Yeni durum değerlendirmesi 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şu son beş gün içinde Erdoğan ve suç ortaklarının girişeceği provokasyonlara gelmemek ne kadar hayati ise, seçim gecesi her türlü saldırıya ve seçimi çalma yeltenişlerine karşı direnmeye hazır olmak da o ölçüde hayatidir. 

Dokunulmazlığı olmasa Ali Yeşildağ’ın “itirafları” ve “şahitliğiyle” birikte Erdoğan elleri arkadan kelepçelenip gözaltına alınır ve çıkarıldığı ilk mahkeme tarafından tutuklanırdı.

Cemaate yakınlığı ile tanınan ünlü gazeteci Cevheri Güven günlerden beri Erdoğan’ın en yakın adamı tarafından hazırlanmış videoları yayınlıyor. Ayrıntıya girmeyeceğim. Videoları bir yolunu bulup izleyin, ne olduğunu bizzat siz görün. Ben sadece şunu söylemekle yetineceğim: Erdoğan Türk mafyasının en önde gelen Baron’udur ve onun hükümeti bir çetedir.

Ali Yeşildağ’ın itirafları ise bu çetenin “çözülmekte” olduğunu göstermekte. Erdoğan’ın kaybettiğini değme bilimsel kamuoyu araştırmasından çok daha kesin bir şekilde en iyi onun hemen yanında yer alan suç ortakları görüyor ve bunlar 15 Mayıs günü yeni iktidara şimdiden birer “itirafçı” olarak, bu videolarla dilekçe veriyor.

Yapılan ifşaat öylesine dehşet vericidir ki, Saray gündemi değiştirmek için tehlikeli bir hamle yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitingine iki-üç yüz kişilik bir güruhu saldırttı. Polis şefi Soylu tımarhane kaçkını taklidi yaparak bilinçli şekilde dikkatleri kendi üzerine çekmek, mensubu olduğu Recep Çetesi’nin namlı üyesi Ali Yeşildağ’ın videolarını perdelemek için, saldırıya uğrayan Ekrem İmamoğlu’nu “provokatörlükle” suçladı.

Ardından da Tarsus’ta Yeşil Sol Parti’nin seçim otobüsüne bir grup eli bıçaklı, sopalı MHP’li grup saldırdı ve parti çalışanlarını yaraladı, otobüsü tahrip etti.

Haliyle kamuoyu “acaba Erdoğan Haziran-Kasım ayına benzer kanlı bir seçim darbesine mi hazırlanıyor” endişesine kapıldı.

Erdoğan ve çetesi elbette her yola başvurabilir. Ali Yeşildağ’ın “itirafçı” olmasıyla neye uğradığını şaşıran bu güruh, bir başka kurtuluş yolu bulamazsa Türkiye’yi bile ateşe verir.

Ama artık “başaramaz.” Devletin zirvesindeki asker-sivil bürokrasi, ne kadar halk düşmanı olursa olsun, hatta Erdoğan’ın suç ortaklığını bile yapsın, kendi devletlerini, sırf çoktan hışırı çıkmış, hurdaya dönmüş Erdoğan gibi bir adam için kanlı bir maceraya atmaz. Onların ceplerinde, yıpranmış ve halk çoğunluğunu kaybetmiş olan Erdoğan sonrası için piyasaya sürecekleri pek çok alternatif senaryo var.

Erdoğan’ın devrilmesiyle ve Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olmasıyla, hiç kuşkusuz Erdoğan ve çetesi çok şey kaybedecektir. Hatta eğer iktidarda kalmak için kanlı bir darbeye teşebbüs ederse, kesinlikle bu yeltenişinde yenik düşecek ve işte asıl o zaman yargılanacaktır.

“Devletsiz Erdoğan” hiçbir şeydir. Erdoğan sonrasında devletin zirvesi büyük çoğunluğu ile yeni şartlara uyum sağlama konusunda zorluk çekmeyecektir. Sonuçta Kılıçdaroğlu “devrim” yapmayacak, devlet aygıtını yıkıp parçalamayacak, devleti “devralacaktır.” Şu anda bürokrasinin kendini yeni duruma hazırlamakta olduğundan şüphe bile edilemez. Paniğe kapılanlar Erdoğan çetesinin mensuplarıdır. Şu andaki itirafçılar bu çetenin “şefleri” değil, “ikincil” unsurlarıdır.

Cumhur İttifakı’nın yerine Millet İttifakı’nın gelmesinden elbette mevcut bürokrasi kaygılıdır. Ama bu kaygı çetenin duyduğu ölümcül korkuyla kıyaslanamaz. Osmanlı’da oyun çoksa, Cumhuriyet bürokrasisinde de çare çoktur. Onlar Millet İttifakı’na yabancı değiller. CHP “devletin kurucu partisidir.” İyi Parti’nin başında Mafya’nın Erdoğan’la birlikte şefliğini yapan Ağar’la çalışmış ve eline Kürt kanı bulaşmış eski bir İçişleri Bakanı bulunmaktadır. Gelecek ve Deva’nın Genel Başkanları Erdoğan hükümetlerinde Başbakanlık yapmış, Dışişleri’ni ve ekonomiyi yönetmişlerdir.

Elbette burada “devlet” başka, “çete” başkadır denmiyor. Devlet artık mafyatokratik faşist bir devlettir. Erdoğan ve hemen yakın çevresi bu mafyatokrasinin artık zayıflamış bir parçasıdır. Yenileceğini gördükleri anda harcarlar. Harcadıktan sonra da yeni siyasi iktidar koşullarına intibak ederler, sonra adım adım bu iktidarı devletin hizmetine alırlar. Millet İttifakı bu “hizmete”hem uygundur, hem de teşnedir. Diyelim ki Kılıçdaroğlu’nun Dersim’den tevarüs ettiği “dürüstlüğü” tuttu ve kendisinden beklenen “hizmeti” yapmadı. Onu da yalnız Millet İttifakı’nın içinde değil, kendi partisi CHP’nin içinde boğarlar.

Eğer şu son hafta içinde beklenmedik gelişmeler olmazsa, Ali Yeşildağ’ın itiraflarından sonra Erdoğan’ın Yüksek Seçim Kurulu eliyle “sivil darbe” yeltenişi, henüz tümüyle gündemden kalkmasa bile ağır bir darbe almıştır.Burunları iyi koku alan YSK üyelerinin bir kısmı “çözülmeyi” görmüş ve bir ihtimal Erdoğan’ı “satma” hazırlığına başlamış olmalıdır.

Bu anlatılanlardan şu iki “sonuç” çıkarılmamalıdır.

Birincisi, Erdoğan sonuna kadar direnecektir. YSK’yı “sivil darbe cuntası” olarak kullanmaya çalışacaktır. İmkan bulursa seçimi çalacaktır.

İkincisi, Erdoğan’ın direnişi kırılıp, iktidardan düştüğü zaman, yine eski hamam eski tas hesabı mevcut bürokrasi kaldığı yerden devam edemeyecektir. Millet İttifakı iktidarı da aynı gün varolan bürokrasinin “hizmetine” girmeyecektir. Bürokrasinin yeni şartlara intibakı da, Millet İttifakı’nın halka karşı devlet hizmetine girmesi de “zaman” alacaktır.

İşte bu “zaman” halkın zamanıdır. Eğer Yeşil Sol Parti TBMM’ye 100 vekille girer ve halk elinden alınmış tüm özgürlükleri kullanarak örgütlülüğünü pekiştirirse, bugünkü kriz koşullarında “konsolidasyon” planı boşa çıkartılabilir ve Demokratik Cumhuriyet’in yolu açılabilir.

Şu son beş gün içinde Erdoğan ve suç ortaklarının girişeceği provokasyonlara gelmemek ne kadar hayati ise, seçim gecesi her türlü saldırıya ve seçimi çalma yeltenişlerine karşı direnmeye hazır olmak da o ölçüde hayatidir. Burada sözümüz “zaten hazır olan” Emek ve Özgürlük İttifakı’na değil, CHP’yedir; çünkü Kılıçdaroğlu daha şimdiden “seçim gecesi sokağa çıkmayın, evinizde oturun” demiştir.

Bunu “duyan” Erdoğan acaba ne düşünmektedir? Acaba YSK üyeleri bu “evde oturma” işini nasıl yorumlamaktadır?

Ben merak ediyorum; ya siz?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.