Kürt gazi de sokak da Erdoğan’ınkiler de!

Veysi SARISÖZEN yazdı —

HDP’nin Meriç’le Dicle-Fırat’ı birleştirme yürüyüşü dün de devam etti. Bu yazıyı yazdığım sırada henüz yürüyüş başlamamıştı. Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: HDP’nin eşbaşkanlarının, vekillerinin, bileşenlerden SYKP ve ESP başkanlarının yürüyüşü, demokratik bir ortamda yapılan yüzbinlik yürüyüşten çok daha büyük bir etki yarattı. Abluka altındaki HDP’lilerle kucaklaşması engellenen halk, seçtiği vekillerin darp edilişini ibretle izledi ve saldırgan rejimi, gözünü kırpmadan polisin tehditlerine aldırmadan kaldırımlarda birikerek, balkonlara çıkarak lanetledi. İmkan bulduğu her yerde yürüyüşçülere katıldı.

Oy verdiği partisini sevdi. Bir avuç HDP’li vekil ve katılımcının, halk için bedel ödemeyi cesurca göze alması verilen oyların boşa gitmediğini gösterdi. Elbette yalnızca şimdi değil. HDP’nin tarihi şehitler ve tutsaklar tarihidir.

Sokaktaki HDP’yi biliyoruz ama bir başka sokaktakilerden pek haberimiz yok.

HDP’liler Ankara’ya doğru yürürken, AKP Genel Merkezi’nin önündeki sokağı başkaları dolduruverdi.

Kimler?

Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Derneği üyeleri. Gazilik ünvanı verilenler, kendileriyle dayanışma için toplanan 300 milyon liranın hesabını sordu.

Bir tarafta AKP-MHP-Ergenekon faşizmini yıkmak isteyenler sokaktaydı, diğer taraftan Erdoğan’ı diktatör yapmak için ölen ve öldürenler AKP Genel Merkezi önünde hırsızlığı protesto ediyorlardı.

İşte bu manzara rejimin içine girdiği krizin derinliğini apaçık gözler önüne serdi. Erdoğan darbesi asıl saldırısını Kürt halkına yapmıştı, AKP önünde toplananları da kirli bir alet gibi kullanmış, ölümlerine, sakat kalmalarına aldırmadan “Kemalistleri Cemaatle birleşerek, Cemaati de Kemalistlerle birleşerek birbirine kırdırırken” AKP tabanında örgütlü en bağnaz AKP’lileri de Boğaz Köprüsünde harcamış ve bir de 300 milyonluk bağışın üstüne oturarak kazıklamıştı.

HDP’nin yürüyüşü demokrasi güçlerinin “sokak alternatifine” inançlarını arttırırken AKP önündeki gösteri rejimin vurucu güçlerinin üstünde “boşuna mı öldük, boşuna mı sakat kaldık?” sorularının nasıl yaygınlaştığını gözler önüne serdi.

AKP’nin çözülüşü bu gösteride sembolize olmuştur.

Erdoğan’ın en bağnaz militanları şimdi onu “hırsızlıkla” suçluyor. Ama başka şeyler de oluyor.

AKP’nin çekirdek kadroları dışında kalan, kimisi vekil, kimisi işveren, kimisi köşe yazarı, “korku” içinde. Korkuyorlar. “Erdoğan düşerse mahvoluruz” diyorlar. O nedenle, örneğin sayın Başak Demirtaş’a karşı savrulan lümpen-ahlaksız AKP’liyi “telaşla kınıyorlar.” Erdoğan devrildiğinde “biz böyle yaptık” diyerek paçayı kurtarmayı düşünüyorlar.

Bunları ben demiyorum. Muhalifler de demiyor. AKP’nin AKP Genel Merkezi önünde toplananlardan farklı olarak, sırf çıkar ve kariyer nedeniyle Erdoğancılık yapanların “korkusunu” onların medyadaki tetikçi yazarı açığa vuruyor.

Cem Küçük adındaki karanlık adam böylece, AKP tabanında bile değil, tepesinde giderek Erdoğan’ın devrileceği yönünde korkuların büyüdüğünü itiraf ediyor.

Neden korkuyorlar? CHP’den mi?

Hayır. Sokaktan. Sokağa bakıyorlar, binlerce üyesi hapiste olan bu parti hala sokakta. Korkuyorlar.

Sonra başlarını çevirip AKP Genel Merkezinin önündeki sokağa bakıyorlar, o da ne? Erdoğan için öldüren, ölen, sakat kalanlar bağırıyor. Ödleri kopuyor.

Bu manzarayı dikkatle incelemek gerekir. Erdoğan sokağa çıkanları bastırmak için yetiştirip örgütlediği “bu şehit ve gazi” yakınlarına da güvenemez. Her an her şey olabilir.

AKP’nin sokaktan korkması çok doğal. İyi de CHP neden sokaktan korkuyor?

“Provokasyon olurmuş.”

2015’ten bu yana yüzlerce provokasyon oldu. Sonuçta AKP de, MHP de parçalandı. Ekonomi havaya uçtu. Erdoğan iki üç turistten birkaç dolar koparabilmek için Korona önlemlerini gevşetince Ankara Valisi korkuya kapılarak “Korona’yla mücadeleyi başaramadık” itirafında bulundu.

Sokak korkutacaktır. Korkanlar bütün provokasyonları, örneğin 15 Temmuz darbesini tıpkı Kalyoncu adlı medya işlerinden mes’ul korkak gibi teker teker itiraf ederek geleceğin yargısından yakalarını kurtarmaya çalışacaktır.

Evet. O halde “korkma”… Sokağa çık korkut.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.