Kandil kendi halkını destekliyor 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • “Kılıçdaroğlu Kandil’in desteğiyle kazanacakmış.” Boş verin bu martavalları. Kandil kendi halkının Erdoğan’dan kurtulmak için Kılıçdaroğlu’na verdiği geçici desteği destekliyor yalnızca. Ne yani? Kendi halkının iradesini desteklemesin mi?

Erdoğan baktı ki “çıkartma gemisini” uçak gemisi diye yutturmak,  “el motoruyla” SİHA uçurmak seçimi kazanmaya yetmiyor; “Dış güçler 14 Mayıs’ta darbe yapacak, beni devirecek, Kandil, Bay Kemal’i destekleyecek, Cumhurbaşkanı yapacak” demeye başladı.

İsterseniz bu yazıda Kılıçdaroğlu’nu kimin desteklediğini bırakalım da, Erdoğan’ı kimlerin desteklediğine bakalım.

NATO ile Rusya arasında, Çin’in dolaylı katıldığı bir savaşın içindeyiz. Bu savaşın bir ucu “nükleer felakete” açık. Yani durum ciddi. Savaş değneğinin iki ucu “pis”. Hangi ucu tutsan elin kirleniyor, abdestin bozuluyor.

İşte Erdoğan’a uzatılan değnek böyledir ve Erdoğan sağ eliyle bir ucu, sol eliyle diğer ucu sımsıkı yakalamış, tepeden tırnağa pisliğe bulanmış. Arada uçlardan birini bırakıyor, avucuyla suratını sıvazlayıp “şükür yarabbi” diyor. Ardından da abdestsiz namaza duruyor.

Erdoğan’a bu değneğin uzatılması ne demektir?

Destek demektir.

Yine isterseniz değneğin uçlarından birindeki Putin’in Erdoğan’a verdiği desteği de, Katar’ın, Suudi’nin desteğini de bir yana bırakalım. Çünkü Erdoğan bu “pis değnek ucunun” desteğini zaten inkar etmiyor. Siz hiç “Putin beni devirecek” dediğini duydunuz mu?

Ama aynı Erdoğan değneğin öteki ucundaki Biden’ın ve Avrupalı dostlarının kendisine “14 Mayıs’ta darbe yapacağını” söylüyor.

Ben de şunu söyleyeceğim: Erdoğan, Putin’in domates alarak, gaz borcunu erteleyerek verdiği destekle mi ayakta duruyor yoksa Biden’ın “hak ettiği” cezayı vermediği için mi ayakta duruyor?

Önce ABD’ye bakalım: ABD, Rusya ile savaşıyor. Dünyadaki ekonomik hegemonyasını tehdit eden Çin’le boğuşuyor. Karşı karşıya gelen bu güçler arasında bir “denge” var. Nükleer “dehşet dengesi”. O nedenle doğrudan vuruşmuyorlar, milyonda bir ihtimalle vuruşsalar insan uygarlığı yok olacak. Bunun yerine Ortadoğu’da, Ukrayna’da ve dünyanın bir çok bölgesinde dolaylı olarak bilek güreşi yapıyorlar.

İşte böyle korkutucu bir kamplaşmada Erdoğan “dengeyi bozacak” tehlikeli işler yapıyor. NATO’nun içinde “Truva Atı” rolü oynuyor. NATO’nun “stratejik düşman” ilan ettiği ve ambargo altına aldığı Rusya’yla “tehlikeli alakalar” içine giriyor. İran’a karşı Amerikan ambargosunu Reza Zarrab matkabı ile deliyor.

Bir çok Amerikalı strateji uzmanı “Türkiye’yi NATO’dan ihraç edin” derken, Biden ne yapıyor? Kılını bile kıpırdatmıyor. Bir kıpırdatsa, Türk devleti o anda NATO’nun koruma şemsiyesinden mahrum olur. NATO’dan ihraç edildiği gün Suriye ordusu Türkiye’nin işgal ettiği tüm Rojava topraklarına dalar, cihatçıların konuşlandığı Hatay’a bile girer. Yunanistan o gün kıta sahanlığını ve hava sahanlığını 12 mile çıkarır ve Türk savaş gemileri ve uçakları Ege’de nefes bile alamaz. NATO’dan atıldığı gün Türk ordusu potansiyel olarak “silahsız” kalır. Ben size artık HPG gerillalarının bu durumda neler yapabileceğini anlatmayayım. Siz benden iyi biliyorsunuz.

“Rusya yardımımıza koşar” mı diyorsunuz? Hava alırsınız. Ne Rusya ve ne de Çin bugünkü “denge” koşullarında Türkiye yüzünden NATO’yla kapışmaz.

Bir çok Avrupalı siyaset insanı, “Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nden ihraç edin” derken, İngiltere, Almanya ve AB devletleri ne yapıyor? Ne yapacaklar havaya bakıp, ıslıkla Mozart’ın “Türk marşını” terennüm ediyorlar. Oysa Erdoğan Avrupa’nın bütün ülkelerinde “casusluk ağı” kurmuş, AB ilkelerini ayaklar altına almış. AİHM kararlarının suratına tükürüyor..Rusya’yı Avrupa Konseyi’nden ihraç eden bu devletler, Rusya hesabına bu devletlerin de üyesi olduğu NATO’ya “madik atan” Erdoğan’ı hala Avrupa Konseyi’nde tutmakta.

Şu anda Batılı devletler Türk devletini Avrupa Konseyi’nden ihraç etse, Erdoğan rejimine ağır yaptırımlar uygulasa ne olur? Türk ekonomisi o anda çöker. “Yabancı sermaye” kaçıyor deniyor ya, o gün Koçlar, Sabancılar, Eczacıbaşılar soluğu Avrupa’da alır. “Mültecileri salarız” mı diyorsunuz? Hele bir deneyin, NATO’dan, Avrupa Konseyi’nden atılmış olan devletiniz, o gün, hala matemini tuttuğunuz “Balkan Savaşı” günlerini yaşar. Bulgar, Yunan, Romanya orduları sınırlarınıza dayanır.

Erdoğan rejimi şu ana kadar hala ayakta duruyorsa, Rusya’nın, Çin’in, Katar’ın, Suudi Arabistan’ın sayesinde değil, ABD ve AB devletlerinin sayesinde ayakta duruyor.

Bu nedir?

“Dış mihrakların desteğidir.”

Şimdi şu soruya gelelim: ABD ve AB, Erdoğan’ı devirmek yerine neden destekliyor?

Dün Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kiras bir Avrupalı Büyükelçi’yle yaptığı konuşmayı aktardı. Kiras Büyükelçi’ye Avrupa’nın Erdoğan’ı hala destekliyor olmasının sebebini sormuş. Büyükelçi demiş ki, “çünkü bilinen şeytan, bilinmeyen meleğe tercih edilir.” Avrupa’nın Erdoğan’a neden destek verdiğini bundan daha iyi anlatmak mümkün değildir.

ABD ve AB, Erdoğan’ın ciğerini biliyor. Ellerinde, onu istedikleri zaman devirebilecek akıl almaz dosyalar ve imkanlar var. Zayıflamış, suça bulaşmış, hışırı ve hırası çıkmış Erdoğan’ı parmaklarında oynatabileceklerini, onu eninde sonunda NATO’nun “çavuşu” haline getirebileceklerini biliyorlar.

Erdoğan’ı bugüne kadar anlattığımız çerçevede desteklediler, bu destek olmasaydı Erdoğan bir gün bile ayakta kalamaz, 2015 yılından beri PKK’ye karşı yürüttüğü savaşı sürdüremez, hava sahası ABD’nin elinde olan Başur Kurdistan topraklarında SİHA’larıyla, MİT ajanlarıyla insan avına çıkamazdı. Bu desteğe rağmen Erdoğan rejimi seçim yapılmadan seçimi kaybetmiş bulunuyor.

“Kılıçdaroğlu Kandil’in desteğiyle kazanacakmış.” Boş verin bu martavalları. Kandil kendi halkının Erdoğan’dan kurtulmak için Kılıçdaroğlu’na verdiği geçici desteği destekliyor yalnızca… Ne yani? Kendi halkının iradesini desteklemesin mi?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.