Kürtsüz demokrasi ve yumurtasız omlet

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Eğer HDP’nin de içinde olduğu, açık, şeffaf bir programla bu seçime katılsaydınız, evet, yine seçimi kaybederdiniz, ama böyle direnmeden, meşru olmayan seçimi meşru hale bizzat getirerek darmadağın olmazdınız.

Demokrasinin olmadığı, diktatörlüğün olduğu yerde, en küçük bir hile yapılmasa dahi, seçimler meşru değildir, olamaz. 
Bu bir.

Seçime katılma hakkı olan bilmem kaç partiden sadece birisinin seçime katılma hakkı devlet tarafından yok edildiğinde o seçim meşru değildir, olamaz.

Var mı itirazı olan?

Tüm muhalefet partileri ülkede “demokrasi yok” demiyor mu? “Tek adam diktatörlüğü” var demiyor mu? Diyor.
Bu muhalefet partileri içinde ikinci büyük güç olan HDP Anayasa Mahkemesi tarafından seçime katılma hakkından mahrum bırakılmadı mı? Bırakıldı.

O halde 14/28 Mayıs günleri yapılan seçimlerin en küçük bir meşruiyeti yoktur.

Muhalefetin tümü, bu seçim öncesinde halka, “meşru olmayan bir seçime giriyoruz, bu meşru olmayan seçimden meşru bir sonuç elde etmeye çalışacağız, bunu yapmalıyız, ancak bilin ki bu çok zor olacak, zorluğu bilerek sandık başına gidiniz” diye söze başlamalı değil miydi? 

Ardından da, “hiçbir diktatör, hele mafyatokrasinin başına geçmiş bir oligarka faşizm koşullarında yapılan bir seçim lağımından temizlenerek çıkamaz, meşru olmayan bir seçim oligarka en küçük bir meşruiyet kazandıramaz, ister seçimde kaybetsin, ister kazansın, diktatör diktatördür yıkılmalıdır” diye söze devam etmeli değil miydi?

Ve nihayet, “ülke bir iç savaşa girmesin, kardeş kanı dökülmesin diye, biz faşizmin lağıma çevirdiği seçimlere giriyoruz, pislenmeyi göze alıyoruz, halkın üstüne kan sıçramasın diye yüzümüzün gözümüzün lağıma bulaşmasına katlanıyoruz, diktatörü o lağımın sularında boğmak için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz, onun bizi lağımda boğmasından korkmuyoruz,, ama şunu düşünüyoruz: Demokrasi geldiğinde diktatör yok olacak ve biz üstümüze bulaşan bütün lağım artıklarından, demokrasi yağmuruyla arınacağız” diye sözü bağlamalı değil miydi?
Öyle olmadı.

Diktatörlük muhalefetin ikinci büyük partisi olan HDP’yi safdışı etmeye kalktığında bu muhalefet “sakın buna teşebbüs dahi etmeyin, ederseniz seçim vodvilinizin sahnesini başına geçirir, sizi kendi seçim lağımınızda yalnız bırakırız, HDP’ye biz de rejiminiz gibi kökten karşıyız ama, karşı olduğumuzun hakkını, hukukunu koruduğumuz için sizin gibi faşist olmuyoruz” demeli değil miydi?

Ardından da, “HDP ile PKK aynı amaçlara sahip, biri legal-parlamenter, diğeri illegal-silahlı iki partidir, ey alçak diktatör, sen yirmi yıldır illegal-silahlı parti karşısında perişan olmuşsun, silahsız ve silah karşısında savunmasız legal-parlamenter partiyi yok etmeye kalkıyorsun; Kürt sorununu barışçı yoldan TBMM’de çözme imkanını yok ediyorsun, Kürt halkının önünde silahı tek alternatif haline getiriyorsun, Türk-Kürt vatandaş  savaşını körüklüyorsun, biz ise Kürt halkının bize sunduğu legal, barışçı, parlamenter alternatifi destekliyoruz, o nedenle HDP’yle hiçbir temel meselede uzlaşmamakla birlikte, onunla demokratik Türkiye’de barışçı yoldan mücadele etmek üzere, senin bu partiyi safdışı etmene karşı, onunla demokrasi için ittifak kuruyoruz” diye söze devam etmeli değil miydi?

Ve nihayet, bu muhalefetin içindekiler ve dışındakiler, yani Akşenerler ve Ümit Özdağlar, “HDP’yi dışlayalım, Erdoğan’la her konuda kavga edelim, ama onunla HDP’ye karşı devletimizin bekası için birleşelim” dediklerinde “defolun, yakamızdan düşün, ait olduğunuz faşist bloka yamanın, biz faşizmle uzlaşmayacağız, Türk ve Kürt halklarını, “kırmızıya” boyanacak olan Türkiye’nin Batısıyla, zaten kıpkırmızı olan Kurdistan’ı yanyana, kardeşçe yaşatacağız” diye sözü bağlamalı değil miydi?

Ahmaklar çemkiriyor: O zaman seçimi kaybederiz, Erdoğan TBMM’de çoğunluğa kazanır, yeniden Başkanlık koltuğuna oturur…

Eeee…

Öyle olmadı mı? TBMM’de çoğunluğu devlette. Başkanlığı kaybetmediniz mi?

Ve bunları kaybederken, aynı zamanda kendi partilerinizi perişan etmediniz mi? Erdoğan’ı devirememişken, şimdi de kendi partilerinizin Genel Başkanlarını devirme hesapları içinde debelenip durmuyor musunuz?

Faşist diktatörlükler, bir kural olarak seçimle devrilmez. Bu sözü kulağınıza küpe yazın. Faşist rejimler halk içinde tutarlı ve ilkelere dayalı devrimci demokratik ittifak ve cepheler inşa edilerek devrilir. Bir seçim için derme çatma ittifaklarla ne seçim kazanılır, ne demokrasi…

Eğer HDP’nin de içinde olduğu, açık, şeffaf bir programla bu seçime katılsaydınız, evet, yine seçimi kaybederdiniz, ama böyle direnmeden, meşru olmayan seçimi meşru hale bizzat getirerek darmadağın olmazdınız.

Ortaçgil’in o güzel şarkısını mırıldanın; “sensiz olmaz” diyordu ya?
“Kürtsüz de olmaz”…

Trajik seçimden çıkan en büyük sonuç budur…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.