Neden Kürdistan’ı savunmalı?

Demir ÇELİK yazdı —

  • Kürdistanî olan değerlere sahip çıktığımızda, Kürdistan'a da sahip çıkmış oluruz. Bulunduğumuz kentlerde ya da ülkelerde  anadiline ve sanatına sahip çıkarak, komite, komisyon, komün ve meclis örgütlenmesi içinde yer almak Kürdistan'a sahip çıkmak demektir.

İçinden geçmekte olduğumuz sürecin Kürdistan coğrafyasının uluslararası sömürge olması ile direk ilgisi vardır. Dünyada sanayi devrimi ile başlayan sömürgecilik, yüzlerce yıl öncesinde Kürdistan'da yaşanıyordu. Önceki egemenlikçi sistemleri bir yana bırakacak olsak bile, bin yıldır Selçuklu Devleti ile başlayan Türk sömürgeci zihniyeti Kürdistan üzerinde işgal, katliam ve soykırımını sürdürmektedir. Sanayi devrimi ile başlayan coğrafyaların sömürgeleştirilmesi sürecinde coğrafyanın yerli halkları kendi dilini geliştirme, kültürünü yaşatmada kısmı oranda özgürlüklere sahiptiler. Ancak Kürdistan'da Kürtlerin dili, kimliği, kültürü ve inancı hep yasaktı. Kullanmaya ve yaşatmaya kalkışanlar çoğu kez katliam ve soykırımdan geçirilmiş, yabancılaşma ve asimilasyon dayatılmış, egemenin diline, kültürüne ve inancına biate zorlanmıştır. 

Kürt sorunu bölgesel olduğu kadar küreselde bir sorundur. Sorunun dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal olduğu kadar siyasal, sosyal, ekonomik ve diplomatik boyutları da olan bu tarihsel sorun biz Kürtleri ilgilendirdiği kadar küresel emperyalist sistem ile bölge ulus devletlerini de ilgilendiren bir sorundur. Çözümü uzun soluklu, inadına bir ısrarla nitelikli ve çok boyutlu bir mücadeleyi gerektirmektedir. Sadece ve tek başına askeri yöntemin yeterli olmayacağı aradan geçen yüz yıldır ödenen ağır bedellerden anlaşılması gerektiğine inanıyorum. Sömürge altı statüsüzlüğüne mahkum edilen bir halk olmamızdan hareketle her tür direniş ve mücadele yöntemi elbette ki meşru ve haklıdır. Meşru ve haklı olan mücadele yollarını çeşitlendirmek, çoğaltmak ve örgütlemek Kürdistanî hareket ve örgütlerin görevi iken, biz sivil Kürtlerin de yerine getirmesi gerektiğine inandığım görev ve sorumluluklarımız vardır.

Her şeyden önce üzerinde yaşadığımız coğrafyayı ya da toprak parçasına duyduğumuz sevgiyi ve bağlılığı çoğaltmakla işe başlayabiliriz. Coğrafyasını sevmek, toprağını sevmek ve sahip çıkmak milliyetçilik değildir. Evrensele ve evrensel değerlere ulaşabilmek adına özgün ve özerk olan yerelde ki her türden yapım ve yaratım faaliyetlerini sevmek, sahiplenmek ve onları korumak bütüne ulaşmak için zorunludur. Çünkü özgün ve özerk parçalar olmaksızın toplumsal ve doğal istikrar da olmaz. Siyasal ve toplumsal istikrar, birinci doğanın kendi kendisini sürdürmesine, çokluk içinde birlik yasası gereğince yerel kültürlerin ve dillerin özgünlüklerini yaşatmasına ve geliştirmesine bağlıdır. Bu nedenle yurtseverlik milliyetçi, şoven ve ulusalcı olmadığı gibi üzerinde yaşanılan toprağın üzerindeki canlı, cansız tüm varlıkların yaşam haklarını savunmak, birinci ve ikinci doğanın çokluğun ve çeşitliğin fonksiyonu olduğu bilinci ile hareket etmek demektir. 

1- Yurtseverlik sevmektir (Heskirin- Heskerdenê):

Ax(Toprağı) sevmek: Coğrafyamızın tarihsel, sosyal, kültürel değerlerini sevmek.

Xwezayi (Doğayı) sevmek: Doğadaki canlı cansız varlıkların tümüne aynı nazarda bakmak, hepsini eşit haklar sahibi görmek ve sevmektir. İnsanı( Mîrov) sevmek: Dili, rengi, cinsi, siyasal düşüncesi, etnik kimliği ve inancı ne olursa olsun o coğrafyada yaşayan herkesi sevmek, herkesin temel insan haklarına saygılı olmak.

2- Yurtseverlik Sahip çıkmaktır (Xwedî derketîn- wairwezin):

Tarih (Dîrok); Tarihini bilmek, yapım ve yaratım faaliyetlerini bilince çıkarmak ve sevmektir.

Dil (Ziman) sevmek: Ana dilini bilmek, anadili ile sanat ve edebiyat çalışmalarında bulunmaktır.

Kimlik (Nasname): Etnik kimliğini tanımak, tarihsel ve kimliksel değerlerini bilmek ve barışık olmaktır.

Çand (Kültür) sevmek: Coğrafyanın kültürel kodlarını ve kültürel değerlerini bilmek, onları insanlıkla buluşturmak, toplumsal aydınlanmada bu değerleri evrensele taşımaktır yurtseverlik.

3- Yurtseverlik Savunmak ve Korumak İçin Örgütlenmektir (Rexîstîn): Devletçi iktidarcı sistemin askeri, siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal politikalarının saldırı ve asimilasyonuna karşı toplumu ve toplulukları meşru savunma temelli korumaktır. Kürt dilini, kimliğini, kültürünü, tarihini ve tarihsel hakikatini sivil demokratik dikey olmayan yatay örgütlülükle korumak, geliştirmek yurtseverliğin olmazsa olmazıdır.

Bu amacı yerine getirmek için Raya(Raa)-Rêya Heqî inancındaki Ocax sisteminin tarihsel misyon ve işlevine benzer toplumsal örgütlenmeye ihtiyacımız vardır. Dilsel, kimliksel, düşünsel ve inançsal alanların kendi komün ve meclislerine dayalı örgütlü yapısallığı üzerinden örgütlenmek meşru ve demokratik haktır. Ulus devletin kuşatıcılığına, asimilasyon politikalarına, toplumsal, kadın, kültürel ve ekolojik kırımına karşı kendimizi ve toplumsal değerlerimizi koruyamadığımızda ve sahiplenmediğimiz de ortadan kalkmaları söz konusudur. Bu nedenle devletsiz ve iktidar dışı bir halk ve onun inanç sahibi kesimler olarak ekmek kadar, su kadar örgütlenmeye ihtiyacımız vardır. Kürdistanî olan değerlere sahip çıktığımızda, Kürdistan'a da sahip çıkmış oluruz. Komün ve meclislere dayalı dikey olmayan yatay örgütlenmemiz üzerinden ana dilimizi öğrenmek ve öğretmek, sanat ve edebiyat alanında Kürt Rönesansını yaşamak, inancımızın hakikatini açığa çıkarmak, Kürt dili ve kültürel değerlerini yaşatmak ve toplumsallaştırmak, bu değerleri gelecek nesillere aktaracak kurumsallığa kavuşturmak yurtseverliğin en temel görevidir. Bu görevleri yerine getirmek için;

a- BM nezdinde statü sahibi olmaya dönük diplomatik ve kültürel çalışmalar içinde olmak.

b- Komite, komisyon, komün ve meclis örgütlenmesi içinde yer almak.

c- Akademilerde ana dilde eğitim, kültürel ve inançsal aydınlanma çalışması içinde olmak.

d- Yaygın ve nitelikli halk çalışması yapmak, her toplumsal kesimin özgünlüğüne dayalı meclisleşmeye gitmek, ihtiyaçları doğrudan karşılamak, halkın devletçi sisteme muhtaçlığını asgariye indirecek ekonomik ve sosyal politikalar geliştirmek.

e- Doğamızın, coğrafyamızın talanına, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin yok edilmesine ekolojist demokrasi mücadelesinin gereği olarak görmek ve karşı çıkmak biz demokratik siyasal alanda bulunan Kürtlerin temel çalışma alanları olmaktadır. Bulunduğumuz kentlerde, ya da ülkelerde bu çalışmaları esas almak demek Kürdistan'a sahip çıkmak demektir.

***

Bugün Sivas katliamının yıl dönümüdür. Yirmi sekiz yıl önce devrimciler, demokratlar, aydınlar ve yurtseverler olarak siyasal sorumluluklarımız gereğince hareket etmiş olsaydık faşist güruha fırsat vermemiş olurduk. Faşizme, sömürü ve baskıya olduğu kadar işgale, inkara ve katliamcı zihniyete karşı birlikte mücadele etmiş olsaydık vahşice yaşatılan bu katliamı engellenebilirdik. Zamanın ruhuna uygun davranmak, birlikte mücadeleyi esas almak hem katliamları engeller, hem de tüm farklılıklarımızla barış içinde bir arada yaşama şansını yakalamış oluruz.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.