal silaha, olaya müdahale eden doktorun “hafıza kaybından” söz etmesine bakılırsa “sarin gazına” maruz kaldığını ve merkezi sinir sisteminin felce uğradığını, bilinç dışı hareketler yaparak can verdiğini gösteriyor. Yalnız bu iki görüntü bile Türk ordusunun birbirinden çok farklı kimyasal silaha sahip olduğunu, bunlara karşı önlem alınmasını önlemek için de her defasında farklı bir kimyasal silah kullandığını kanıtlıyor. HPG sözcüleri ordunun kulandığı zehirli gaz türlerini kamuoyuna açıklamıştır.

Türk devleti savaş suçu işliyor.

Buna karşılık HPG güçleri uluslararası savaş hukukuna titizlikle uymaktadır.

Akla şöyle bir soru gelebilir: “Savaş hukukuna uymaktan başka çaresi var mı ki? Elinde kimyasal silah olsaydı kullanmaz mıydı?”

Aklına bu sorular gelenler kimyasal silahları ve bombaları “stratejik nükleer bomba” gibi sadece devletlerin sahip olduğu bir şey sanıyorlar. Oysa bu tür yasaklı kimyasal silahların elde edilmesi, sanıldığı kadar zor değildir. İki örnek vereyim:

1994 yılında ve bir yıl sonra Arum Şinnkyo isimli bir örgüt Japonya’da “sarin gazı” ile terör eylemleri düzenlemiş, her iki saldırıda toplam 30 kişi ölmüştü.

Japonya bize uzak. Türkiye’ye bakalım: 2013 Mayıs’ında, Adana’da yapılan baskınlarda, El Nusralı teröristlere ait 2 kilogram Sarin kimyasal silahı ele geçirilmişti.

Demek oluyor ki, kimyasal silahlar günümüzde devletlerin tekelinde değildir.

Bu da gösteriyor ki, PKK Türk devletinin kimyasal silah kullanmasına karşı, ona, aynı tür silahlarla karşılık verme imkanına sahip olduğu halde, bu tür silahları hiçbir zaman üretmemiş ve kullanmaya da kalkmamıştır.

PKK’yi “terör örgütleri listesine” alanlar, yalnız Türk devletinin yasaklı kimyasal silahlar kullanmasına göz yummakla kalmıyorlar, PKK’nin bu silahları üretmediğini ve bunları askeri ve sivil hedeflere karşı kullanmadığını bildikleri halde onu hala “terör örgütü” olarak suçluyorlar.

Avrupa Konseyinde Rusya’yı “terörist devlet” olarak ilan edenler, kimyasal silah kullanan Türk devletini değil, savaş suçlarıyla ilgili bütün anlaşma ve konvansiyonlara harfiyen uyan, sivillere karşı askeri eylem yapmayan ve yasaklı silahları kullanmayan PKK’yi terörizmle suçluyorlar.

Gelelim Türk devletinin yasaklı silahları neden kullandığına…

Evet, neden?

Çünkü Türk devleti, elindeki ve kullandığı uluslararası savaş hukukuna aykırı olmayan muazzam silahlara, tank, obüs, uçak, “akıllı” bombalara, füzelere ve SİHA’lara ve bir milyonluk askerine rağmen, yarım yüzyıla yakın zaman boyunca ve en son olarak da 14 Nisan’dan bu yana altı aydır gerilla karşısında ağır kayıplar veriyor ve her yıl ilan ettiği “zaferi” bir türlü kazanamıyor. Ve işte şimdi, son “çare” olarak yasaklanmış silahlarla katliam yapmayı göze almak zorunda kalıyor.

Türk ordusunun yasaklı kitlesel imha silahlarını gözünü karartarak kullanması, onun gerilla karşısındaki çaresizliğini ve yenilgisini gözler önüne seriyor.

Bununla birlikte Kürt özgürlük hareketinin büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu da unutmamak gerekiyor. Gerillanın bu tür zehirli gazlardan korunmak için aldığı önlemler, belli bir aşamadan sonra, daha etkin zehirli gazların kullanılmasıyla birlikte, özellikle fosfor bileşimli yakıcı silahlar karşısında yetersiz kalabilir ve bu ihtimal göz ardı edilemez. O nedenle kimyasal silahlara karşı yalnızca gerillanın önlem alması, yaratıcı yollar bulması yetmez. Özellikle Avrupa’daki yurtseverler, aralıksız eylemleriyle Avrupa hükümetlerini Türkiye’ye karşı harekete geçmeye ve Türk ordusunun savaş suçu işlemesini durdurmaya zorlamalıdır. Nitekim kimyasal silahların kullanıldığını kanıtlayan ve hiç birimizin görmek istemediği görüntüler, Kürt halkını ve insanlıktan çıkmamış herkesi derinden etkilemiş, kitleler Avrupa’da harekete geçmiştir. Enternasyonal gençler kendi hükümetlerine çok etkili eylemlerle baskı yapmalı, Avrupanın vicdanını harekete geçirmelidir.

HDP’nin cesaretle kimyasal silah kullanan devlet yönetimini eleştirmesi, savaş suçunu belgelere geçirmesi, gelecekte savaş suçu işleyenlerin yargılanmasında delil olacaktır.

Son olarak şunu söylemeliyim: Ergenekoncu Mehmet Ali Çelebi’ye AKP rozeti takan Erdoğan, Çelebilerin “tek çocuğa” sahip olduğunu öğrenince şöyle dedi: “Bak, PKK’lilerin 5, 10, 15 çocuğu var”. PKK savaşçılarının “aile kurmadığını” bildiğine göre, burada Kürt annelerinin doğurduğu çocuk sayısından söz ettiği açık. Demek ki, Türk devletinin başındaki adam, Kürt nüfusunu bir “tehlike” olarak görmektedir.

“Kürt nüfusunu tehdit” olarak ilan eden bir devlet ne yapar? Bugün gerillaya karşı kullandığı kimyasal kitle imha silahını, yarın sivil Kürt halkına karşı kullanır. Yahudileri gaz odalarında zehirleyen Hitler gibi, sivil Kürt kadın, erkek, yaşlı ve çocuklarını kimyasal silahlarla katleden Saddam gibi.

Zap’ta dumanı tüten kimyasal silah, yarının kimyasalla tamamlanacak Kürt soykırımını haber veriyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.