Rojava Afganistan değildir; o alınmaz ve satılmaz 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • ABD Afganistan’da “devrimi satmadı”. Devrim satılamaz. ABD işbirlikçilerini, ajanlarını, silahlandırdığı adamları, kendisine dayanarak servetine servet katanları “sattı.” Satılıklar satılır.

Ulusalcısı da, İslamcısı da, bir yandan Rojava Kürdistanı’na bakarak konuşuyorlar: “Gördünüz mü, ABD’ye güven olmaz.” 

Demek istiyorlar ki, “yarın sizi de satacaklar.” 

Böylece Kürt halkını güya “korkutacaklar.” 

ABD Rojava’yı “satar mı?” 

Sanırsınız ki Rojava ABD’nin “malı” ister satar, ister alır. İsterse harcar. 

Rojava “mal” değil. Kürt halkı DAİŞ’i topraklarından kovmuştur. Toprağını kurtarmıştır. Bunu hem halk iradesiyle, askeri gücüyle, hem de diplomatik becerisiyle başarmıştır. Küresel güçlerin arasındaki anlaşmazlık ve rekabetten “üçüncü yol” stratejisiyle ustalıkla yararlanmıştır.

Bu devletler birbirleriyle giriştikleri hegemonya kavgasında Rojava devrimcilerine muhtaç hale gelmiştir. Ama daha önemlisi DAİŞ’e karşı Kürdistan kadınının yarattığı efsane, insanlığın vicdanında öyle bir yer elde etmiştir ki, ona dokunanın eli yanmıştır.

Amerika ya da Rusya değil, insanlık devrime sahip çıkmıştır. Ve uluslararası durum öyledir ki, insanlığın sahip çıktığı Rojava’ya bu nedenle Türkiye hariç bütün devletler, kimisi iki yüzlüce, kimisi samimiyetle resmen düşmanlık etmekten uzak durmuştur. 

Rojava ile ABD arasındaki ilişki her iki tarafın dile getirdiği gibi esas olarak askeri alanı kapsayan ve şu ana kadar siyasi bir karakter kazanmayan “taktik” bir ittifaktır. Ama “işbirlikçilikle” ilgisi yoktur. Bu açıdan Afganistan’la kıyas kabul etmez. Devrilen Afganistan devleti, Afganistan’ı işgal ederek iktidardaki Taliban'ı alaşağı eden ABD’nin “işbirlikçisi” idi. Yıkılan iktidar Taliban’la savaşarak devlete egemen olmamıştı. Amerikan işgaliyle, Amerika tarafından iktidara getirilmişti. Savaşmadan iktidara geldiği gibi, savaşmadan iktidardan gitmiştir.  

Size bir şey diyeyim mi, yarın ABD, “Rojava’yla taktik ilişkimi sona erdirdim, askeri danışmanlarımı ve silahlarımı geri çekeceğim, Rojava’yı kendi kaderiyle baş başa bırakacağım” dese, ertesi gün başta Amerika’dan, Almanya’dan, Avrupa devletlerinden, özellikle on binlerce kadın ve bir o kadar erkek enternasyonal birlikler halinde Rojava’ya akar. Avrupa’da yaşayan milyonluk Kürt topluluğunun eli silah tutan ne kadar insanı varsa kardeşlerinin yanında yer alır. Dünyanın bütün sokaklarında Rojava devrimine düşmanlık edenlere karşı milyonlar enternasyonal dayanışma bayrağını yükseltir.   

Kobanê savaşı sırasında böyle olmadı mı? Peki, Afganistan’da ne oldu? Devrilen Afganistan hükümetinin ağlayanı var mı? Taliban’a karşı er ya da geç Afganistan’da direniş olacaktır. Ama şimdi bir iki mevzi direniş dışında direniş yok. O mevzi direnişlerin ise bayrağında ne “kadın özgürlükçülük”, ne “ekolojik ve komünal toplum” yazıyor. Şimdilik de olsa Afganistan’da Rojava’ya benzer en küçük bir belirti bile yok. Olmayan direnişle uluslararası dayanışma da olmaz.

Şimdi dünya kamuoyu savunmasız, örgütsüz Afganistan kadınlarına, çocuklarına sadece acıyor. Ve yirmi yıl boyunca ABD’nin hizmetine girenlerin trajik korkularını ibretle seyrediyor. 

ABD Afganistan’da “devrimi satmadı”. Devrim satılamaz. ABD işbirlikçilerini, ajanlarını, silahlandırdığı adamları, kendisine dayanarak servetine servet katanları “sattı.” Satılıklar satılır.

Rojava devriminin saflarında bu sayılanların yeri yok. Orada yalnızca devrimin düşmanları ABD’nin ve Erdoğan iktidarının etekleri altında saklanıyor, bunlar Türk devletinin SİHA’larına Rojava siyasetçilerinin arabalarını, evlerini, çalıştıkları yerleri ihbar eden ajanlardır. YPG’si, YPJ’siyle Rojava’yı “Başûrlaştırmak” için ABD’yle, Türkiye’yle, KDP’yle ve Irak’la iş tutanlardır.  

Örnek vereyim: Öcalan’la dayanışma çoktan devlet sınırlarını aştı, “Öcalan’a özgürlük” artık uluslararası bir taleptir. Diyelim ki, birileri Türkiye’de ya da Başûr’da darbe yaptı, Erdoğan ya da Neçirvan Barzani tutuklandı. Olacak şey değildir ve biz de darbeye karşıyız. Ama insafla söyleyin, bu ikisi için kim kılını kımıldatır? Fransızların, İngiliz ve Almanların sokaklara çıkıp “Erdoğan’a ya da Neçirvan’a özgürlük” diye haykıracağını rüyanızda görseniz inanamazsınız. Onlar muktedirdir ama yalnızdırlar. Korkuturlar ama insanlık vicdanında yerleri yoktur. 

Devrim temizdir. Bu ak süt gibi tertemiz devrimin duvarlarına uzanan elin kanlı izini insanlık anında görür. Simsiyah, irinli parmak izinden suçlu anında yakayı ele verir. Rojava’ya saldıran hiçbir haklı gerekçe uyduramaz. Kendini temize çıkaramaz, uluslararası kamuoyunu yaptığı alçaklığa inandıramaz.  

Evet. ABD Suriye’den çekilirse ne olur? Olan ABD’ye olur. Biden Afganistan’dan bile çekildiği için perişan. Bir de bunu denesin, devrilir gider.  

Devrim? Devrimler sürer.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.