Yoksulluk

Cafer TAR yazdı —

  • İnsanların yüreği ağzında Döviz/TL paritesini takip ediyorlar, Dolar 11,20, Euro 12,70 oldu, her geçen gün temel ihtiyaç maddelerine zam yapılıyor. Fakat rejim sadece izlemekle yetiniyor; çünkü her şeyi öylesine tükettiler ki, olanları izlemekten başka yapabilecekleri bir şey kalmadı.

Türkiye’nin bundan sonra temel gündemi yoksulluktur.

Türkiye coğrafyasında yaşayan bütün halklar yoksulluk temelinde eşitlenecekler. Erdoğan/Bahçeli rejimi kendinden beklenileni yapmış oldu, aslında buraya kadar bir sürpriz yok. Bütün despotik rejimler bir gün bu noktaya mutlaka geliyorlar.

Erdoğan geçenlerde “Biz ekonominin kitabını yazdık” derken, aslında samimiydi. Gerçekten de Erdoğan başkanlığında Türkiye ekonomisini yönetenler yolsuzluk ve rüşvet ekonomisinin kitabını yazdılar.

Hiç kimsenin aklımızla alay etmesine izin vermemeliyiz. Fakat önce şunu bilelim; ekonomiyi yönetenler aldıkları kararların muhtemel sonuçlarını en az diğer ekonomistler kadar biliyorlar. Başta Erdoğan olmak üzere ekonomi yönetiminde olanların tamamı örneğin faiz indiriminin sonucunun döviz fiyatlarında artış olarak geri döneceğini bilerek bu kararları alıyorlar.

Şimdi burada soru şudur: Öyleyse bu insanlar neden bu kadar saçma kararlar alıyorlar?

Her şeyden önce karşımızda para kazanmak için kendi yasallığını bile önemsemeyen bir iktidar yapısı ve onun etrafında organize olmuş, siyaseti kendisini ve etrafını zenginleştirmek olarak tarif etmiş bir şebeke var.

Bu şebeke servetini; yolsuzluk, adam kayırma, kamu kaynaklarını eşe dosta peşkeş çekme, uyuşturucu, kaçak petrol, silah kaçakçılığı, yasadışı göçmen kaçakçılığı gibi faaliyetlerden elde etmiş ve etmeye de devam ediyor.

Bütün bu faaliyetlerin tamamını iktidar da olsanız yasal ve iyi işleyen bir ekonomi ve hukuk düzeninde sisteme dâhil edemez, elinizdeki parayı ekonomide dolaşıma sokamazsınız.

Özellikle Türkiye’de bankacılık sisteminin ve hukukun işlemez hale getirilmesi tesadüf değildir.

Laçkalaştırılmış bankacılık sistemi ile kara parayı dolaşıma sokuyor, sonra da teslim alınmış adalet sistemi ile de yargı denetiminden kurtuluyorlar.

Normal bir ekonomide ve asgari ölçülerde işleyen bir hukuk düzeninde bu paralar kazanılamaz ve yine bu kadar aleni suça bulaşanlar mutlaka yargılanırlar. Fakat mevcut Erdoğan düzeninde bu paralar hem kazanılabiliniyor, hem de bozuk bankacılık sistemi üzerinden yeniden dolaşıma sokuluyor.

Halkımızın tabiriyle “bundan iyisi Şam’da kaysı!” Fakat her şey gibi bunun da bir sonu var ve Erdoğan merkezli bu şebeke artık kendini yeniden üretemiyor. Her geçen gün sistem içi düzensizlik artıyor ve ayakta kalmak için gereksinim duyduğu enerji azalıyor.

İnsanların yüreği ağzında Döviz/TL paritesini takip ediyorlar, Dolar 11,20, Euro 12,70 oldu, her geçen gün temel ihtiyaç maddelerine zam yapılıyor. Fakat rejim sadece izlemekle yetiniyor; çünkü her şeyi öylesine tükettiler ki, olanları izlemekten başka yapabilecekleri bir şey kalmadı.

Hasta ve yaşlı Erdoğan’ın yirmi yılda tüketilen kaynaklara rağmen, sistemi ayakta tutması artık mümkün değil; bu zamana kadar topluma Erdoğan’ı göstererek ve onun etrafında birçok şehir efsanesi üreterek rejim bir biçimde ayakta kalabiliyordu.

Fakat artık bunun olanağı kalmadı; toplum yaklaşan fırtınayı bütün varlığıyla hissediyor. Erdoğan taraftarları bile, artık Erdoğan’ın Türkiye’nin sorunlarını çözebileceğini, yoksullukla mücadele edebileceğini düşünmüyorlar. Tamamen tepkisel ve çaresiz bir yaklaşım içerisinde Erdoğan’ın yanında durmaya devam ediyorlar.

Öyleyse günümüz koşullarında bize düşen; özgür, demokratik toplum yaklaşımımızın yanı sıra; sosyal adaleti ve toplumsal dayanışmayı esas alan yoksulluğu bitirme programımızı da biran önce oluşturmak ve Türkiye halklarının önüne koymak olmalı.

Hiç kuşkunuz olmasın, bu toprakların gerçek çözüm gücü; hiçbir yolsuzluk ve menfaat ilişkisine bulaşmamış olanlar, yani kendini HDP ile birlikte tanımlayanlardır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.