Toplumsal hafızanın estetik inşası

İlham BAKIR yazdı —

  • Kürtlerin binlerce yıldır, klamlarla, hikayelerle kurdukları hafızaya ve bu hafızanın sözlü gelenek yoluyla taşınmasına denk düşecek bir estetik hafıza yaratma kabiliyetine ulaşması kendini yakıcı bir gereklilik olarak dayatmaktadır.

Türkiye’de toplumsal mücadele süreçlerinin en önemli, en derinlikli sorunu kalıcı bir hafıza dinamiğinin yaratılamaması, her sorun yaşandığında, ki bu sorun daha önce defalarca tekrar etmişse bile, her seferinde bu sorunla baş etme, krizle mücadele etme, toplumsal mücadeleyi geliştirme noktasında sanki hiç deneyim yokmuş gibi her şeye sıfırdan başlanıyor olmasıdır. Belge oluşturma, kayıt düşme gibi hafıza aktarım dinamikleri işletilememekte: yaşanan kriz, baskı, cunta, ekonomik çöküntü ve benzeri ne sorun yaşanmışsa buna karşı verilen mücadele pratiği yaşandığı süreçle sınırlı kalmış, gelecek için hafıza oluşturmada hep eksik ve yetersiz kalınmıştır.

Bu siyaset alanında da böyle, sanatta da böyle, sivil toplum mücadele dinamiğinde de hep böyle. Bu hafızasızlık durumu, yol gösterecek deneyim ve birikim yoksunluğu, yaşanan pek çok krizde ezilenler açısından ortaya çıkmış pek çok fırsatın heba edilmesine yol açmış; tüm güç ve enerjinin çoktan inşa edilmiş ve zemin kılınmış olması gereken şeylerin yeniden sil baştan inşasına harcanmıştır. Bu durum aslında sadece Kürtlere yahut Türklere ait bir özellik değil, tüm Ortadoğu toplumlarının özellikle modern çağla birlikte yaşadıkları çok büyük bir sapmadır.  

Oysa Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası binlerce yıllık uygarlık çizgisinin ana kaynağını ve ana akış yatağını oluşturmuş ve bu yataklardan devasa hafıza nehirleri akıtmış coğrafyalardır. Belge düşme, kayıt etme, birikim ve deneyimi aktarma konularında muazzam yol ve yöntemler geliştirilmiştir.  Başta din ve inanç sistemleri olmak üzere ritüeller, söylenceler, masallar, mitolojik hikayeler, efsaneler, destanlar; her biri kendi başına muazzam bir kolektif hafıza merkezidir. 

Kapitalist sistemin Ortadoğu diye tarif ettiği coğrafyayla kurduğu ilişki dinamiğinin temelinde bu coğrafyanın hafızasını dağıtma, hafızasızlaştırma vardır. Kapitalist uygarlığın bu coğrafyada tutunma, sömürü ve egemenliğini sürdürebilmesinin başarısı hafızada yaratabildiği tahribatın büyüklüğü ile orantılıdır.

Kürt Özgürlük Hareketi işte tam da bu yüzden asıl itibariyle toplumsal, kolektif hafızayı inşa etme ve muhafaza etme hareketidir. Bunca ağır ve çetin koşullara rağmen mücadelenin onlarca yıldır bu güçte devam edebilme, toplumu değişen koşullarla göre değiştirip dönüştürebilme gücü tam da bu kolektif hafızayı bir kurucu unsur olarak görebilmiş ve kurabilmiş olmasında yatar. Muazzam deneyim biriktirme ve aktarma güç ve yöntemlerine sahip kapitalist uygarlık karşısında aynı güçte hafıza inşa etme yeteneğine sahip olunmadan ayakta kalınamaz, mücadele dinamiğine sahip bir toplumsallıktan söz edilemez.

Türkiye’deki sol sosyalist hareketlerinde temel başarısızlık nedeni, hafıza merkezlerinin, sistem tarafından dumura uğratılmış olmasıyla temelden alakalıdır. Sadece yakın tarihi bile ele alsak, 12 Eylül cunta dönemi sol, sosyalist hafızada kayda değer bir analize, bilimsel ve politik değerlendirmeye tabi tutulamamıştır. Sanat alanında da bu noktada çok büyük bir körlük yaşanmış; süreç sanatsal, estetik bir yoruma tabi tutulamamış, bu dönemi toplumsal hafızada canlı tutacak güçlü bir sinema filmi, bir roman ortaya çıkarılamamıştır.

Ne yazık ki aynı körlük Kürt Özgürlük Hareketi’nin merkezinde yahut periferisinde yer alan sanatçılar ve onların yarattıkları eserlerde de söz konusudur. Siyasal ve toplumsal alandaki bunca ağır bedel, bunca pratik ve teorik emeğe rağmen şimdiye kadar neredeyse kayda değer bu muazzam ve çetin mücadele, değiştirip dönüştürme, yeniden inşa süreçleri bir estetik yorum ve ifadeye ciddi manada kavuşturulamamıştır. Ve çok açıktır ki bu muazzam süreçlerin toplumsal hafızada sanatsal yorumu gerçekleştirilmeden, bu süreçler estetik ifadeye kavuşturulmadan özgürlük mücadelesinin kalıcı ve sürekli kılınabilmesi mümkün değildir.

Kürtlerin binlerce yıldır, klamlarla, hikayelerle kurdukları hafızaya ve bu hafızanın sözlü gelenek yoluyla taşınmasına denk düşecek bir estetik hafıza yaratma kabiliyetine ulaşması kendini yakıcı bir gereklilik olarak dayatmaktadır. Kürt şairlerin, yazarların, sinemacılarının, her türlü hikaye anlatıcısının bu sürece cevap olma sorumluluğu vardır.

  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.