Kokain merkezi K.Kıbrıs ve direnen G.Kürdistan!.. 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şimdi kendisinin de ortak olduğu Kuzey Kıbrıs hakkında kanımızı donduran açıklamalar yapan Peker’in videoları, birçok Türk’ün de belki ruhunu kurtaracak. “Kıbrıs davasının” Türk sermayesi için bir kara para aklama ve suç üretme merkezi…

Peker Kıbrıs dosyasını açtı.

Kıbrıs… “Yavru vatan”… “İki devletli çözüm…” “Her şey Kıbrıslı soydaşlarımız için…” “Milli davamız…” vesaire vesaire…

Kıbrıs nedir? Birleşmiş Milletler ve AB üyesi bir devlettir. Adı Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.

KKTC nedir? BM kararlarına göre bir devlet değildir. Türk işgal bölgesidir. TC dışında da tanıyanı yoktur.

Kıbrıs adası vaktiyle İngiliz sömürgesiydi. Kıbrıslı Rumlar İngiliz sömürgeciliğine karşı ayaklandılar. EOKA adlı milliyetçi bir örgüt kurdular. İngiliz sömürgeciliğine karşı silaha sarıldılar. Sanırım bu direniş 1955 yılında yoğunlaştı.

Aynı yıl Türkiye’de 6-7 Eylül pogromu tertiplendi.

İngilizler ne yaptı? Rum milliyetçilerine karşı Kıbrıs Türk azınlığını kullandılar. Binlercesi İngiliz polisi oldu. Böylece bu Türkler Rumlara karşı İngiliz sömürgecilerle işbirliği yaptı. Ve bu da sömürgeciliğe karşı savaşı kısa zamanda bir Türk-Rum savaşına çevirdi.

Türk devleti bu savaşı bahane ederek, Kıbrıs’ta İngilizlere değil, Rumlara karşı Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurdu. Adaya sahte kimliklerle subaylar ve silahlar gönderildi. NATO içi “dayanışmaydı”.

TMT’nin ilk işi Türk-Rum kardeşliğini savunan iki AKEL üyesi (Kıbrıs komünistlerinin partisi) sendikacıyı öldürmek oldu. Sonra cinayetler Kıbrıs’ta birlikte yaşamayı savunan Türklere yöneldi.

Soner Yalçın TMT’nin kuruluşunu, “bir Türk polisinin Rumlar tarafından öldürülmesiyle açıklarken, sanki 1958 yılında Ada’da bir Türk polis teşkilatı varmış gibi konuştu. Öldürülen polis Türk’tü ama, İngiltere’nin polisiydi. Sömürgeciliğe karşı direnen Rumları tutuklayan İngilizin suç ortağıydı. Ulusalcı anti-emperyalizmin maskesi tarih dersi verirken düşer.

Sonunda Kıbrıs halkı bağımsızlığını kazandı. Makarios devlet başkanı oldu. Kıbrıs’ın en güçlü partisi AKEL’di. Ve TC’nin Kıbrıs’ı işgal planı da Londra’da Türk Dışişleri Bakanı Güneş ile Birleşik Krallık arasındaki müzakerelerde yapıldı.

Ve şimdi KKTC adı altındaki işgal bölgesi, tıpkı bir zamanlar ABD işgal bölgesi Güney Vietnam nasıl her türlü suçun, kumarın, uyuşturucunun ve fuhuşun merkezi haline gelip, mafyaların eline geçmişse, öyle oldu. Peker 7. videosunda bir Kıbrıslı gazeteciye Mehmet Ağar ve Korkut Eken tarafından suikast yapıldığını, kendisinden bu cinayeti işlemesinin istendiğini, kendi yerine oraya kardeşini gönderdiğini, onun suikasti başaramayıp dönmesinden sonra Korkut Eken’in “işi hallettik” dediğini anlattı.

Ama daha önemlisi KKTC denilen bölgenin kokain ticaretinin merkezi olduğunu da açıkladı. Falyalı adlı Kumarhane sahibinin Ada’nın bu bölgesini satın alan, uluslararası çapta yasa dışı bahis işleriyle milyonlarca doları bir günde kazanan bir Mafya şefi olduğunu ifşa etmekle kalmadı. Binali Yıldırım’ın oğlunun da bu Mafya’nın kumar salonlarında, ne olduğu açıklanmayan kirli kasetlerle kokain kaçakçılığına angaje edildiğini de ifşa etti.

Kıbrıs’la ilgili 1955 yılındaki mitingler, pogramlar döneminde ben 11, kızkardeşim Ayşe (Zarakolu) 9 ve en küçüğümüz Mehmet 6 yaşındaydı. Ve biz çocukluğumuzu “Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır, Kahrolsun Kızıl Papaz Makarios, kahrolsun palikarya” denerek yapılan mitinglere şahitlik ederek yaşadık. O çocuk yaşlarımızda bu devlet bizi, yan komşumuz Bedros amcalara, onların çocuklarına, karşı komşumuz Madam Yoland teyzelere düşman etti. Babamız ve annemizin bu şovenist hezeyana rağmen Hıristiyan dostlarıyla görüşmeye devam etmesine, birlikte konken oynamasına kızıyorduk.

Sonra tuhaf bir olay oldu. Hatay’ın ilhakı üzerine Türk ordusunun yerleştiği 121. Jandarma Er Eğitim Alayı’nın bulunduğu tarihi kışlanın önünden Kıbrıs nümayişlerinden biri başlamıştı. Kışla önünden yola çıkan yürüyüşçüler tam da bizim o zamanlar oturduğumuz evin önünden geçiyorlardı. Onları alkışlıyorduk. Üç kardeş yürüyüşçüleri alkışladığımız sırada, bir karışıklık oldu. Yürüyüşçüler arasında bir eşek vardı. Üzerine kartondan bir pankart örtülüydü. Pankartta “Kızıl papaz Makaros” yazısını okuduk. Ve o anda ellerinde kazma sapları olan bir grup eşeğe vahşice saldırdı. Eşeğin beyni patlamış, evimizin önündeki Saray Caddesi’nden eşeğin kanı yokuş aşağı akmaya başlamıştı. Boynundaki urganla sürüyüp götürdüler.

O gün biz Kıbrıs “davasını” çocukluk bilincimizden söküp attık. Ruhumuzu şükürler olsun kurtardık.

Şimdi kendisinin de ortak olduğu Kuzey Kıbrıs hakkında kanımızı donduran açıklamalar yapan Peker’in videoları, birçok Türk’ün de belki ruhunu kurtaracak. “Kıbrıs davasının” Türk sermayesi için bir kara para aklama ve suç üretme merkezi olarak taşıdığı “milli önem” bilinçlerde belki yansıyacak…Milliyetçi çarşaf yırtılmış, Kıbrıs “davası” denilen çarşafın altından kirli ve kanlı gerçek ortaya çıkmıştır.

Şöyle uzaktan bakın; Kıbrıs işgalinin gerçek yüzüyle, Kürdistan işgalinin gerçek yüzü arasındaki benzerliği göreceksiniz. Şu farkla:

Kürt Özgürlük Hareketi Kürdistan’ın da bir kumar, fuhuş ve uyuşturucu merkezi olmasına izin vermeyecek. O nedenle şu aralar tıpkı 50’lili yıllarda sömürgecilere karşı silaha sarılan Rumları tutuklamak, öldürmek için İngiliz polisi olan Türkler gibi, Türk polisi, ordu korucusu olan, ajanlaşan Kürtler Kıbrıs tarihini okumalıdır.

Denktaş diyor ki, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca, İngiliz polisi olan 1000 Türk İngiltere’ye kaçtı.

Ya siz kaçamazsanız?.. İyi düşünün.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.