İşbirlikçilik bir ruh hastalığıdır

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Bin bir emekle oluşturmuş olduğumuz bütün kurumlarımız, işbirlikçilik kültürüne karşı mücadele etmelidirler. Askeri olarak kahramanca ve eşi benzeri görülmemiş biçimde mücadele yürüten ulusal hareketin emeklerine ve şehitlerimizin kanlarına layık olabilecek bir çalışma yürütmeliyiz. 

Milletimize enjekte edilmiş bu hastalık derinlemesine ve etraflıca irdelenmelidir. İşbirlikçilik hastalığı Kürt milletin de iyi analiz edilmediği ve doğru tespit edilmediği müddetçe, kangrenleşmiş toplumsal sorunlarımız da kalıcı olacak ve sorunlarımız çözülemeyecektir.

İşbirlikçilik toplumumuzun sosyal yapısına, diline, kültürüne ve inançlarına bulaştırılarak onu etkilemiş, ruhi yapısını hastalıklı hale getirmiştir. Toplumumuzu kendi hakikatinden ve köklerinden kopararak, fıtri yani doğal yapısını alt üst etmiştir. Kürdistan ve Anadolu’daki milletler kendi benliklerine karşı düşmanlaştırılmışlardır. Bu hastalığa bulaşan, kendi aslına ya da başka milletlere karşı normal bir insan olmaktan çıkarılmıştır/çıkmıştır. 

Davranışları ve yaşam biçimi normal bir insanın davranışları gibi değildir. Biyolojik olmayan ama ruhu derinden etkileyen, tedavisi zorlu ve çetrefilli olan bu hastalığın, ıslahı ve rehabilitasyonu da oldukça zordur. Efrîn şehri işgal edildiğinde, ‘baxti Efrin xoş degil, Mınbı ci dolan da gel’ türküsünü söyleyen, İbrahim Tatlıses hepimizin malumudur.

Mektepler ve askerlik en yoğun işbirlikçi yetiştirme mekanları olarak bilinmektedirler. Din adına işbirlikçi olanlar ise, ‘çocuklarınızı okutmayın’ diyerek, işbirlikçiliğin maddi kaymağının sadece kendilerine kalması mefkuresine hizmet etmişlerdir. 

Devletin kurumlarında işbirlikçilik aşısını kullananlar; 1950’lerde din adına İmam Hatipler açarak, bu aşıya dinin sahtesini katarak daha fazla etkili olma çabasını gütmüş ve bu anlamda başarılı olmuşlardır. Bu planlama ile her tarafta çocukları, gençleri işbirlikçilik merkezlerine alarak aşıladılar. İşbirlikçiliğin ve aşının merkezi durumunda olan Ankara’da bir grup, bu aşıyı fark ederek, karşı tartışma ve çalışmalara başladı.

Sayın Abdullah Öcalan önderliğinde işbirlikçiliğin tahlilleri yapıldı ve buna karşı fıtri, doğal, öze dönüşün yol ve yöntemleri arandı, bir yol açılması için çalışmalar başladı. Çalışmalar başlangıçta aşı merkezlerinin ciddi anlamda dikkatini çekmedi; ufak bir yan etki olabileceği, olmaz ise biyolojik olarak bunların yok edilebileceğini varsaydı. Cumhuriyet kibirli duruşuyla ve kendinden emin bir şekilde ilelebet yaşayacağını, hiç kimsenin bu güç karşısında duramayacağına kendini inandırmıştı. 

Kürt ulusal hareketi büyük emekler ve fedakarlıklarla Kürtlük ve öz benlik bilincini, önce kendilerinde ve daha sonra adım adım etraflarına yaydılar. İşbirlikçilik kliniğine kayıt yaptıran bu öğrenciler, işbirlikçiliğin bütün numaralarını öğrendiler ve onların anladıkları dilde, onlara karşı muazzam bir mücadele geliştirdiler.

Ulusal hareket Kürtlük ve öz benlik bilincini geliştirdikçe, işbirlikçilik projesinin sahipleri, ortakları ve ondan rant elde edenler çılgına döndüler. Ancak Türk Turan devleti kültürel olarak devşirmedir ve işbirlikçilerle yoluna devam etmektedir.

Kürtlük ve öz benlik mücadelesi geliştikçe, paralel olarak işbirlikçilik de farklı maskelerle yoluna devam etti. Bazen Kürtçe ve Kürt elbisesi ile, bazen Kürt kültürü görüntüsü ile, bazen din ve farklı ideolojiler ile, Truva atı biçiminde aramıza sokuldu- sokulmaktadır.

Bilinçli ve planlı olarak açlığa ve bilgisizliğe mahkum edilen milletimiz, biyolojik yapısını korumak ve karnını doyurmak için, düşmanının kültürsüzlüğünü ya da çalıntı ve dejenere edilmiş toplama kültürünü, on binlerce yıllık kadim kültürüne tercih eder duruma getirilmiştir. Kemalist devletin yetmiş yıllık toplama dilini, kendi zengin dil ve köklü lehçelerine tercih etmektedir. 

Türk İslam sentezi olarak ortaya çıkarılan ve sadece iktidar için kullanılan, insan hayatını yok eden, tekleştiren, zindana çeviren karşıt İslam’ı, Kürdistan Medreselerindeki ilmi, irfan-i toplumsal, kültürel ve ahlaki İslam’a tercih eder duruma getirildiler.

İşbirlikçilik hastalığı sıradan bir hastalık değildir. Kişiyi İslam adına camiye, tarikata, cemaate götürerek, Hz Muhammed sav’in Minber ve Mihrabından onun diline, kültürüne, ana babasına, kardeşine, toprağına ve öz benliğine düşman yapmaktadır. O kutsal mekanlardan küfür ve beddua edilirken, bu işbirlikçi ruh ise kendisine edilen küfür ve bedduaya amin der. Mektepte bilim öğretmeye götürdüğünü söyler, sabah akşam bilim adına kendini inkar yeminini yaptırır.

İşbirlikçilik kültürel, dilsel, dinsel, askeri, siyasi ve istihbar-i olarak bütün yönleri ile tekrardan ifşa edilmelidir. Bizler bu çok yönlü işbirlikçilikleri ifşa ettiğimizde ve onların bizler üzerindeki etkilerine karşı mücadeleyi yükselttiğimizde kendi hakikatimizle buluşabilir ve onu etkisizleştirebiliriz.

Askeri ve siyasal olarak mucizeler gerçekleştiren Kürt ulusal hareketi, bizi dünya milletlerine tanıştırmayı başarmıştır. Şimdi ise en büyük tehlike bilinçli ya da bilinçsiz olarak işbirlikçilik sorununun tedavisidir.

Ulusal hareketin büyük fedakarlıklarla oluşturmuş olduğu Kürtlük bilincine denk düşecek ve dünya insanlığı ile uyum içerisinde hareket edebilecek kurumsal yapılarımız bu işi ciddi ve disiplinli bir biçimde hızla çözüme kavuşturmalıdırlar. Bin bir emekle oluşturmuş olduğumuz bütün kurumlarımız, işbirlikçilik kültürüne karşı mücadele etmelidirler.

Askeri olarak kahramanca ve eşi benzeri görülmemiş biçimde mücadele yürüten ulusal hareketin emeklerine ve şehitlerimizin kanlarına layık olabilecek bir çalışma yürütmeliyiz. Milletimizin dirilişini gerçekleştirdiği ve işbirlikçiliği deşifre ettiği için, sayın Abdullah Öcalan’a kocaman dünya da nefes dahi aldırılmamaktadır. Milletimizin kurtuluşu ancak her alandaki işbirlikçiliğin minimalize edilmesi ile gerçekleşebilecektir. 

Bu kadar amansız mücadeleye rağmen, işbirlikçiliğin bir toplumda normalize edilmesi o toplumun esfele-i safiline yuvarlanma tehlikesinin büyük ölçüde devam ettiğine delalettir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.