Tarihin tabutunda Türk röveşatası

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Erdoğan’ın ecdadı Vahdettin kaçtı da, Kemalistlerin ecdadı ne halt etti? Enverlerden, Talatlardan, Cemallerden söz ediyorum. Vahdettin İngiliz zırhlısına kapağı attı, Enver paşalar da Alman savaş gemisiyle sırra kadem bastı.
  • Enver Paşa sebep, Vahdettin sonuçtur. Sebep berbattır, sonuç da berbat. Kemalist berbat sebebi savunuyor, Erdoğan-Bahçeli berbat sonucu selamlıyor.

Tarihin tabutunda Türk ileri gelenleri birbirlerinin kalesine röveşata ile gol atmak için şu sıralar helak oluyorlar. Bunların tabanındaki Kemalist ve İslamcı zavallı taraftarlar da bu tabut içindeki matrak maçı tribünlerden birbirlerine küfürler savurarak seyrediyorlar. 

Zavallılar. Erdoğan’ın eli ceplerinde, her gün soyuluyorlar. Aklın alamayacağı soygun, yolsuzluk iktidarın suç ortaklarını “Karunlaştırıyor”, toplumu ahlaki bataklıkta boğuyor. Vatanları dünyada beş paralık olmuş. “Kahraman generalleri” Antep’de gördüğünüz yüzlerce “şehit adayı mezarı” kazıyor, Zap’a Kürt öldürmeye gidenleri bu mezarlar bekliyor.  

Ve ahali tarihin tabutundaki rezil maçı ağzı bir karış açık, seyrediyor.  

İzmir Belediye Başkanı Soyer Vahdettin ve o zamanın iktidarını, Nutuk’dan yaptığı bir alıntıyla “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde” olmakla suçlamış. İktidar ve medyası da  Soyer’i “ceddimize küfredemezsin” diye yerden yere vurmakta. Vahdettin taraftarları ve Vahdettin karşıtları “Titanik” batarken birbirinin üzerine yürümekte.  

Vahdettin nedir? Bu tarihin tabutundaki kavga neyin nesi?  

Biraz bakalım. 

Vahdettin “hain” midir? 

Bu soruya cevap vermek için soralım: Hain nedir? Çok açık: İradesiyle davasını satana hain denir. Tersinden okursak, bir adam aslında ihanet etmekle direnmek ikileminde karar verme iradesine sahipken, bilerek, isteyerek ihanet yolunu tercih etmişse, biz ona hain deriz.  

Vahdettin “beni Padişah yapın, ben de vatanımızı kurtarayım” diye size söz verdi de, siz onu bu nedenle mi tahta çıkardınız? Sözünden döndüğü için mi ona “hain” demektesiniz? 

Zavallı adam, tahta oturduğunda İttihat Terakki’nin “esiriydi”. Savaştan sonra İngilizler’e “esir” düştü. Ne İttihatçılara kafa tutabilirdi, ne de İngilizlere. Tahta ne bir ideal için oturmuştu, ne oturduktan sonra bir dava adamı olmuştu. Ne tahta çıkmadan önce ordular yönetmişti, ne kütüphaneler dolusu kitaplar yazmıştı. Bütün marifeti bir ana ve babadan şehzade olarak doğmuş olmasıydı. Şair ne demiş: “Yüksel yüksel ki bu yer yerin değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.” 

Zavallı Vahdettin, İttihatçılar önüne hangi kağıdı koyduysa mührünü bastı, İngilizler ne dediyse onu tasdik etti. Enver Paşa “Cihad ilan et, Moskofa karşı harbe giriyoruz” deyince, Cihad ilan etti. İngilizler “savaşta yenildin, Sevr’i imzala” deyince de Sevr’i imzaladı.  

Neyi savunuyordu ki, savunduğuna ihanet etmiş olsun.   

Mustafa Kemal adama “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” ettin deyince, zavallı canını kurtarmak için, zaten esir düştüğü İngiliz’in gemisiyle kaçtı.  

Erdoğan’ın ecdadı Vahdettin kaçtı da, Kemalistlerin ecdadı ne halt etti? Enverlerden, Talatlardan, Cemallerden söz ediyorum. Vahdettin’i yöneten bu paşalar savaşta perişan olunca ne yaptılar? Anadolu’ya geçip İngiliz’e karşı silah mı kuşandılar?  

Ne gezer? Vahdettin İngiliz zırhlısına kapağı attı, Enver paşalar da Alman savaş gemisiyle sırra kadem bastı.  

Kemalistler Vahdettin’e karşı tarihin tabutunda meydan muharebesi veriyorlar ama, Enver Paşa’nın ve Talat Paşa’nın Hürriyet-i Ebediye tepesindeki mezarlarının başında da hala nöbet tutuyorlar.  

İngiliz gemisiyle kaçmak ihanet de, Alman gemisiyle kaçmak nasıl oluyor da vatanperverlik oluyor? Anlayan beri gelsin. Bu kafa bugün de aynı kafa. İngilizi emperyalist, Alman’ı dost sayan kafa bugün de Amerikalıyı emperyalist, Rusya’yı ve de Çin'i kurtarıcı sanmakta. Kendi kendini kurtarsana be adam… 

Şu sıralar hep  “sebep sonuç” ilişkisine değiniyorum ya, yine öyle yapayım: Enver Paşa sebep, Vahdettin sonuçtur. Sebep berbattır, sonuç da berbat. Kemalist berbat sebebi savunuyor, Erdoğan-Bahçeli berbat sonucu selamlıyor. İkisine de Allah selamet versin. Dedim ya bunlar aynı iplikten dokunmuş, farklı desenlerde Sümerbank bezidir. Birinde Anıt Kabir resmi, ötekinde Çamlıca camisi… 

Quto tam burada duruma müdahale etti: “Veysi abe, bana öyle geliy ki, Erdogan Vahdettin’in haline empati yapiy, onun etrafını saran İttihatçılarla, kendisinin etrafını saran yeni-ittihatçı Ergenekoncuları ve de kendi halini düşiniy, düşüniy, düşiniy, neticede empatisi sempatiye dönüşiy…Sonra da ‘acep seçimden sonra Amerikan tayyaresi ile mi tüysem, yoksa Rus oligarklarının yatıyla mı” diye sempatisi korkuya yol açiy…Soruyem, derin devlet, kapitalist modernite, ve küresel emperyalizm sebep ve de Erdoğan tıpkı Vahdettin gibi sonuç degil mi?” 

Vallahi deminden beri bu sonuca varmak için yazıyı uzatıp durdum. Sağolsun Quto noktayı koydu da yazı bitti. Yani Quto sebep, yazının ana fikri sonuç…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.