Lozan'ın cemaziyül evveli

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Yılmaz Özdil’in ön safta olduğu ulusalcılara soralım: Siz Misak-ı Milli davasının adamları olarak, Lozan Antlaşması’nın bu sonucuna ne diyorsunuz? Lozan Antlaşması imzalandığı gibi kalsaydı, boğazlara askeri olarak egemen olamayacağınıza göre, Lozan Antlaşması’nın bu haline itirazınız yok mu? Olmasaydı Montrö için bunca çaba harcar mıydınız?
  • Türk devleti Lozan'ı çöpe atmıştır. 24 Anayasasının 2. maddesini diriltmek için çabalara değinmek bile anlamsız. Laiklik fiilen yok edilmiştir.

Başkan Öcalan atak üstüne atak yapıyor. Gelen müphem de olsa haberlere göre, iklim çözümden yana gibi. Henüz ortada PKK 12. Kongre kararlarını hayata geçirmeyi sağlayacak hukuki zemin sağlanmamış ve HPG güçlerine karşı devletin askeri operasyonları sürüyor olmakla birlikte, geçen yılın Ekim ayından önceki durumla bugünkü durum karşılaştırıldığında söyleyebiliriz ki, ihtiyatlı bir iyimserlik için süreç olumlu yönde gelişiyor. 

Öcalan'ın son "kardeşlik sözleşmesi" mahiyeti gereği, toplumda yaratılan düşmanlaşma sürecine karşı, özellikle Türk halkının önyargılarını giderecek büyük bir önem taşıyor. İmralı'nın dili artık "ya çözüm ya savaş" dili olmaktan çıktı, "demokratik uzlaşmanın" yapıcı ve tüm yurttaşları kapsayıcı bir dile dönüştü. Böyle kritik bir aşamada dil, devletin ve PKK'nin elindeki silahların dilinden kıyaslanmaz derecede etkili bir silahtır. Başkan Apo, çözümün sosyal psikolojik ortamını tek başına inşa ediyor.

Ancak bir tehlike var. Muhalefeti barış ve demokratik toplum sürecine karşı çıkarma çabaları giderek yoğunlaşıyor. CHP'nin bu sürece tereddütlü olsa bile olumlu yaklaşımına karşı, iktidar CHP'yi bu süreçten uzaklaştırmak için neredeyse bu partiyle savaş halinde. Başkan Apo'nun "kardeşlik sözleşmesi" AKP'yle PKK tabanı arasında kardeşlikten söz etmiyor. Bozulan Türk-Kürt kardeşliğini hedefliyor. Toplumun çoğunluğunu görülmemiş baskılarla karşısına alan iktidarın yönelimi Türk-Kürt kardeşliğiyle bağdaşmıyor. 

AKP'nin can düşmanı gibi görünen ulusalcılara gelince, onlar da çözüm sürecini sabote etme hedefinde iktidardan daha cevvaller.

Ulusalcı medyanın dili giderek provokatif bir karakter kazanıyor. PKK 12. Kongre karar metninde Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası ile ilgili cümlelere karşı bu çevreler gürültülü ve samimiyetsiz bir kampanya sürdürüyor.

Çözüm sürecini enfekte edecek bu kampanya hakkında konuşmak gerekir.

Tarihe bakalım: Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı devleti ile Britanya arasında Mondros Mütarekesi imzalandı. Bu mütareke imzalandığında, Kerkük-Musul Osmanlı ordusunun elindeydi. İngiliz ordusu mütarekeden sonra mütareke ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak Musul'u işgal etti. O nedenle Lozan müzakereleri sırasında İsmet İnönü bu bölgedeki Türk ve Kürt halkının temsilcisi olduğunu ve bölgenin Misak-ı Milli sınırları içinde kalması gerektiğini ifade etti. 

Lozan'da Batılı devletler bu talebi reddetti, Kürdistan'ı parçaladı ve Başûr'u İngiltere’nin hakim olduğu Irak devletine verdi.

PKK her şeyden önce Lozan'a Kürdistan'ı parçaladığı için karşı çıkmıştır. Yılmaz Özdil’in ön safta olduğu ulusalcılara soralım: Siz Misak-ı Milli davasının adamları olarak, Lozan Antlaşması’nın bu sonucuna ne diyorsunuz? İlave olarak söyleyelim: Lozan Antlaşması imzalandığı gibi kalsaydı, boğazlara askeri olarak egemen olamayacağınıza göre, Lozan Antlaşması’nın bu haline itirazınız yok mu? Olmasaydı Montrö için bunca çaba harcar mıydınız? 

Daha önemlisi şu: Lozan, Türk devletinin sınırlarını tayin etmiştir. Yılmaz Özdil ve benzerleri Lozan'ın çizdiği sınırları kabul ediyor mu? Yoksa bu sınırlar nedeniyle Lozan'a karşı mısınız? O nedenle Lozan anlaşması gereği TC sınırları dışında kalan Hatay'ı işgal ve ilhak etmediniz mi? Ve ardından, Lozan'da TC'ye verilmeyen Kıbrıs'ın kuzeyini işgal ve fiilen ilhak etmediniz mi? Efrîn, Grê Spî, Serêkaniyê Lozan'ın çizdiği sınırların içinde miydi? Şimdi buralardaki varlığınız Lozan'ı çiğnemek olmuyor mu? Ve hala Kerkük'te hak iddia ederken Lozan'a karşı çıkmış olmuyor musunuz?

PKK, vaktiyle Lozan'a Kürt halkının özgürlüğünü yok ettiği için karşı çıktı. Ulusalcılar ise Lozan'a hegemonyacı amaçlarla karşıdır.  

Ve bir de 1924 Anayasası var. Bu anayasa 1921 anayasasıyla Kürdistan'a tanınan sınırlı özerkliğe son verdi. PKK bu geri adıma karşıdır. Ulusalcılar şimdi tıpkı Lozan aşkıyla Lozan'ı nasıl geçersiz kılmışlarsa 24 Anayasası’nı da aynı iki yüzlülük ve samimiyetsizlikle savunuyor, PKK'ye bu suretle saldırıyor. Şimdi soralım: Siz laikliği kırmızı çizgi olarak ilan eden ulusalcılar olarak, bu Anayasa'nın 2. maddesini de savunuyor musunuz? 2. maddede "Türk devletinin dini İslam'dır" yazıyor.

Ne diyorsunuz? Lozan Antlaşması Lozan Antlaşması olarak, 24 Anayasası 24 Anayasası olarak tek kelimesi değişmeden kalsa mıydı?

Türk devleti Lozan'ı çöpe atmıştır. 24 Anayasasının 2. maddesini diriltmek için çabalara değinmek bile anlamsız. Laiklik fiilen yok edilmiştir. PKK ise hem Lozan'ın, hem de 24 Anayasası’nın Kürt halkının haklarına aykırı maddelerine sadece itiraz etmekte ve şu anda da Türk devleti bu hakları iade edip etmeyeceğini Başkan Apo’yla müzakere sürecinde konuşmaktadır.

Lozan'ın ve 24 Anayasasının cemaziyül evvel'i ile aşırı ulusalcıların CHP'yi destekleyen seçmeni barış ve demokratik toplum sürecine karşı kışkırtma kampanyasının iki yüzlülüğü ve samimiyetsizliği böyledir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.