Polis devletinin ilanı

Cihan DENİZ yazdı —

  • Bu genelge bir yanıyla rejimin bir polis devleti olduğunun ikrarıdır. Polisin tüm vatandaşların en temel hakkına ilişkin bir düzenleme yapma yetkisini kendinde görmesi rejimin niteliğinin ne olduğunu ortaya koymaktadır. 

Bugün Türkiye’ye hakim anlayışın özü, tüm faşist rejimlerde olduğu gibi, hukuk tanımamaktır. Hukukun, yasaların, anayasanın, uluslararası sözleşmelerin ve diğer hukuk belgelerinin ve değerlerinin amaçlarına yani varlığını sürdürmeye, işledikleri suçların, yaptığı usulsüzlüklerin üstünü örtmeye ve tabii ki de kendine muhalif olanları tasfiye etmeye hizmet etmek dışında iktidarın gözünde hukukun bir anlam ve değeri yoktur. Sadece Kürtler, muhalifler, sosyalistler, devrimciler, emekçiler, kadınlar, gençler ve diğer tüm ezilen kesimler için değil hiç kimse için bugünün Türkiye’sinde hukuk güvencesinden bahsetmenin imkanı kalmamıştır. Mevcut durumda, kapitalist sistemin özünü oluşturan mülkiyet hakkının bile artık bir garantisi artık yoktur.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ta da 1 Mayıs öncesinde eylemler sırasında gazeteciler dahil ses ve görüntü kaydı alınmasını yasaklayan genelgesi, sadece bu hukuk tanımama anlayışının değil aynı zamanda ülkeye hakim rejimin niteliğini de yansıtan çok tipik bir örnektir.

Meclis’te tüm partilerin ortak iradesiyle kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı kararı ile çıkılmasının üstünden çok da zaman geçmeden, bu sefer bir polis genelgesi ile devlet şiddetine maruz kalanların haklarını aramak için ellerinde kalan son araç olan maruz kalınan polis şiddetini kayıt altına almayı yasakladı.

Bu genelge bir yanıyla rejimin bir polis devleti olduğunun ikrarıdır. Polisin tüm vatandaşların en temel hakkına ilişkin bir düzenleme yapma yetkisini kendinde görmesi rejimin niteliğinin ne olduğunu ortaya koymaktadır.

Tüm hukukçuların üzerinde uzlaştığı gibi, açıkça Anayasa’ya, yasalara ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelere aykırı olan temel bir hakka ilişkin bir düzenlemenin bir yasa bile çıkarmaya gerek duyulmadan bizzat polis tarafından yapılması, iktidarın hukuk tanımaz özelliğini göstermektedir.

Bu hukuk tanımazlığın altında Türkiye’yi yöneten bloğun karşı karşıya oldukları varoluş krizi nedeniyle, büyüğü, küçüğü tüm bileşenleri ile toplu bir cinnet hali içinde olması yatmaktadır. Kriz durumu hukuk karşıtlığını derinleştirmektedir. 

Bu kriz karşısında ne yaptıkları bellidir; ne de ağızlarından çıkan sözler.

Türkiye’de yaşayanlar her yeni güne en son örneği bu genelge olan iktidarın yeni bir akıldışılığı ile uyanıyor. Her seferinde elinde avucunda bir şey kalmadığı için şuursuzca sürekli el artıran bir kumarbaza dönmüş iktidarın bir öncekini kat be kat aşan yeni bir adımına şahit oluyor. Tek gaye iktidarın bekası olunca, en basit konuda bile iktidarın her zerresine bir panik hali sinmiş durumdadır. Yapılan her şey sadece anı kurtarmak için bir telaşla yapılmaktadır. En önemlisi de iktidara hakim bu panik ve cinnet hali içinde hukuk tamamen ortadan kaldırılmış durumdadır.

Bunun sonucu olarak iktidar her eylemini istisna hali gibi görmektedir. Diğer bir ifade ile kendilerinde hiçbir yasaya, hukuki değere bağlı olmadan her şeyi yapma hakkını görmektedirler.

Egemenliği olağanüstü hali yani devletin hukukun dışına çıkacağı anı belirleme gücü olarak tanımlayan Nazilerin hukukçusu Carl Schmit bile, böylesine keyfi, sınırı ve mantığı belirsiz bir hukuk dışına çıkma anlayışını tahayyül edemezdi.

Bir de madalyonun diğer bir yüzü var. Bu ayrı bir makale konusu olmakla beraber, son söz olarak belirtelim ki bu genelge aynı zamanda iktidardaki belirleyici gücün kim olduğuna dair de bir işaret fişeği gibi de okunabilir. Mesaj sadece ezilenlere, halklara değildir. Mesaj aynı zamanda bizzat iktidar içinedir. Yani bu genelge, bu köşede yeri geldiğinde vurgulanan iktidardaki faşist blok içindeki çatlak ve güç mücadelesinin bir sonucu olarak bu iktidar bloğunun bir bileşenin diğer bileşenlere karşı bir meydan okumadır aynı zamanda. Ki bugün Güney Kürdistan’da devam etmekte olan askeri saldırılarda yaşanması oldukça muhtemel bir başarısızlık durumunda daha da derinleşecek iktidar içi kriz durumunda siyasette kartların yeniden dağıtılması durumu için yapılmış bir hazırlıktır. 
Tüm bunları yaşayarak göreceğiz. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.