Sürecin emri: Özsavunma savaşı!

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Çağrılar sadece gerillayı desteklemek için değildir. Savaşa her düzeyde katılım içindir. Bunun için yürütülmesi gereken mücadelenin “özsavunma savaşı” olduğu kafalarda netleştikten sonra yol-yöntem geliştirilebilir.

Mücadelede sonuç alıcılık için süreçlere göre iş yapmak, ona göre mücadele etmek temel bir ilkedir. Savaş sürecinin de kendi içinde hep aynı olmadığı görülmektedir. Şimdi savaşın çok kritik bir dönemecine gelinmiştir. Bu temelde halk direnişi için yapılan önemli çağrılar vardır.

Bu çağrılara doğru karşılık verilirse çeteci yüzü iyice açığa çıkmış olan faşist ittifakın nasıl alt üst olduğunu kısa süre içinde herkes görecektir. Çağrılar sadece gerillayı desteklemek için değildir. Savaşa her düzeyde katılım içindir.

Gerilla zorlukları aşmanın, onunla fedaice mücadele etmenin adıdır. Açığa çıkan bu direniş ruhu sayesinde gençlikte muazzam düzeyde yeni katılım isteği var. Tüm kanalları kullanarak gerillayı büyütmek gerekiyor. Bununla birlikte halkın direnişe radikal düzeyde katılımı için süreç çok uygundur.

Gerilla direnişini tamamlayacak radikal halk direnişi bu süreçte nasıl olmalıdır? Aslında bunun cevabı çoktan verilmiştir fakat henüz istenen düzeyde gelişmemiş, çünkü zihinlerde yeterince oturmamıştır.

Halk direnişinde bazı dönemlerde serihildan, bazı dönemlerde inşa veya demokratik siyaset öne çıkmıştır. Şimdi neye ihtiyaç vardır? Verilen cevap sadece bir-iki yıllık savaş sürecine göre verilmiş bir cevap değildir ama yıllar değil aylar öncesiyle bile kıyaslanmayacak yoğun bir savaş sürecine girilmişken bu cevap daha fazla önem kazanmış durumdadır.

Savaşın düzeyine göre her yerde daha büyük direniş gerekiyor. Bunun için herkese görev düştüğü de açıktır ama nasıl? İşte bunun tarzı ve adı çok isabetli şekilde konulmuştur. Gerilla savaşını tamamlayacak radikal halk direnişinin adı özsavunma savaşıdır!

Kendisini özgürlük mücadelesinin bir neferi olarak addedenler kuşkusuz ki bunun gereğini de en üst düzeyde yapmak ve başarmak isterler. Bunun için yürütülmesi gereken mücadelenin “özsavunma savaşı” olduğu kafalarda netleştikten sonra yol-yöntem geliştirilebilir.

Dağlardaki direnişin ovalarda, kentlerde karşılığını daha güçlü bulması için gerekli ciddiyet ancak sürecin ruhu doğru okunduğunda sergilenebilir. Bu ruh özsavunma savaşını emrediyor!

Faşist baskı, korona vb gerekçelerle halk serihildanlarından doğan boşluğu da giderecek eylem duruşuna yani özsavunma savaşına şimdi daha çok ihtiyaç vardır.

Özsavunmanın şu anki karşılığı savaşan bir, iki, üç ve yerine göre daha fazla kişiden oluşan halk eylem birimleridir. Böylesine kararlı birimlerin eylemi on binlerin serihildan eylemi kadar etkide bulunur hatta bu süreçte faşizmi yıkacak temel güç haline gelebilir.

Özsavunma tarzında küçük gizli birimlerin, yani halk insiyatifi ve eylem birimlerinin etkili şekilde devreye girmesi için birbirini tanıyan-güvenen yurtseverlerin bir araya gelmesi ya da birey olarak kendine misyon biçip harekete geçmesi bile bu süreçte büyük tarihi bir rol oynayabilir. Kaldı ki halk içinde bu işlerin açıkça yürütüleceği, hep birlikte direnişin ve eylemin geliştirilebileceği alanlar da vardır. Her yerin özgünlüğüne göre faşizmden kuvvetlice hesap sorulabilir.

Destek vermesi gerekenler ise zaten destek veriyor. Bunu maddi-manevi her yönden daha fazla da artırabilirler. Bu süreçte bunu tüm vicdanlı demokrat, yurtsever herkesin derinden hissettiği/hissedeceği açıktır. Fakat bununla birlikte aynı yola baş koymuş olan herkes özsavunma savaşını geliştirmekten kendini sorumlu görmelidir.

Özellikle Bakur ve Türkiye’de herkes kendi insiyatifiyle özsavunma eylem birimlerini oluşturabilir ve hiç vakit kaybetmeden eyleme geçebilir. Sadece oralarda değil her yerde bu görev dönemin en stratejik görevi olarak ele alınmalıdır. Bu tutum soykırımcı faşizme karşı zorunlu ve gerekli bir halk hareketi olarak düşünülmelidir.

Geçmişte ölçüler ve görevler biraz farklıydı ama bugün yurtseverlik, demokratlık görevleri özsavunma savaşını geliştirmeyi emretmektedir. Bu görev başkasına bırakılamaz ya da yapmayanlarla kıyaslanarak ele alınamaz.

Mesela gerilla kendisini kimsenin yetmezliğiyle ifade etmez, bu tür kıyaslamalara girmez. Kim ne yaparsa yapsın gerilla efsanevi direnişinden taviz vermez. Kaldı ki kimyasal silahlara rağmen fedaice direnen bir gerilla gerçekliği açığa çıkmıştır. Bu kimyasal silahlar bile tek başına halkın radikal direnişi yani özsavunma savaşı için yeterli bir gerekçedir.

Sürece doğru katılmanın ölçüsü faşizme kahredici darbeleri vurmaktır. Eskiden milis tarzı bile sadece yakıp yıkmakla değil keskin ve sonuç alıcı vuruş tarzıyla kendisini savaşın bir parçası haline getirirdi. Bugün de hayli hayli geçerlidir.

Soykırım canilerinden, cellatlarından, onların her türlü destekçisinden hesap sormanın adı, tarzı ve ruhuyla kuşanılırsa işgalci, faşist soykırım saldırganlığına karşı halk olarak özsavunma savaşını her düzeyde geliştirmek mümkün olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.