Kazanan Demokratik Modernite olacaktır! 

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye’yi yönetenlerin tahammül edemediği şey, her geçen gün gelişen, kalıcılaşan; özgürlükçü, demokratik, cinsiyet eşitlikçi, farklı inançların hepsini bir harmonide bir arada yaşatan demokratik modernitenin Rojava’da artık kalıcı hale gelmeye başlaması olmuştur.  

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde yine veciz laflarından birini etti: “Siyasette küslük, dargınlık olmaz!” Bu Erdoğan’ın lafı; yıllarca dünyanın en barbar çetelerini organize eden, silahlandıran, finanse eden bir devletin başındaki kişiden bahsediyoruz. 
 
Her ağzını açtığında “katil Esad’ı(!)” devirmekten bahseden, bu ifadelerle Türkiye’de insanları ajite eden, onun Alevi kimliği üzerinden bütün Alevileri ötekileştiren Erdoğan şimdi Esad’la görüşebilmek için olmadık insanları devreye koyuyor. 
 
Son duyumlarımıza göre Erdoğan İran üzerinden Suriye ile görüşmeleri başlatmak istiyormuş. Halbuki tam tersi olmalı; sözüm ona güçlü taraf olan Türkiye koşullarını Suriye’ye dikte etmeli, Suriye ise arabulucular üzerinden Türkiye’ye ulaşmaya çalışmalı ve koşullarını biraz daha esnetmesini rica etmeliydi. 
 
Fakat yaşadığımız gerçeklik olması gerekenden oldukça farklı; Suriye Türkiye ile oturup aralarındaki sorunları görüşmek için hiç acele etmiyor. Fakat işgalci güç konumunda olan Erdoğan/Bahçeli faşizmi ülke içinde bulundurduğu binlerce çetesi ve kendi askerine rağmen telaşla bir an önce görüşmelere başlayan bir pozisyonda duruyor.  
 
Aslında bu durumda görüşmek için aktif olan tarafın Suriye olması gerekiyordu; normal olan Suriye’nin bir an önce başka ülkeler nezdinde Türkiye’yi görüşme masasına çekmek ve işgal ettiği toprakları bir an önce terk etmeye davet etmesi olurdu.  
 
Fakat Suriye Hükümeti bunun tersini yapıyor, bu durumun aslında çok basit bir sebebi var; çünkü Suriye’de uzun bir süredir telaş eden, kaybeden taraf Erdoğan ve onun etrafında toplanan çetelerdir. Erdoğan ve çeteleri bütün Suriye’de hem ideolojik hem de askeri olarak gerileyen taraftır. 
 
Erdoğan ve onunla koalisyon yapan ulusalcı çevrelerin daha başından itibaren Suriye’de bulunma sebebi SDG öncülüğünde Kürt Halk Önder’inin görüşleri temelinde gelişen özgürlük hamlesini daha başlamadan yok etmek olmuştu. 
 
Fakat Suriye’de yaşayan başta Kürtler olmak üzere; Araplar, Ermeniler ve daha birçok çevre bütün Rojava’da büyük bir kararlılık ve inançla yeni yaşamın temellerini attılar. Rojava’da yaşayan halklar sayısız provokasyona rağmen her güçen gün daha da güçlü bağlarla birbirlerine bağlandılar. Yıllar içinde birikmiş ön yargıları kırmak için omuz omuza mücadele ettiler.  
 
Özellikle Rojava’da Kürt/Arap kardeşliği temelinde başlatılan hamle kendi içinde bölgede kışkırtılmaya çalışılan ırkçı siyasete büyük darbe vurma potansiyeli taşıyordu ve bu varlığını hakları bir birilerine düşman etme üzerinden güvenceye almaya çalışan Erdoğan ve ortaklarını telaşlandırdı. 
 
Rojava’da yaşayan halkların SDG’ye olan inancı her geçen gün daha da pekişti. Halbuki Türkiye işgal ettiği bölgelere hastane, okul hatta postane dahi yaptığını iddia ediyordu; fakat buna rağmen Türkiye o bölgelerde istikrarı bir türlü sağlayamadı.  
 
Kimse Türkiye’yi istemiyordu; hatırlarsanız daha birkaç ay önce binlerce insan Efrîn ve çevresinde bir araya gelip Türkiye ve ona bağlı çeteleri protesto etmek için sokaklara çıkmış Türk devletinin yerleştiği birçok binayı ateşe vermişti.  
 
Birçok insan gösteriler boyunca “Suriye özgür bir ülkedir, Türkiye burayı terk etsin!” sloganları atmıştı. Halbuki SDG’nin etkili olduğu bölge her geçen gün daha istikrarlı oluyor ve halkın ortak yaşama olan inancı daha da artıyordu. 
 
Türkiye’yi yönetenlerin tahammül edemediği şey, her geçen gün gelişen, kalıcılaşan; özgürlükçü, demokratik, cinsiyet eşitlikçi, farklı inançların hepsini bir harmonide bir arada yaşatan demokratik modernitenin Rojava’da artık kalıcı hale gelmeye başlaması olmuştur.  
 
Dikkat ederseniz günlerdir devam eden saldırılar boyunca askeri hedeflerden çok; hastaneler, okullar, gıda depoları, su kaynakları vurulmuş ve bu yolla halk içerisinde huzursuzluk yaratılmak istenmiştir. Fakat Rojava’da yaşayan halklar saldırılar sonrası daha fazla birbirlerine kenetlenmiş ve yığınsal gösterilerle Erdoğan/Bahçeli Faşizmini protesto etmiştir. 
 
Hiç kimse kuşku duymasın; bu zihniyet tıpkı DAİŞ gibi sadece Rojava’da değil, Türkiye de dahil bütün Orta Doğu’da yenilecek kazanan Demokratik Modernite olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.