Tecrit cinayet hazırlığıdır 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Öcalan tecritte kaldığı süre boyunca hem Önderliği, hem ulusal birliği, hem halkların ittifakını, hem devrimi, hem barışı ve hem de kollektif refahı adım adım kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz. 

Hem uluslar arası komplonun, hem de şu anda sürdürülen tecritin stratejik sebebi çok açık. 

Savaş karşıtlarının, yeni bir dünya özlemi duyanların anlatacaklarıma kulak vermelerini dilerim. Ama önce şu andaki tecrit işkencesinin evrensel bir tepkiyle karşılaşmamasını, “yeni bir dünya”yı umursamayan, ama bu “eski dünyanın” içindeki insan hakları ihlallerine itiraz edenlerin şu sıralardaki sessizliğini protesto etmekle yazımıza başlayalım. PKK Önderi’ne ve onunla birlikte İmralı’da bulunan esirlere uygulanan tecrit, yalnız işkence değil, öldürmeye dönük bir insanlık suçudur. 

Ölen insandan haber alınmaz,  

Öcalan’dan haber alamıyoruz. 

Tecrit altındaki esirlerin ölü mü, sağ mı olduğunu bilmiyoruz. 

İşte bu, yalnız tecrit altında tutulanlara uygulanan bir işkence olmakla kalmıyor, tecrittekilerin yakınlarına ve Başkan Öcalan’ın şahsında tüm Kürt halkına karşı uygulanan bir işkence oluyor. 

Öcalan’ın canına kast etseydiler, bütün bu insanlar şu anda ne yaşıyor iseler, aynısını yaşamış olacaklardı. 
Cinayete mi hazırlanıyorlar, dört parça Kürdistan’da halkı psikolojik olarak bu cinayete alıştırmak mı istiyorlar, alışmanın derecesini ölçtüklerinde, alışmanın “kadere boyun eğme” derecesine geldiğini gördüklerinde cinayet kararını vermeyi mi bekliyorlar? 

Bu soruları herkes kendi kendine sormalıdır. Herkes “yoksa alışıyor muyuz?” diye kendiyle hesaplaşmalıdır. Tecrite karşı “tepkilerin” çapına, alanlara çıkanların sayısına bakmalıdır. Kendi kendine şu soruyu sormalıdır: “Sahi, acaba en son ne zaman tecrite karşı sokağa çıkmıştım” diye hatırlamaya çalışmalıdır. Nicedir evinde oturduğunu, sokağa çıkıp tecriti protesto edenleri ekranda seyrettiğini anladığı anda, şu amansız sonuca varmalıdır: 

“Ben Öcalan’ın yokluğuna alıştıkça, İmralı’da halkımın Önderi’nin canına kastedileceği zamanı kısaltıyorum.” 
Alışan muhtemel bir cinayete ortak olacağını açık seçik bilmelidir. 

Alışır, evinize kapanırsanız cinayete ortak olacaksınız. İşkenceye alışmak işkence altındakinin hayatına mal olur. 
Tecrite karşı olsalar da eylemsiz kalanlarla ilgili bu kadar. Şimdi tecritin “önleyici karşı devrim”le ilgisine gelelim: 
Öcalan’ın hala yaşıyor olması Kürdistan’ın bütün parçalarında insanlar için hala bir “umut” ışığıdır. Bu umut ışığını göremeseler bile, tüm bölge halkları için de hala var olan bir “umuttur.” Anlatacağım. 

Irak ve Suriye’de yaşanan savaş Avrupa’ya sıçradı ve böylece “üçüncü dünya savaşı” tehlikeli bir aşamaya yükseldi. Nükleer savaştan bile söz ediliyor. 

Bu insanlığın varlığını tehdit eden savaş ortamında ansızın bir mucizenin gerçekleştiğini ve PKK Önderinin tecriti aştığını ve İmralı kapısından özgürlüğe adım attığını düşünün. Neler olur? 

O anda Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt toplumunun ezici çoğunluğu Öcalan’ın etrafında yüzyıllardır kuramadığı ulusal birliğini kurar. Kürt halkı böyle bir önderlikten yoksunluğun acısını çekiyor. Çünkü bütün bölge devletleri Kürtleri parçalıyor ve onun vatanını parça parça yutmaya çalışıyor. Barzani ihaneti Kürtleri her yerde bölüyor. Hiçbir Kürt partisi Kürtleri birleştirme gücüne ve yeteneğine sahip değil. Bu büyük birliği yalnızca Öcalan gerçekleştirme niyet ve gücüne sahip. 

Tecrit Kürt ulusal birliğini önlemenin en insanlık dışı yöntemidir. 

Bu büyük birlik özgür Öcalan tarafından gerçekleştirildiği anda dört parçanın içinde yer aldığı devletlerde deprem etkisi yapar. Bu devletlerdeki egemenlerin boyunduruğunda umutsuzca ezilen Türk halkı, Arap halkı, Azeri halkı ve Fars halkı ve Hıristiyan, Êzîdî halklar ilk defa boyunduruktan kurtulma imkanının doğduğunu gördüğü anda Kürt halkıyla asrın ittifakına katılır. 

Böyle bir durumda, Erdoğan, Esad, Barzani, Irak ve İran devletlerinin muktedirleri, ya bu görülmemiş iradeye boyun eğer ya da tasfiye olur. 

Ortadoğu’ya o gün barış gelir, özgürlük gelir, refah kapıları açılır. 

Bu durum dünya dengelerini öylesine değiştirir ki, hegemonyacı güçler paniğe kapılır, Ortadoğu devrimci sürecinden duydukları kapitalist iç güdüyle birbirleriyle savaşmayı bırakmak zorunda kalır. 

Üçüncü dünya savaşı sona erer. İnsanlık nükleer bombanın kör edici ışığında yanmak yerine, barış güneşiyle ısınır. 
Tarihte bireylerin belli şartlarda tayin edici rollerine şahit olunmuştur. Ama şu anda Öcalan’ın oynadığı ve asıl bundan sonra oynayacağı rol hiçbir bireye tanınmamıştır. İşte Öcalan böyle bir misyonu olduğu için tecrit altındadır. 

Kürt halkını tecrite alıştırmak, onu eylemsizliğe sürüklemek, Başkan Öcalan’a kârı planlanmış cinayete hazırlıktır. Tecrit şu anda yalnızca Öcalan’ın gerçekleştirebileceği Kürt ulusal birliğini önleme amaçlıdır. Tecrit Kürt halkıyla Ortadoğu halklarının ittifakını önleyerek, bölge diktatörlerinin iktidarlarını koruma ve bölgesel devrim sürecini baltalama amaçlıdır. Tecrit dört parçadaki Kürtleri Öndersiz bırakıp parçalayarak Üçüncü Dünya Savaşına son verecek en örgütlü gücü saf dışı etme amaçlıdır. 

Öcalan tecritte kaldığı süre boyunca hem Önderliği, hem ulusal birliği, hem halkların ittifakını, hem devrimi, hem barışı ve hem de kollektif refahı adım adım kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz. Komplo ve tecritin kapsamlı amaçları böyledir. 

Ortadoğu’da ve dünyada barış mı istiyorsunuz? Devrimci değişime, halkların kardeşliğine hasret mi kaldınız? Özgür yaşamak mı istiyorsunuz? 

O halde tecrite alışmayacaksınız, tecrit işkencesini iliklerinize kadar duyacaksınız. 
Evde oturmayacaksınız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.