Türk İslam sentezi!

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Türk İslam sentezindeki İslam’da, elinde alkol şişesi olsa da, ‘Ya Allah Bismillah Allah u Ekber' de slogan olarak vardır. Tecavüz, hırsızlık, aldatma, uyuşturucu, katl etme, rüşvet, zorbalık ve yalan ise bir yaşam biçimidir. Bu sentezde devlet ve iktidar olmak dindir, gerisi detay ve teferruattır. 

Türk İslam sentezi: Türk ırkçılığını İslam’ı, istismar ederek, Türk kavmiyetçiliğini dünyaya yayma ve işgali genişletme ideolojisidir. Turanizm’in dünyaya tahakkümünü, ‘Kızıl Elma’ adı altında yerleştirme ülküsüdür. Osmanlı bakiyesi olarak geriye kalan ve Türkiye diye isimlendirilen bu coğrafyayı, vatan parçası olarak adlandıran Türk İslam sentezcileri, Çini de içerisine alacak şekilde, Avrupa’nın ve Afrika’nın da yönetimlerinin kendilerine ait olması gerektiği söylemi ve inancına sahiptirler. İslam dinini de, fetihçilik ve işgalcilik olarak yorumlarlar/ yorumlamaktadırlar. Bu fikriyatın temel ölçüsü, tahakküm, iktidar, sömürü ve üstün ırk olmadır. İslam dini ise bu ideolojide sadece istismar için vardır. Türk Irkçılığı için Şablondur, şekildir, örtü ve görüntüdür. Bu ideolojinin geçmişi eskiye dayansa da; şekillenmesi ve Kemalist devletin bunu proje olarak hayata geçirmesi, 1961’de Aydınlar Kulübünün çalışmalarındaki din ve milliyetçilik tartışmaları ile daha çok gündeme girmiştir.

Daha önce Aydınlar Kulübü olan devlet kurumu, 1970’te İbrahim Kafesoğlu başkanlığında Necmettin Erbakan’ın Abisinin de kurucusu olduğu Aydınlar Ocağı adı altında yeniden açılmıştır. Bu ocağa Necip Fazıl da katılmış, dersler ve seminerler vermiştir. Bu derslere birçok kişi katılım sağlamış, Turan devletinin kadrosu olmuş, Türklük sözleşmesinin altına imzasını atarak Türklüğe mutlak itaat etmiştir. T. Erdoğan, A. Gül ile bir sürü Müslüman görünümlü devletin eski ve yeni yöneticileri de bu yapının fideliğinde yetişmişlerdir. Düşünce yapısı olarak burada şekillenen Türk İslam sentezi, Atatürk Yüksek Kurumu (AYK) ile bütünleşerek, çalışmalarını bir devlet çalışması olarak daha ileriye taşımıştır. Bu çalışmalar milli kültürde resmi istikamet olarak benimsenmiş ve 12 Eylül’den sonrada resmi belgelerde de yer almıştır. Kemalist devlet artık tek çıkış yolu olarak bu yapılanmayı görüyor ve bu duruma güre devletin dizaynını geliştiriyor du.

Türkiye’nin bekası, ekonomik kalkınma çareleri (Erbakan’ın projeleri) siyasi huzur ve milli eğitim gibi başlıklar altında çalışmalar yoğunlaştırılıyordu. Erbakan’ın Milli Selamet Partisi en fazla Kürdistan da millet vekili çıkarıyor ve Türk İslam sentezi mayasını Kürdistan’da geliştiriyordu. Kemalist zorbalığa düşman olan Kürtler ve samimi Müslümanlar bu seferde Türk İslam sentezi ile Kemalist ve Turan devletine bağlanıyorlardı. Ziya Gökalp’ın (Siverekli Kürt) Türk Milliyetçiliğinin üçlü saptaması esas alınıyor. Bu ucube Türk İslam sentezinin fikir babalığını da maalesef bir Kürt yapıyordu. Van’ın Bahçesaray kasabasına bağlı Arvas köyünden olan ve Kürt Milli şuurunun babası olan Ehmedê Xanî’nin diyarı Ağrı Doğubeyazıt’ta doğan bu şahıs, aynı zamanda Türk Gençlik Vakfı’nın kurucusu ve MHP’nin de asli yöneticilerinden olan Seyit Ahmet Arvasi’dir. Türk İslam ülküsü adlı kitap ile birçok kitap, makale de yazmış olan bu şahıs, bu ideolojinin en önder kadrosudur. Kendilerinin de Kürt değil, Seyit olduklarını savunan bu devşirme, Türkçülük ideolojisi için ciddi çalışmalar yürütmüştür. Bu ideolojinin sosu ve görüntüsü İslam olsa da gerçeği milliyetçilik ve ırkçılık olarak örgütlendirilmiş/ örgütlendiriliyor. (Örnek: Akıncılar, Milli Türk Talebe birliği, Milli görüş vb.) bin dokuz yüz yetmişlerde aktif olarak örgütlenmeye başlayan bu yapı tamamen Kemalist devlet destekli bir proje olarak hayata geçiriliyor. Sol Sosyalist ve muhalif yapılara karşı, ‘vatan elden gidiyor, bir şeyler yapmak lazım’ söylemi tavan yapıyor.

1980 darbesinden sonra ise zorunlu din dersi bu durumun bir devlet projesi olduğu tezimizi resmileştiriyor. Bu durum da İslam, Kürt milleti için bir asimilasyon aracı ve doğru İslam’ın ortadan kaldırılması için kullanılıyor. Kürdistan’ın Medrese ve kültürel İslam’ı, Anadolu’nun çıkarsız ve samimi dininin yerine, iktidar ve istismar İslam’ı adım adım inşa ediliyor. Böylelikle iktidarın istediği toplumsal düzen yeniden yapılandırılarak, Türk Turan devletinin birliği ve ilelebet yaşayacağı tezi geliştiriliyor.

Metin Yüksel, Uğur Mumcu, Turan Dursun ve benzerlerinin öldürülmesi de sadece bu sistemin oturtulması için geliştirildiğini bilmek gerekiyor.

İrtica adı altında ordudan atılan subayların da şimdiki iktidarı kurumsallaştırmak için yapıldığını bilmekteyiz. 1986 yılında Mustafa Erkal’in başkanlığında açıktan ırkçılık ilkesi benimsenmiş, 20 Haziran 1986’da ‘Türk İslam sentezi Türkiye coğrafyasında yaşayan herkese benimsetilmelidir’ raporu Kenan Evren’le birlikte Milli Güvenlik Konseyi’nden geçiriliyor. Sözde Batı’ya karşı millilik ve yenilik düşüncesi olarak da işleniyor.

Şimdi Cumhur İttifakı’nın yerli ve milli söylemi daha iyi anlaşılıyor. Türk İslam sentezindeki İslam’da, elinde alkol şişesi olsa da, ‘Ya Allah Bismillah Allah u Ekber' de slogan olarak vardır. Tecavüz, hırsızlık, aldatma, uyuşturucu, katl etme, rüşvet, zorbalık ve yalan ise bir yaşam biçimidir. Bu sentezde devlet ve iktidar olmak dindir, gerisi detay ve teferruattır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.