Suriye petrolü!
Cafer TAR yazdı —
- Dünya çok farklı yerlerinden gelip bütün bir ülkeyi yakıp yıkan çetelerle petrol ticareti yapanlar sonra hiç utanıp sıkılmadan “Suriye'nin doğal kaynakları Suriyelilere aittir!” diyorlar. SDG'liler nereden geliyorlar, onlar Suriyeli değiller mi?
DAİŞ'in yenilgisinden sonra Suriye'de tartışmalar ülkenin siyasi ve ekonomik olarak yeniden inşaası üzerinde yoğunlaşmıştı. Suriye rejiminin ayakta kalmasında çok önemli bir rol üstlenen; Rusya ve İran ülkenin yeniden inşaası için gerekli olan kaynağı sağlayacak mali olanaklara sahip değillerdi.
Savaş nedeniyle zaten harap olmuş ülkede üretim durmuş; çalışabilecek yaştaki nüfus ülkeyi terk etmişti. Dünya Bankası'nın 2017 yılında hazırladığı ‘Savaşın Bedeli’ isimli raporuna göre ilk 5 yılda ülke ekonomisinde yaşanan ekonomik kayıplar 226 Milyar Doları bulmuştu. İki yıl sonra Birleşmiş Milletler 2019 yılında yaptığı bir çalışmada yaşanan ekonomik kayıpları 338 Milyar dolar olarak revize etti.
Suriye'nin savaş öncesi Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) 2011 yılında 64.7 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Yani Suriye bu durumda yaklaşık 6 yılını kaybetmiş; petrolü, zeytini, birikmiş sermayesi kaynakları DAİŞ gibi güçler üzerinden Türkiye gibi ülkelere aktarılmış.
Türkiye rejimi her türlü insani dramı ticarileştirmekte çok mahir. ABD İran'a ambargo uyguladı; İran'da halk ambargo nedeniyle hastalandığında tedavi için ilaç bulamadı, birçok insan hayatını kaybetti; fakat Türkiye'de iktidarda olanlar bunu hızla fırsata dönüştürdüler.
O kadar yüzsüzler ki; Reza Zarrab mahkemede bütün dünya kamuoyunun güzüne bakıp kimlerle ambargoyu nasıl deldiğini, hangi hükümet üyesine nasıl rüşvet verdiğini anlatırken bile yüzleri kızarmadı.
İran'da halk ambargo yüzünden açlıkla, hastalıkla mücadele ederken bunlar ceplerini doldurmanın peşine düşmüşlerdi, sonra aynı şeyi Suriye'de yaptılar. DAİŞ bütün Suriye'de katliamlar yapıp, ülkeyi talan ederken bunlar el altından DAİŞ'le petrol ticareti yapıyorlardı.
DAİŞ tasfiye olunca aynı şeyi ÖSO çeteleri ile yapıyorlar, gittiği her yeri yağmalıyor; ülkenin fabrikasını söküp götürüyor, zeytinini alıp paketleyip kendi ürünü gibi satıyorlar.
Türkiye Suriye dramını sadece ülkeye gelen yoksul suriyeli mülteciler üzerinden konuşuyor; halbuki Suriye'nin bütün birikmiş sermayesi başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere gitti; insanlar ellerindeki bütün değerli eşyalarını haraç mezat satıp Türkiye gibi ülkelere götürdüler.
Türkiye ve Suriye halkları mağdur olurken bu adamlar yine servetlerine servet kattılar. Yine bir ülkenin acısını ticarileştirmiş Suriye'de yaşanan iç savaştan milyarlarca dolar kazanmayı başarmışlardı.
Şimdilerde insanlar yükselen dolar kuru üzerinden damat Berat Albayrak'ı konuşuyor; halbuki Albayrak ailesi Suriye iç savaşından en fazla nemalanan çevrelerin başında geliyor; DAİŞ'in petrollerini bu aile üzerinden piyasaya sürdüğü kamuoyunda yaygın bir kanaat. Bu durumda Türkiye'de ekonomi batsa ne olur, nasıl olsa damat ve ailesi her durumda kazanıyor!
İşte bu çevreler ABD'li “Delta Crescent Energy LLC” şirketinin, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapmış olduğu petrol anlaşmasına tepki gösteriyorlar. İtirazları ise oldukça ilginç “Suriye'nin doğal kaynakları Suriyelilere aittir!”
Dünya çok farklı yerlerinden gelip bütün bir ülkeyi yakıp yıkan çetelerle petrol ticareti yapanlar sonra hiç utanıp sıkılmadan “Suriye'nin doğal kaynakları Suriyelilere aittir!” diyorlar. SDG'liler nereden geliyorlar, onlar Suriyeli değiller mi?
Tabiri caizse Suriye'nin hem etinden hem de sütünden yararlanalım istiyorlar. Erdoğan bir keresinde “Suriye petrollerinin geliri ile Suriye'nin yeniden inşaasına katkı sunabileceklerini” söyleyerek niyetini belli etmişti. Fakat bu öneriyi ne rejim, ne de koalisyon güçleri kabul etmedi; çünkü herkes Erdoğan rejimi ve DAİŞ arasında geçmişte yaşanan petrol ticaretini biliyordu.
Başta Kürtler olmak üzere SDG'nin diğer bileşenleri bu anlaşmadan çok önce petrol gelirleri de dahil olmak üzere, kendi ellerine olan bütün olanakları Suriye halkının geri kalanı ile paylaşacağını zaten ilan etmişlerdi.
SDG bu anlaşma ile ortaya çıkacak kaynağı ülkenin kalkınması ve insanların refahı için kullanacaktır, kimse artık Suriye'de petrol hırsızlığına tevessül etmemelidir; çünkü bu ülkede artık SDG var.