24 Nisan Osmanlı’yı yıktı ikincisi Türkiye’yi yıkar!.. 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • 24 Nisan “soykırımcı” saldırı, Türkiye’nin sürüklenmekte olduğu ve ucu tehlikelere açık “yeni soğuk” savaşta, “ikinci 24 Nisan” olmaya adaydır. Birinci 24 Nisan nasıl Osmanlı’nın sonunu haber verdiyse, ikincisi de Türkiye’nin sonunu haber veriyor.

25 Nisan tarihli gazete manşetlerine ve köşe yazılarına merakla baktım. Ermeni Soykırımının yıldönümünde başlatılan ve “Kürt soykırımını” böylece sinik bir simgeyle ilan eden Türk devletinin Medya Savunma Alanlarına başlattığı kapsamlı saldırı ile ilgili tek bir ana manşet, tek bir “göbek manşet” ve tek bir köşe yazısı bile yoktu. Eğer Türk ordusu uçaklarıyla, helikopterleriyle, obüsleriyle, indirme birlikleriyle bir “zafer” umudu taşısaydı, Havuz medyasının manşetleri “Biden’in soykırım ulumasına, yeni bir soykırımla verdiğimiz cevap” manşetleri ile donanır, köşe yazarları “Soykırım mı dedin, gör bakalım soykırım nasıl olurmuş” havasında yazılarla dolup taşardı. Emir almadıkları çok açık.

Belli ki, Goebbels Altun ve Erdoğan Garê hezimetinden sonra “bozuk ve soğuk sütü” üfleyerek içmek zorunda kalmış. Yaptığından emin değil. Şimdi tüm Kürt halkı “gerillayla bütünleşirse” faşist saldırıyı püskürtmek mümkündür.

Dünya yeni bir “soğuk savaşın” eşiğinde. Türk devleti karar verme aşamasında: Rusya ve Çin’in yanında mı yer alacak, yoksa ABD ve AB’nin yanında mı? Gelişmeler Türk devletinin kaçınılmaz bir şekilde NATO ve ABD’ye “teslim” olacağını gösteriyor. Yaptığı teslim pazarlığının içeriği çok açık: “İktidarıma dokunma, Kürtleri haritadan silmeme yardım et, ne istersen vereyim, hatta ‘peygamber ocağı’ ordumu senin için Çin’de Maçin’de toprağa gömeyim”…

Bu iğrenç teslim pazarlığı sonuçlansa bile, Türk devletinin “Kürtleri ve Kürdistan’ı haritadan silme” planları boş laftır. 2015’ten beri olduğu gibi içeride ve dışarıda Kürt halkıyla savaş sürer, sonuca ulaşamaz. Şu anda ne ABD ve AB ne de Rusya ve Çin TC’ye Kürtlere karşı “nihai zafer” için açık çek veremez. Türkiye ile sorunları ortada dururken ne İran ne de Suudi Arabistan Kandil’de Türk bayrağının dalgalanmasını göze alamaz.

Ama bunların topu birden Erdoğan’ın Kürt kanı dökmesini, PKK’yi ve Kürt halk iradesini zayıflatmasını var güçle destekler. Amaçları bölgede stratejik bir güç olan Kürt Özgürlük Hareketini kendilerine “muhtaç” hale getirmek, Türkiye’yi nasıl teslim almaya hazırlanıyorlarsa Kürdistan’ın tümünü de teslim olmaya zorlamaktır. Bunun en kısa ifadesi “Kürtleri Apo’suzlaştırmaktır.” Aposuz Kürt Barzani gibi teslim bayrağını çeker.

Bu analizin amacı küresel emperyalist ve bölgesel emperyalist güçlerin arasındaki anlaşmazlıklara vurgu yapmaktır. Önümüzde “nihai hesaplaşmaya kadar” yeterince zamanımız olduğunu göstermek, halkın “bütün dünya devletleri bize karşı, demek ki umut yok” diyerek karamsarlığa kapılmasını önlemektir. Evet, hepsi PKK’ye karşılar, ama Kürt’ü kimin teslim alacağında, bu olmazsa kimin yok edeceğinde hala anlaşmış olmaktan uzaktırlar.

Kürt’ün elinde “üçüncü yol” haritası var. Gün gelip “yeni soğuk savaşta” saflar netleşse bile, Türkiye NATO’yla “faşizmi yıkmama ve faşizmin Kürt’ü yok etmesine izin verme” temelinde anlaşsa bile, karşı taraf, ABD nasıl Rojava’da Kürt’ün varlığına mecburen ihtiyaç duydu ise yine öyle olur. Apocu “üçüncü yol” Kürt’ün ebediyen varolma mücadelesinin anahtarıdır. Emperyalizmin kendi içinde hegemonya kavgası, bu sistem yok olana kadar sürecek ve Kürt halkı “üçüncü yol”da yürüyerek amaçlarına ulaşacaktır.

24 Nisan’da başlayan ve Kürt soykırımını bu tarihte saldırıyı başlatarak ilan eden faşist rejim yıkılmadan önce kumar masasında son fişlerini masaya sürmüş bulunuyor. Bu savaşın önemi şuradadır: Garê’de sarsılan rejim, bu savaşı kaybettiği gün yıkılmanın eşiğine gelir. Kandil’e bayrak dikmeye kalkışanlar, “operasyon amacına ulaştı” diyerek ricat ettikleri zaman, geride bıraktıkları ölülerin hesabını bu defa vermek zorunda kalırlar. “Zafer bekleyen”ler “şanlı bayrağımızı neden dürdünüz” diye bağırırlar. Böylece kumar masasındaki son fişler de kaybedilmiş olur.

“Faşizme karşı” olduğunu söyleyenlerin önünde, eğer faşizmi gerçekten yıkmak istiyorlarsa, bir tek adım duruyor: Hemen şimdi bu “kazanılması stratejik olarak imkansız olan” savaşta faşizmin yenilmesini, Türkiye’nin barışta kazanmasını sağlamak için meclisten çekilmelidirler.

Bunu yapmazlarsa bu savaş sürer. Sonunda faşizm değil, onunla birlikte Türkiye yıkılır.

Şunu bilmeliyiz: 24 Nisan “soykırımcı” saldırı, Türkiye’nin sürüklenmekte olduğu ve ucu tehlikelere açık “yeni soğuk” savaşta, “ikinci 24 Nisan” olmaya adaydır. Birinci 24 Nisan nasıl Osmanlı’nın sonunu haber verdiyse, bilelim ki “gireceği yeni soğuk savaşta cephe gerisini temizlemek” isteyen ikinci Enver Tayyip, ikinci Talat Soylu, İkinci Cemal Akar Türkiye’nin sonunu haber veriyor.

Şunu da eklemeliyim: Kürt devletsiz yaşar, Türk devletsiz yaşayamaz… Birinci 24 Nisan’da Ermenileri yok edenler, ikinci 24 Nisan’da Kürtleri yok edemez. Yüz yıldır edemedikleri gibi.

Ve bu defa “İkinci Atatürk’ü” de Türkler boşuna bekler. Ne “ikinci Mustafa Kemal Kılıçdaroğlu, ne ikinci “kadın İnönü Akşener” Samsun’a çıkıp” sırtlarını dayayacakları tek bir dost Kürt bile bulamaz.

Benden söylemesi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.