Yakın ve açık bir tehlike olarak Kürtçe

İlham BAKIR yazdı —

“FIAT”ın patronu Agnelli Kızıl Tugay tarafından kaçırılır. Kızıl Tugay militanlarının kullandığı arabanın kaza yapması sonucu Agnelli, olay yerinde tesadüfen bulunan “FIAT”ın teknisyenlerinden Antonio tarafından kurtarılır. Antonio çok ağır yaralanmış olan ve yüzü tanınmayacak halde olan Agnelli’nin üzerinde kimliğini unutur. Doktorlar yaptıkları bir dizi ameliyat ile Agnelli’yi hayata döndürürler. Agnelli’nin yüzünü estetik ameliyat ile onaran doktorlar, yüzü eski hale getirirken Agnelli’nin üzerindeki Antonio’nun kimliğindeki fotoğrafa bakarlar. Böylece Fiat’ın patronu, işçisi Antonio’nun yüzünü alır. Ve yanlışlıklar komedyası başlar.
Yıl 2003 Mezopotamya’daki geleneksel dövmeleri konu alan İzmir MKM’nin yapımcısı olduğu “Beden Ayetleri” adlı belgesel filmim için İzmir’de gala yapacağımız bir salon arıyoruz. Ama belgesel film Kürtçe olduğu için ne devlet, ne belediyeler ne de özel şahıslara ait salonlar bize verilmiyor. Tahiti’de çekilmiş dövme ile ilgili bir belgeseli alıyorum, altına Türkçe alt yazı yapıyorum. Filmin jeneriğindeki isimleri değiştirip kendi ismimi ve belgeseli birlikte çektiğimiz diğer arkadaşların ismini yazıyorum ve belediyeye ait büyük bir salon için başvuruyorum. Gösterimini yapacağım belgeselin Tahiti dilinde olduğunu ve Türkçe alt yazısı bulunduğunu başvuru dilekçeme yazıyorum, Tahiti dilindeki filmin bir adet CD’sini de başvuruma ekliyorum. Talebim kabul ediliyor, çok kalabalık bir seyirci kitlesi ile “Beden Ayetleri” belgeselinin galasını yapıyoruz. Salonda akşam nöbetçi kalmış olan birkaç görevli filmin dilinin ne olduğu ile, hatta film ile bile ilgilenmiyorlar. Ama kül yutmayan devlet iki polisini görevlendirmiş filmi izlesinler diye. Öyle ya ne olur ne olmaz. O polisler de filmden değil de filmi izlemeye gelenlerin profilinden bu filmin bir Kürtçe film olduğunu tespit ediyor tabi. Beni alıyorlar filmden sonra. Yasal bir gözaltı şeklinde değil, korsan bir gözaltı ile “Filmin politik bir içeriği yok, niye aldınız beni, dövmelerle ilgili bir belgesel film işte” diyorum. “Bu belgeseli neden Kürtçe çektin” diyorlar. Filmin içeriğinden dolayı hafifletici nedenlerim olsa da filmin dilinin Kürtçe oluşunu da ağır bir politik tutum olarak kabul ediyorlar ve bana gerekli muameleyi yapıyorlar. Bir daha Kürtçe film çekersem başıma daha kötü şeyler geleceğini söylemeyi ihmal etmeyerek beni bırakıyorlar. Güzel bir kara komedi konusu. Bu konuda bir film yapmayı düşünmedim değil.
Yıl 2020. Bir kara komedi olan Klakson Borazanlar Ve Bırtlar İtalyan oyun yazarı Dario Fo’nun bütün dünyada tanınan ünlü oyunu Türkçeye de çevrilmiş başta devlet tiyatroları olmak üzere pek çok tiyatro topluluğu tarafından defalarca oynanmış. İstanbul’da kurulan ve Kürtçe oyunlar oynayan Kürt Tiyatrosunun en eski topluluklarından biri olan Jiyana Nû Tiyatrosu’da bu oyunu Kürtçeye çevirmiş, Türkiye’deki tiyatro festivallerinde ve başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok kentinde defalarca bu oyunu sahnelemiş ve sahnelemeye devam etmekte. İstanbul Büyük Şehir Belediye Tiyatroları da özel tiyatrolara destek kapsamında programında Jiyana Nû’nun oynadığı Dario Fo’nun bu oyununa yer veriyor. Yüz yıllık İstanbul Şehir Tiyatrolarının tarihinde ilk defa programda bir Kürtçe oyun yer alıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil elbette müesses nizam açısından. Maazallah bunun ucunun nereye varacağı belli olmaz. Kaymakamlığın yasaklama kararında Kürtçeden hiç bahsedilmemekte fakat Türkçe oynandığında hiçbir sakınca doğurmayan oyunun nasıl oluyor da Kürtçe oynandığında suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike durumu doğurduğunu, kamu düzeninin bozulacağı, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının tehlikeye düştüğünü ifade eden resmi kararın gel de içinden çık. Bu bir şakacı kaymakam olsa gerek. Dario Fo’nun oyununa güncel bir katkı yapmak istemiş olmalı.
İstanbul valisi durur mu o da bu kara komedi oyununa bir katkı yapmış. “Oyun Kürtçe olduğu için değil PKK propagandası yapılacağı için yasaklandı” demiş. İlahi vali hazretleri Dario Fo’yu da PKK’li yaptınız ya ne demeli espiri anlayışınıza. Gerçi bir savcınız da daha önce Spinoza ve Albert Camus’u örgüt üyesi yapmıştı. Bir devletin böyle topyekun bir derin mizah anlayışına sahip olması güzel bir şey elbette.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.