Titanik’in güvertesindekiler

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Dünya büyük bir Titanik gibi oldu. Güvertedekiler kendilerini kurtarmak için alttakileri orada tutmak, oraya hapsetmek istiyor. Ama bu ne mümkündür ne de hukuki ve insanidir. 

İnsanlık bir sorunlar yumağıyla boğuşuyor. Açlık, işsizlik, savaşlar, doğal afetler ya da öyle denilen iklim ve çevre sorunları, eğitim-sağlık ve konut sorunları, salgın (pandemi) ve bulaşıcı-salgın hastalıklar birbirini takip ediyor. Bunlar çözülemeyecek sorunlar değildir. Ama herkesin derdi ve fikri başka başka olunca çürüme daha da artmakta, çözüm gecikmekte, adeta kaos egemen olmaktadır. İşin acı yanı, bu sorunların çoğunu yaratan insanlığın kendisidir. Bir anlamda insanlık kendi yarattığı sorunlarla boğuşmaktadır. İnsanlık derken insanlığa egemen olan zihniyeti kastettiğimiz açıktır.

Egemen olan ulus devlet anlayışı bütün dünyaya egemen olmaya çabaladıkça, birçok yeni çatışmaya ve savaşa yol açmaktadır. Birbirini tetikleyen ve bitmek bilmeyen savaşlar, din-mezhep çelişkilerinin de eklenmesiyle birikmiş sorunları çözemediği gibi yeni sorunlar yaratmaktadır. Bu boğazlaşma ortamı, kendisini güvende hissetmeyen kitlelerin daha güvenli gördüğü yerlere doğru kitlesel göçlerine neden olmaktadır. Bu da göç ettikleri ya da göç yollarındaki ülkelerde yaşayan insanların düzenini bozmakta ve onları da rahatsız etmektedir. Oralardaki ulusçu-ulus devletçi güçler halkları kışkırtmakta ve birbirine kırdırmaktadır. Bu korkuyla, artık ortadan kalkması gereken ulus devlet sınırlarına orta çağ şatoları gibi hatta onlardan daha güçlü surlar-duvarlar örülmektedir.

Kapitalist modernite, eski feodal sınırları yıkarak toplumu “özgür”leştirmişti. Toplum hem kendi içinde hem de uluslar arası alanda iş gücünün ve sermayenin serbest dolaşımı için “özgür”leşmeliydi. Ama daha ötesi tehlikeliydi. Bu nedenle, insanlık kapitalizmin özgürlük sınırlarını zorladıkça, kapitalist modernite egemenliğini yaygınlaştırmak ve koruyup sürdürebilmek için savaşları yaygınlaştırdı. Ama uzayan savaşların ve yol açtığı sorunların bir ürünü olarak büyük göçler gündeme geldi. Başlangıçta, dünyanın metropollerinden dünyanın kırlarına işgaller ve sermeye ihracı biçiminde görülen göç dalgası artık tersine döndü. Eskiden zorla getirdikleri köleler yerine işsiz ve aç kalan yığınlar gönüllü olarak kapitalizmin metropollerine doğru silahsız ve sivil bir göç ya da “işgal” harekatına başladı.

Şimdi bu göç karşısında paniğe kapılan metropoller bunu durdurmanın çaresini arıyor. Çareyi insanlığı olduğu yerde hapsetmek için, kendi yıktığı ulus devlet sınırlarını daha güçlü olarak yeniden örmek ve insanları kontrol altına almak istiyor. Ama bu hukuka ve insan haklarına uygun mu ve mümkün mü?

Tarih boyunca büyük iç ve dış göçler yaşanmıştır ve bunları durdurmak mümkün olmamıştır. Bugün de olmayacaktır. Bu hem insanlığın hem de bu sistemin doğasına aykırıdır. Yollarda açlıktan, hastalıktan ölenler ölür, büyük acılar yaşanır ama kalan çoğunluk da göçebildiği bir yerlere göçer.

Ortadoğu’da, Kafkaslarda ve Afganistan’da yapılan dış müdahaleler ve işgaller sonucu milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi, milyonlarcası öldü. Şimdi o kargaşadan sağ çıkanlar, yaşayabilecekleri daha güvenli bir yer umuduyla göç ediyor. Hiçbir güç bu göçü zorbalıklarla durduramaz. Hiçbir güç de, bu sorunu tek başına çözemez.

Sınırlara duvar örmek ve asker yığmakla sivil insanları uçaklarla bombalamakla, gemileri denize gömmekle bu sorunlar çözülemez. Dünya büyük bir Titanik gibi oldu. Güvertedekiler kendilerini kurtarmak için alttakileri orada tutmak, oraya hapsetmek istiyor. Ama bu ne mümkündür ne de hukuki ve insanidir. Ya hep birlikte bir çözüm bulunacak ya da hep birlikte batılacaktır.

Amerika yıllarca işgal ettiği Afganistan’dan paçasını kurtarmak için Talibanla anlaşıyor. Erdoğan, “Kabil havalimanının güvenliğini biz sağlarız” diyordu. Şimdi oradaki askeri güçlerinin güvenliğini sağlayamadığı için onları kurtarmaya çalışıyor. Bu kafayla giderse sıra diğer yerlerdeki askeri güçlere de gelecek.
Bütün işgallerde Erdoğan’ı destekleyen sözde muhalefetin şimdi sarıldığı göç ve mülteci karşıtlığı neyi çözer ki?

Titanik’in geleceğini güvertedekiler değil en alttakiler belirleyecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.