Müslümanlar ve kadınlar

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Peygamberin vefatından sonra, kadınlarla ilgili olumsuz uygulamalar ve cahiliye bakış açısı geri getirilmiştir. Kadına yönelik yığınla Kur’an ve Peygambere iftira olan bir bakış açısı ve uygulama İslam alemine hakim kılınmıştır. Kur’an’daki kadın öznedir, erkeğin gölgesi değildir.

Dünya Kadınlar Günü’nü anmak ve kadın hakları için mücadele etmek, İslam alemi ve ekseri Müslümanlar tarafından, İslam ve inanç karşıtlığı gibi algılanmaktadır. İnsanlık alemi içerisinde öylesine bir algı oluşturulmuş ki, İslam insan hakları, kadın karşıtı ve doğal hakları ortadan kaldıran bir sistem olarak tanınmaktadır. Bu algı nasıl oluşturulmuştur? Bu durumun oluşmasına kimler sebebiyet vermiştir? Biz Müslümanların iddia ettiği gibi İslam karşıtlarından mı, biz Müslümanların uygulamalarından mı, yoksa İslam’ın kendisinden mi kaynaklanmaktadır? Değilse, neden Müslümanlar bu duruma topyekün karşı çıkmamaktalar?

Oysa Kur’an öğretisi ve Peygamber uygulamaları, insanın haklarını, kerametini ve özellikle kadın haklarını korumayı ve geliştirmeyi öğütler.

Bu günkü Müslümanların ezici çoğunluğu, inançsal algı olarak, iktidarı hedeflemektedirler. Bu bakış açısı evde, ailede kadına hükümran olmakla başlatılmıştır. Devlet, parti, örgüt, cemiyet ve cemaat olarak maddi güç elde ettikten sonra, kendilerini yeryüzünde Allah’ın temsilcisi, gölgesi gibi kavramlarla ifade etmeye başlarlar. Kendilerine beşer üstü bir misyon atıf ederek dokunulmaz kılarlar.

Coğrafyamızın kaderi haline getirilen yoksulluk ise bunların etrafında fazlaca yalaka ve şakşakçının birikmesine sebebiyet verir. İktidarların hak gaspı ve zalim olmaları onlar için bir mana ifade etmez. İslam adına iktidarın sürdürülmesi gerektiği tezi savunularak iktidardakilere kutsiyet perdesi çekilir. Kadın ve hakları da bu iktidarların iki dudakları arasına haps edilmiştir. Bu bir muktedirlik bakış açısıdır. İnancı istismar ederek kendi iktidar bekalarını sürdürme girişimleridir. Perspektif ve bakış açısı bu olunca, ortaya çıkan sonuçlar yaşadığımız felaketlere yol açmaktadır. Kur’an’ın bu konuda oldukça fazla yazılı perspektifi mevcuttur. Peygamber hayatı dürüstçe incelendiğinde bu hakikatin birçok konuda olduğu gibi, kadın hakları konusunda da muktedirler tarafından tersyüz edildiği de anlaşılacaktır. İslam inancının Rehberi Hz. Muhammed özgür ve iradeli insanın oluşması için yirmi üç yıl aralıksız mücadele etmiştir.

Kadınların kendi haklarını elde edebilmesi, toplumsal olarak kadına yapılan haksızlığın ortadan kaldırılması için, Allah bize mücadele eden bir kadından dolayı, mücadele adıyla bir sureyi inzal etmiştir. ‘Eşi hakkında seninle tartışan ve Allah’a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir‘. (Mücadele 1) Allah kadınların hakları konusunda peygamberin Arapların toplumsal geri ve zalim anlayışlarının terkini istemiş ve kadına haklarının eksiksiz verilmesini peygamber şahsında her Müslümana emir buyurmuştur. Kur‘an perspektifinde üstünlük kadın ya da erkek olmak ta değil, iyi davranış ve iyi işlerle bağlantılıdır. (Mu’min 40, Zuhruf 70, Nahl 97)

Kur’an’da kadına emeği konusunda da haksızlık yapılmaması ilkesi benimsenmiş ve kadının emeğinin karşılığını alma hakkı vurgulanmıştır. (Nisa 124)

Dönemin önemli probleminden biri olan yetim kızlar ve cariyeler konusunda Kur’an, adil davranılmasını ısrarla istemektedir. (Nisa, 127)

Suçsuz kadınlara zina iftirasında bulunanlar dört şahit getiremezlerse cezalandırılır, ebediyen şahitlikleri kabul edilmez, dünya ve ahirette lanetlenirler. O halde bu konuda yapılan dedikodulara kulak asmamalıdır. (Nur 4-5, 11-12, 23)

Araştırmalarımıza göre: Kur’an’ın insanlık tarihi ile ilgili verdiği örneklerde, kadının erkekten daha çok günahkar olduğunu daha zalim olduğunu söyleyen hiç bir ayet yoktur. Tam tersine Firavun, Nemrut, Karun, Belam, Calut, Ebu Leheb ve daha onlarca erkeğin zalimliği ve tağutluğu anlatılır. Hani hep derler ya Hava Ademi kandırdı: “…Adem Rabbine isyan etti…”(Taha 121)

Kur’an böyle açıklıkla bu meseleleri anlatırken İslam aleminde neden kadın bu durumdadır? İslam kadınla ilgili olumsuzlukları ortadan kaldırmak için önemli düzenlemeler getirdi. Hz. Peygamberde uygulamalarıyla bu yanlışları ortadan kaldırmak için çabaladı ve çok önemli adımlar attı. Ancak Hz. Peygamber’den hemen sonra kadın konusundaki ayet ve hadisler, kadın haklarının iyileştirilmesi yönünde kullanılma yerine, cahiliye devri uygulamalarına geri dönme şeklinde gelişmiştir. Abdullah b. Ömer: “Hz. Peygamber devrinde hakkımızda ayet nazil olur korkusuyla hanımlarımıza elimizi ve dilimizi uzatmaktan sakınırdık. Hz. Peygamber vefat edince dilimizi ve ellerimizi onlara uzattık” (el-Buhârî, a.g.e., VI, 146 Nikâh, 80) diyerek, Hz. Peygamber devrinde kadına haksızlık yapılmasının nasıl önlendiğini ifade etmektedir.

Hz. Peygamber devrindeki bu anlayış, kadınlara kendilerine yapılan haksızlıklar karşısında boyun eğmemelerini, zulme karşı koymalarını ve haklarına sahip çıkmalarını sağlamıştır. Daha sonra kadınlar hakkında uydurulan yalan hadislerle, kadınlar haklarından mahrum edilmiş ve zulmün her çeşidine tabi tutulmuşlardır.

Peygamberin vefatından sonra, kadınlarla ilgili olumsuz uygulamalar ve cahiliye bakış açısı geri getirilmiştir. Buna Vehb b. Münebbih örnek gösterilebilinir. İbni Kuteybe’nin kaydına göre Vehb b. Münebbih şöyle demiştir: Allah kadına birkaç kötü özellik vererek onu cezalandırmıştır.

Kadına selam verilmez. Kadınlar için cuma ve cemaat yoktur. Kadınlardan peygamber gelmemiştir. Velisiz bir kadın sefere çıkamaz gibi, yığınla Kur’an ve Peygambere iftira olan bir bakış açısı ve uygulama İslam alemine hakim kılınmıştır. Kur’an’daki kadın öznedir, erkeğin gölgesi değildir.

Hakları için mücadele eden bütün kadınların, kadınlar günü kutlu olsun.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.