Yenikapı ruhu hortlarsa

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Muhalefetin seçmenleri zaman varken kolları sıvamalı, skandallara karşı mücadele ederken, CHP ve İyi Parti’nin meclisten çekilmesi, Erdoğan’ı istifaya zorlaması ve Erdoğansız erken seçime gidilmesi için, kendi partilerine var güçle baskı yapmalıdır.

2015 yılında bu ülkede faşist bir darbe oldu. O günden bu yana CHP ve İyi Parti Erdoğan’ın yapıp ettiklerini eleştiriyor, suçluyor. “Mühürsüz oy skandalından” tutalım da, şu en son “128 milyar dolara”, “patates soğandan”, “pandemi rezaletine” kadar demediklerini bırakmadılar. Ama böyle skandallar dünyadaki en işlevli parlamenter rejimlerde de ortaya çıkar. Bu skandalları afişe ederseniz, parlamenter hükümet yıkılır. Ancak, deney göstermiştir ki faşist bir rejim, o rejimin skandallarıyla boğuşarak yıkılmaz. Çünkü asıl skandal rejimin ta kendisidir, faşist diktatörlüktür. Eğer skandallara karşı öfkeyi faşist rejimin yıkılması amacıyla bağlamazsanız, skandaldan skandala ömür tüketir, kılıcı hedefe değil de taşa çalarak körletirsiniz.

Faşizmle değil de faşizmin skandallarıyla boğuşmak, “eşeği dövmek yerine semerini dövmeye benzer”. Semeri üzerinde oturulmaz hale getirsen de, tıpkı kendi bakanlığına kendi şirketinin deterjanını satıp, voli vuran Bakanı nasıl çöpe attıysa, Erdoğan eşeğin sırtına yeni bir semer yükler. Sen de altı yıldır yaptığın gibi, her defasında eşeğin sırtına yerleştirilen yüzüncü semeri dövmekten helak olursun. Erdoğan’ın gündemi belirlemesi denen şey, pılı pırtıya dönmüş eşeğin semerini yeni bir semerle değiştirmesinden ibarettir. Yüz semer eskimiştir, eşek dipdiri.

Oysa en uydurma parlamenter bir rejimde bu yüz skandaldan sadece biri hükümeti düşürmeye, onu seçime zorlamaya ve seçimde onu yenmeye yeter de artardı bile. Alın koronayı…Pandemiye karşı izlediği kaba politika Trump’ı, ekonomideki tüm başarısına rağmen perişan etmedi mi?

Faşizmde skandal diktatöre vız gelir tırıs gider. Neden acaba? Çünkü faşizm, “skandal” dediğimiz işleri yapmak için ülkeye dayatılmıştır. Demokraside yapılamayacak her şey faşizmde yapılır. Faşist rejim olmasa, hangi parlamenter hükümet Batılı sermayeyi zora sokup, beş inşaat tekeline ve narko-ekonomiye dayanarak hüküm sürebilirdi? Faşist rejim olmasaydı, hangi parlamenter hükümet Emevi Camii’nde namaz kılmaya giderken evdeki seccadeden olduğunda bırakalım altı yılı, altı gün iktidarda kalabilirdi. Faşist rejim olmasaydı, hangi parlamenter hükümet DAİŞ canavarıyla evliliği ortaya çıktığında, dünyada dımdızlak yalnız kaldığında, kendi hazinesini soyduğunda, soyduktan sonra Korona’ya karşı aşı alacak dövizi kalmadığında, bu nedenle resmi olmayan gerçekçi tahminle günde bin insanın ölümüne sebep olduğunda ayakta kalabilirdi? Faşist rejim olmasaydı, hangi parlamenter hükümetin başı, bir gün Cemaatle birlikte Ergenokoncuları hapse attığında, ertesi gün onları çıkarıp Cemaatçileri hapse tıktığında, hemen arkasından ABD’ye “jest” için yeniden Avrasyacı Amirallerin ayağına kelepçe vurduğunda, bir gün Öcalan’la masaya oturup, ertesi gün ona karşı en alçakça tecrit uyguladında hala iktidarını sürdürebilirdi? Parlamenter bir hükümetin başındaki kişi millete patates-soğan dağıtırken, onun eşinin kolundaki bilmem kaç bin dolarlık çanta bile hükümetin istifasına yol açardı.
Bunlara “skandal” diyorsak da, aslında bunlar faşist rejimin “icraatıdır.” Bunları yapmak için faşist rejim var.

Parlamenter budala itiraz ediyor: “Ama bu skandallarla boğuşarak AKP’nin oylarını eritiyoruz, ilk seçimde kazanacağız”… Soruyorum: Nerede eritiyorsun. Cevap: Kamuoyu araştırmalarında.

İlahi kardeşim. Erdoğan yarın bir punduna getirip, o araştırma şirketlerine çökse, tıpkı Hürriyet gazetesi gibi, bu şirketleri hızaya getirse, iki üç ay sonra anketlerin sonuçlarına baktığında kendi oylarının “eridiğini” göreceksin. Derken yapılan ilk seçimde, bir kere olmuştu ya, kendi oy kullanacağın sandığın yolunu bile şaşıracak, kazara sandık başına geldiğinde zebellah gibi AKP’li, MHP’li silahlı milislerin “seçim güvenliğini” sağladığına şahit olacaksın. “Açık oy, gizli sayım” senin partinin yaptığı 1946 seçimlerinde uygulanmıştı ya, bir bakmışın “ebedi şef Erdoğan” İnönü’ye özenmiş, ne yapacaksın? YSK’nın önüne Avukat ordusu yığacağım demiştin ya, o zaman bile “adam kazandı” deyip havlu atmıştın, bu defa atacak havlu da bulamazsın.

“Üç ay sonra Erdoğan erken seçime gidecek, biz de iktidara geleceğiz” diyenler hayal görüyorlar. Eğer hayal görmüyorlarsa ortada dehşet verici bir ihtimal var demektir. “Gizli Milli mutabakat” ihtimali. Erdoğan’ın yapacağı seçimin ertesi günü “Seçimleri millet kazandı, AKP-CHP-İyi Parti-MHP-Deva-Gelecek-Saadet milli koalisyonu” manşetleriyle karşılaşırsanız ne yaparsınız? O gün muhalefetin milyonlarca seçmeni bir kere daha “Yeni Kapı”da partilerinin AKP’ye biat etmesiyle şaşkına dönecektir.

Korkulu rüya görmektense uyanık kalmak evladır.

Muhalefetin seçmenleri zaman varken kolları sıvamalı, skandallara karşı mücadele ederken, CHP ve İyi Parti’nin meclisten çekilmesi, Erdoğan’ı istifaya zorlaması ve Erdoğansız erken seçime gidilmesi için, kendi partilerine var güçle baskı yapmalıdır.

Yarın çok geç olabilir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.