‘Kürsü kovboyları’ yine Yenikapı’da 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şimdiki bildiriye bakıyorum da gülümsüyorum. Zavallı “Yenkapı Ruhu”. Öyle “Ey Amerika yakarım ha” filan demek şöyle dursun, Amerika’dan ricacı. Yalvarıyor. Şöyle diyor: “ABD’yi bu vahim yanlıştan bir an evvel geri dönmeye davet ediyoruz.” 

Trump yaptırım kararını açıklar açıklamaz, hemen bir yazı yazdım. Amacım, muhalefetin yeniden “Yenikapı tuz ruhu” ile kendini yakmasına karşı belki birilerini uyarmaktı. Şöyle yazmıştım:

“Muhalefet bu durumda ne yapacak? ABD ile sürtüşmede ABD’ye “karşı” Erdoğan rejimiyle dayanışma içine mi girecek?

Girerse çok tehlikeli bir adım attığını bilmeli muhalefet. Yarın ABD’ye karşı “halktan destek” istemeye kalktığında Celal Başlangıç’ın dediği gibi, bu seçim olmaktan çıkar “ABD mi, Türkiye mi?” ya da “Biden mı, Erdoğan mı?” referandumuna dönüşür. Böyle bir “referandum” ortamı yaratmak işten bile değildir. İncirlik kapatılır. ABD aleyhine mitingler örgütlenir. Bu mitinglerde, eğer şimdiden bu ihtimale karşı önlem alamazlarsa, HDP dışında bütün muhalefet partilerinin liderleri miting meydanlarında Erdoğan’la, Bahçeli’yle, Perinçek’le hazin bir kucaklaşma yapmak zorunda kalır. Erdoğan bir beş yıl daha Saray’da hükmetme imkanı kazanır. Kazanır kazanmaz da Biden’den özür diler, İncirlik’i yeniden açar, “Türkiye’nin yeri Batı’dır, NATO’dur,

Washington’dur” der. Muhalefet de bu “sahte anti Amerikancıyla” dayanışmanın bedelini, bir beş yıl daha TBMM’de “kürsü Kovboyluğu” yapmakla öder.”

Ben yazımı yazdım, gönderdim. Akşam üstü bir de baktım, muhalefetin iki “kürsü kovboyu” Erdoğan ve Bahçeli’nin ardına takılmış. Artık kötü bir alışkanlık haline gelen “milli birlik-beraberlik bildirilerinden” birisini daha yazıp, imzalamışlar.

İlk söylenecek şeyi söyleyelim: bu kafayla asla rejime karşı demokratik bir alternatif yaratılamaz.

Türkiye hem AB’den, hem de ABD’den yaptırım yedi. Neden yedi? Faşist rejimin Türkiye’yi yaptırım üstüne yaptırım yiyecek hallere düşürdüğü için. O nedenle sen artık “yaptırım yapana” değil, “yaptırıma sebep olana” kızacaksın. “Türkiye’yi bu hale getirenle” birleşmeyeceksin.

Diyorlar ya, Tayyip’in oğluna anlatır gibi anlatayım: Yarın 7.5 şiddetinde bir depremle İstanbul yerle bir olsa, bu deprem olana kadar gerekli önlemleri almayan, deprem için toplanan paraları har vurup harman savuran Erdoğan-Bahçeli ikilisiyle bir ortak beyanname yazıp, “alçak depreme” karşı “milli birlik ve beraberlik” mi ilan edeceksiniz? Yoksa bu ikiliyi kulağından tuttuğunuz gibi yargı önüne mi çıkaracaksınız?

Aynen böyle… Ha deprem, ha ABD yaptırımı… Uğranılan zararın müsebbibi faşist Erdoğan rejimidir.

Yazımı bitirirken, Erdoğan’la dayanışma halindekiler “milliyetçi” şahsiyetler olduğu için, onların “milliyetçiliğine” hitaben şöyle yazmıştım:

“Yüksek sesle her gün haykırmak gerekir: “Sen Türkiye Cumhuriyeti’ni AB’nin ve ABD’nin şamar oğlanı haline getirdin, Türkiye’yi AB’nin ve ABD’nin yaptırımlarından kurtarmak için Saray’dan defol, Türkiye’nin, halkın yakasından düş, daha büyük yıkımlara sebep olma….”

HDP dışındaki muhalefet böyle haykıracağına, ortak bildiride şöyle dedi:

“Türkiye, dış politikasında barış ve istikrara katkıda bulunmak için üzerine düşeni yapan bir ülkedir.”

Utanın. 

Bu cümle CHP ve İyi Parti’nin muhalefet kürsüsünden istifa ettiğini, faşist rejimin dış politikasına katıldığını, o nedenle bu dış politikanın ülkeyi mahkum ettiği bütün yıkım karşısında tüm itiraz hakkını kaybettiğini ortaya koydu. 

İyi Parti’yi bir kalem geçelim ve CHP’lilere soralım:

Osmanlı İmparatorluğu Birinci Harpte yenilip de kamilen işgale uğradığı zaman, müstevliler Sevr anlaşmasını Türk ordusunu paçavraya çevirerek uyguladığı anda, CHP’nin kurucuları, Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ne yaptı? İttihat Terakki Fırkası’yla ve Saray’daki Vahdettin’le ortak bir bildiri yayınlayıp Sevr’i uygulayan emperyalistleri mi protesto etti? Yoksa işgale karşı halka başvurup, silahlı mücadele yolunu mu seçti?

Hemen bir not daha: Rezil bildiriyi okuyunca yine CHP tarihiyle ilgili bir şeyler aklıma geldi. Vaktiyle Johnson İnönü’ye berbat bir mektup yazıp, yaptırım ilan ettiği zaman, CHP’nin bu ikinci şefi İsmet paşa, ABD’nin kendisini yıkacağını bile bile şöyle demişti: “Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada yerini alır.”

Şimdiki bildiriye bakıyorum da gülümsüyorum. Zavallı “Yenkapı Ruhu”. Öyle “Ey Amerika yakarım ha” filan demek şöyle dursun, Amerika’dan ricacı. Yalvarıyor. ABD’nin Türk devletini “hasım” yani “düşman” ülke ilan etmiş olmasını büyük bir saldırı olarak değil de “hata” olarak içine sindiriyor ve şöyle diyor: “ABD’yi bu vahim yanlıştan bir an evvel geri dönmeye davet ediyoruz.”

Sen önce Türkiye’yi içine yuvarlandığı “yanlışlıklar bataklığından” çıkmaya davet et: Örneğin şöyle diyebilirsin: ABD ve AB’yi Türkiye’ye yaptırım siyasetinden vazgeçmeye zorlamak için, ilk iş Erdoğan’ı istifaya zorlamak, Erdoğansız bir seçimle demokrasiyi gerçekleştirmektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.