İktidar mı? Toplumsallık mı?

Demir ÇELİK yazdı —

  • Devlet dışı kalmış halklar ve inançlar kom, komün ve Ocaxlar'a dayalı örgütlü toplumsallıkları sayesinde, siyasal, sosyal, inançsal, dilsel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya bakmışlardır.

Kom ve komün anacıl toplumdan bu yana, toplumun en küçük ölçekteki örgütlü halidir. Klandan aşirete, oradan da devletli sisteme geçişte kom ve komüne dayalı toplumsallık, kendisini büyüyen ve genişleyen toplumun yeni ihtiyaçlarına göre örgütler. Ana Kadın etrafında oluşan komünalite, iktidar odaklı süreçte başkalaşıma uğramakla kalmaz, eril zihniyetin hükümranlık alanına dönüşür. Kapitalist modernite ile demokratik modernitenin kıyasıya mücadelesine sahne olan bu süreç, birçok kez alt üst oluşların yaşanmışlığına yol açar. Bir yandan devlet ve iktidar üzerinden şekillenen kapitalist modernite, öte yandan kom, komün ve Ocaxlar üzerinden şekillenen demokratik modernite arası çelişki, uzun soluklu insanlık tarihinin temel çelişkisi olarak yaşanır.

Devlet dışı kalmış halklar ve inançlar kom, komün ve Ocaxlar'a dayalı örgütlü toplumsallıkları sayesinde, siyasal, sosyal, inançsal, dilsel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya bakmışlardır. Mezopotamya’da iktidara bulaşmamış birçok topluluk ve inanç, toplumun çoklu kimliği ve çoklu kültürü esası ile örgütlendikleri bu konfederal ilişkisi sayesinde dillerini, kimliklerini, kültürlerini ve inançlarını bugünlere taşıyabilmişlerdir. Devletçi ve iktidarcı sisteme karşı alternatif sistem olarak formüle edilen demokratik konfederalizm, anlaşılacağı üzere tarihte hep vardı. Devlet ve iktidar dışı insan toplumsallığının bu tarihsel hakikati sayesinde devrimler yaşanmış, evliya, enbiya ve peygamberler ortaya çıkmıştır.

Demokratik inançlarını sürdürme ısrarında bulunan Mezopotamya'nın kadim inançlarının ahlaki ve politik değerlerini her seferinde bayraklaştıranlar, yeni ideolojik ve siyasal yorumlarıyla yeni dinlere yol açmışlardır. Pers İmparatorluğuna karşı Zerdüşt, Firavun'a karşı Hz. Musa, Roma İmparatorluğuna karşı Hz. İsa, Sasani ve Bizans İmparatorluğuna karşı Hz. Muhammed, toplumun iyiliğine, doğruluğuna, hak ve adaleti için devletçi sisteme karşı toplumun yanında yer almışlardır. Ancak ilerleyen süreçte kendilerini meşru savunma temelinde örgütleyemedikleri ve iktidar olmayı esas aldıkları için topluma yabancılaşmış olmakla kalmadılar, toplum kırımda devletli sistemin ideolojik aygıtına dönüştüler. Dinleşmemiş, devlet dinine dönüşmemiş Êzîdî, Yarsan, Horam, Kakaî, Enel Haq ve Rêya Haq gibi devlet dışı inançlar ise Ocaxlar sistemine dayalı toplumsallıkları sayesinde, varlıklarını bugüne taşıyabilmişlerdir.

Halkların, kimliklerin, kadın, gençlik, ekoloji, emek ve inançların kendi meclisleri üzerinden öz ihtiyaçlarını karşılamanın, doğrudan demokrasiye erişimin ete kemiğe büründürülmesinin siyasal sistemi olarak formüle edilen demokratik konfederal sistem, bu kadim inançlarda binlerce yıl boyudur yaşatılan hakikatin kendisidir.

Ocax sistemi; ideolojik perspektifini devlet ve iktidar dışılıktan, toplumun meşru, demokratik karakterinden almaktadır. Dayandığı toplumsal kesimin yoksulluk, işsizlik, kültürel ve kimliksel sorunlarının yanı sıra dilsel, inançsal ve sosyal gibi bireysel ve toplumsal sorunları devletçi sisteme ihtiyaç duymadan, toplumun etik kuralları ile çözüme kavuşturmanın meşru zeminidir. Talip toplulukların tümünün Cem ve Civata katılma, söz ve karar hakkına sahip olduğu dikey olmayan yatay insan toplumsallığının örgütlü zeminidir Ocax.

Mezopotamya'nın kadim halklarının yaşattığı bu toplumsallığı demokratik konfederalizm olarak formüle eden Kürt Siyasal Hareketi, toplum dinamiklerinin meclislere dayalı örgütlülüğünü devletçi sistemin yanı başında toplumsal devrim inşa çalışmalarına dönüştürmüş olması biz devlet ve iktidar dışı kalmış halklar ve inançlar için tarihi fırsat olarak görülmelidir. Toplumun çoklu kimliğine ve çoklu kültürüne dayanan her meclis özgün ve özerktir. Özgün ve özerk her meclis, kendi toplumsal dinamiğinin temel sorunları ve talepleri ile faaliyetlerini yürütmede, iradeleşme ve pratikleşme de özgün ve özerktir. Özgün ve özerk meclisler parça bütün ilişkisi ile birbirini tamamlayan özellikleri ile kadim inançların dikey olmayan yatay toplumsallıklarını çağrıştırır.

Ulus devletin Ocaxlar sistemini yasaklaması, Pîr talip ilişkisini engellemeye çalışması, kapitaliste modernitenin özgün ve özerk olan inancın toplumsallığını dağıtması ve onları kendi hiyerarşik ilişkilerine yedeklemeye çalışması nedeni ile inanç derin bir kriz halini yaşamaktadır. Devletli sistem, en çokta Mezopotamya halklarının ve inançlarının toplumsallığını dağıtmak ister. Çünkü orada hak, adalet ve özgürlük arayışının ısrarı olduğunu bilir. Orada insanlıktan sapma olan devletli uygarlığa alternatif siyasal sistem dinamizminin ahlaki ve politik değerlerinin yaşatılmakta olduğunu bildiğinden, en çok bu değerlere saldırmaktadır.

Tarih boyunca devletli sisteme karşı binlerce peygamberin, yol önderinin bu direnişçi çizgi sayesinde ortaya çıktığını. Adil, demokratik ve eşitlikçi toplum mücadelesinin bu sayede yürütüldüğünü bildiğinden, Mezopotamya coğrafyasını işgal, ilhak ve talan etmek, insansızlaştırmak istiyor. Zerdüşt ile ekolojik mücadele vermiş. Mazdek ile eşitlikçi komünal toplumu savunmuş. Hürrem, Zarife ve Besêlerle kadın özgürlükçü mücadeleyi bayraklaştırmış. Hz. Hüseyin ile iktidarın şatafatı yerine halkın gönlünü tercih etmiş. Karmati hareketi ile yeni ve eşitlikçi yaşamın inşasına soyunmuş. Babaî, Şahkulu, Celalî direnişçiliği ile kendi egemenlerine karşı halkların ve inançların kardeşliği savunusu içinde, ”Yarin Yanağından Gayri, Her Yerde, Hep Beraber” diyen ortaklaşmacı kültürün tarihi önderlikleri, bu tarihi direnişçi çizginin hiyerarşi dışı insan toplumsallığı sayesinde yaşanmıştır.

Bugün iktidarlaşmaya kapalı, hiyerarşiyi ret eden, demokratik insan toplumsallığının zemini olan ocaxlar sistemini yeniden inşa edebilirsek eğer; umudu yeniden yeşertmiş oluruz. Çünkü insan toplumsallığı doğası gereği iktidara karşıdır. Bu nedenle tarih boyunca insan toplumsallığından sapma olan iktidara ve iktidarlaşmaya karşı hep direniş ve mücadele içinde olan inancımızın hakikati, toplumun dikey olmayan yatay örgütlülüğünün eş güdümüne dayalı ortaklaşma kültürü esasıyla hareket etmemizi bize söyler. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.